Bilmiyorum ki translate Portuguese
1,911 parallel translation
- Şifresini bilmiyorum ki.
- Eu não conheço a password.
Bilmiyorum ki.
Não sei.
Bilmiyorum ki. Buralardan son geçtiğimde durum bu kadar kötü değildi.
Não sei, da última vez que aqui estive, isto não estava tão mau.
- Bilmiyorum ki ya
- Não sei, estou na mato, meu.
- Bilmiyorum ki
Não sei, senhor.
Bilmiyorum ki. Mesaj attı ve onu burada beklememi söyledi.
Ele só me mandou uma sms a dizer para o esperar aqui.
Ne diyeyim bilmiyorum ki!
Não sei o que te dizer.
Cam, bahçıvan cumartesileri çalışıyor mu? Bilmiyorum ki.
Cam, o jardineiro costuma vir aos sábados?
Ne yapıyorsun sen? Bilmiyorum ki.
O que diabo estás a fazer?
Bu olayların sebebini hiç bilmiyorum ki.
Não sei nada sobre isso.
Bilmiyorum ki, kahvaltı gibi normal bir şey.
Não sei. Banalidades, pequeno-almoço.
O... O, şey... bilmiyorum ki...
Ele... ele... não sei.
Bilmiyorum ki...
Não sei...
Bilmiyorum ki. Ben'le başka bir sayfa açma şansım var gibi hissediyorum.
Não sei, sinto que tenho uma hipótese de fazer algo diferente com o Ben, sabes?
Sustur şu lanet şeyi! - Nasıl susturacağımı bilmiyorum ki!
Desliga essa porcaria!
Ama araba kullanmayı bilmiyorum ki.
- Mas eu não sei conduzir.
Bilmiyorum ki.
Credo! Uma caneta?
Gerçek şu ki, ben de o kadar çok şey bilmiyorum.
A verdade é que só sei pouco.
İyi ki okula dönmüyorsun, yoksa nasıl öderdim bilmiyorum.
Que bom não teres de ir estudar, senão não sei como pagaríamos.
Ne yazık ki televizyonum yok, o yüzden senin programını bilmiyorum.
Infelizmente não tenho TV, por isso não sei qual é o seu programa.
- Dan sana ne dedi bilmiyorum ama neden oyuncak bebekleri olan birini dinliyorsun ki? Bilmiyorum.
Não sei o que o Dan te disse, mas, porque aceitas conselhos amorosos de alguém que tem um boneco de trapos?
Bilseydim bile - ki bilmiyorum - asla Jasper'a ihanet etmezdim.
Mesmo que soubesse, e não sei, nunca trairia o Jasper.
Bu kara büyü türüyle ilgili çok şey bilmiyorum ama şunu biliyorum ki Gerçek Arayıcı'nın yaşama dönmesi için bu Richard'ın ölmesi gerek.
Não estou acostumado a este tipo de magia negra... apenas sei que este Richard terá de morrer para que o verdadeiro Seeker possa viver outra vez.
- Ee'si, ilişkimiz yüzünden Brooklyn'e sürgün ediliyorum ki bir ilişkimiz var mıydı, onu bile bilmiyorum.
- E depois, vou exilada para Brooklyn por causa da nossa relação, e nem sequer sei se temos uma.
Yaratıcı üzerine yemin ederim ki bilmiyorum.
Juro pela Criadora que não sei.
Bilmiyorum. Yemin ederim ki bilmiyorum.
Juro-te que não sei.
Bak, nereye varmak istediğini bilmiyorum ama üzücü gerçek şu ki o türlü bir birleşme yapmıyoruz artık.
Olha, não sei o que você está caçando, mas o fato triste é que simplesmente não nos conectamos dessa forma.
Ayrıca niye oraya gelmesini beklediğimi bilmiyorum çünkü gerçek şu ki o gitti.
E nem sei porque pensei que ele aparecia. A verdade é que ele já não é o mesmo.
Tabii ki. Burada işler biraz yolundan çıkmış gibi. Phill nerede bilmiyorum.
Parece que as coisas se descontrolaram por aqui e não sei do Phil.
Kapalı kapılar ardından patronuna ne dediğini bilmiyorum. Ama eminim ki insanları kovacaktı.
Não sei o que ela diz ao chefe naquelas reuniões à porta fechada, mas tenho a certeza absoluta que ela faz com que as pessoas sejam despedidas.
Demek istediğim, şeytan kanı mı olur yoksa başka bir şeytan kaltak mı olur, bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki ; o da seni döndürmenin bir yolunu bulacakları.
Eu não... não sei se vai ser sangue de demónio ou outra rapariga demónio ou sei lá, mas... eu sei que eles vão encontrar uma maneira de te tranformar.
Derler ki ; Romalılar ya da Yunanlar, bilmiyorum... İtalyanlar...
Dizem que os romanos ou os gregos, não sei, um povo qualquer da Itália alimentam lampreias como o meu cozinheiro faz com as enguias.
Willa sana ne söyledi bilmiyorum, ama ne önemi var ki, kız çakmak gazı çekiyor.
Disseste-lhe que o minha candidatura à Tisch foi uma adaptação da tua história?
Beni öyle kızdırıyor ki ne yapacağımı bilmiyorum.
Faz-me ficar tão zangada que não sei o que fazer.
Chris'in bunları nereden öğrendiğini bilmiyorum ama emin olabilirsiniz ki evden değil.
Eu não sei onde o Chris ouviu a anedota, mas posso assegurar-lhe que não foi em casa.
Eminim ki bilmiyorum.
- Tenho a certeza que eu não sei.
Tahmin ediyorum ki ; yine beysbol hakkında konuşuyorsun neden bilmiyorum.
Presumo que estivessem a falar de basebol outra vez, embora não faça ideia porquê.
Kahretsin ki herifin nerede yaşadığını bile bilmiyorum.
nem sequer sei onde o homem vive.
Bilmiyorum ama başka nasıl dönebilirdi ki?
Suponho que não sei, mas como teria ido?
Şunu söylemeliyim ki bunu daha ne kadar sürdürebileceğimi bilmiyorum.
Devo dizer que não sei quanto tempo mais aguento.
Bunun nasıl biteceğini bilmiyorum ama ne olursa olsun, bilmesin ki. başka seçim şansım kalmadı.
Não sei como isto vai correr, mas o que quer que aconteça, tens de saber que eu não tinha escolhas.
Söylemeliyim ki bu konuda ne hissedeceğimi bilmiyorum.
Devo dizer que é um misto de sensações.
Gerçek şu ki ne olduğunu bilmiyorum. - Çünkü sen Sam değilsin.
Mas, na verdade, não sei o que és, porque não és o Sam.
Beni buraya ne diye getirdiniz bilmiyorum ama, söylemek isterim ki, ben yaptıklarımı ödedim çok uzun zaman önce, ve o zamandan beri de sizinle dalaşmadım,
Seja lá por que for que me arrastaram até aqui, quero dizer-lhe que já fiz as contas com a lei há muito tempo e desde então nunca mais pisei o risco. Este tipo vale ouro.
eli, burada neler olduğunu bilmiyorum, biliyorum ki.. tamam sakinleş..
Eli, não sei o que se está a passar mas uma coisa sei...
Ama şunu bilmeni isterim ki o adamlar, araştırma konusu yaptığın o insanlar var ya sen nasıl nitelendiriyorsun bilmiyorum ama onlar birer katil.
Apenas quero que saibas, que aquelas... aquelas pessoas que andaste a estudar... Quero dizer, vamos chamá-las pelo nome, são assassinos.
On yıldır, kim bilir kaç yüz tane çocuğa sarıldım ama gel gör ki, kendi çocuğunu kucaklamak nasıl bir duygu, onu bile bilmiyorum.
Abracei uma centena de crianças nestes últimos dez anos, e nem sequer sei, qual a sensação de abraçar o meu próprio filho.
- Nasıl yapabilirim ki? - Bilmiyorum.
- Como conseguiria fazer isso?
Bana kızgın olduğu belli ama nedenini hiç bilmiyorum. - Ne oldu ki?
É óbvio que ela está zangada comigo por alguma coisa, mas não sei porquê.
Ona ne diyeceğimi bilmiyorum. Hatta geldiğinde Gibbs'e de, ki şüphesiz gelecek.
Não saberia o que dizer-lhe ou ao Gibbs, quando vier perguntar, o que sem dúvidas irá fazer.
- Bunu neden yapsın ki? - Nedenini bilmiyorum.
- Porque é que havia de fazer isso?