Bir ay mı translate Portuguese
3,876 parallel translation
Nobu'da bir masa ayırtmıştım.
Tenho uma mesa reservada no Nobu.
Koridorun sonunda bir toplantı odası ayırttım.
Reservei uma sala de reuniões na entrada.
Bana altı ay verin, size bir albüm anlaşması yapayım.
Dêem-me seis meses e prometo arranjar-vos um contrato discográfico.
Lanet olsun, bir süreliğine gözümü ayırdım ve...
Raios, quando eu achava que estava tudo bem...
Tepeden tırnağa çamura bulanmıştım, bir battaniyeye sarıldım ve kafamda bir şapkayla tam tamına bir ay dolaştım.
Estava coberto de lama dos pés à cabeça, embrulhado numa manta, e posto numa cabana... Sim.
Bir kaç saat önce sizi aramıştım ve bu ay içinde randevu alamamıştım, bu yüzden hazır yakınlardayken...,... belki senatöründe boş vakti vardır diye...
Liguei há um bom par de horas, e não consegui uma entrevista por um mês, por isso, como estava a passar, pensei que só uma queda que o Senador possa ter dado...
Nasıl dilimleyeceğin sana kalmış. " Buradaki komitelerin bir araya gelme amacı bu pasta dilimini arttırmaya çalışmamız...,... ve bu dilimlerin nasıl paylaşılacağı. Ya da, herkes için daha zor zamanlar olduğunda...,... bunu küçük dilimlere nasıl ayıracağımız.
O que fazemos aqui neste Comité, é olhar com seriedade e seriamente, com os especialistas no terreno ou se, em tempos muito difíceis para todos, tem que ser uma porção ligeiramente mais pequena.
Neden artık televizyonda görünmediğini merak ettim,... Google'da bir araştırma yaptım ve altı ay önce kovulduğu ortaya çıktı.
Quis saber porque não o tinhamos visto na televisão, e fiz uma pesquisa no Google, e descobri que ele foi despedido há seis meses atrás.
Çapkınlara sadece bir saatimi ayırırım.
Escute. Eu nunca passei uma hora com um parvalhão.
La Posada'daki bir spada sana yer ayırttım.
Fiz-te uma reserva de spa no La Posada.
Bir işi ve üç Dockers pantolonu olan bir dallamayım. Eğer şanslıysam, bundan bir ay sonra - Omaha'da Cinnabon işletiyor olurum.
Mais um paspalho com um emprego e três pares de calças. estou a gerir um Cinnabon em Omaha.
Takımım ilk bu gezegene geldiğinde görevimizin başarı derecesiyle ilgili şüphelerim vardı ama geçtiğimiz 7 ay boyunca askerlerinizi yetenekli bir güç haline getirmenizi izledim.
Quando a minha equipa chegou a este planeta... tive dúvida sobre a probabilidade de sucesso da nossa missão. Mas... nestes últimos sete meses, observei os seus soldados tornarem-se... uma força altamente treinada.
Bir kaç ay önce başım çok kötü ağrımaya başladı.
Há uns meses atrás, comecei a ter terríveis dores de cabeça.
Sincap fonuna bu ay bir şeyler çıkacak mısın?
Vais contribuir com o fundo de inverno este mês?
Bir boz ayıyla mı?
Um urso?
6 ay kadar önce Bagram'daydım ve başka bir bölükten kıdemli subay ile beysbol maçı sırasında bir olaya karıştım.
Isso foi em Bagram, há uns seis meses. Tive uma chatice com um tipo de outra companhia num jogo de basebol.
Şimdi de ayık olmak canımı yakıyor ve o hissi bir daha alabilir miyim bilmiyorum. Seninle olan hissi.
Agora custa-me estar acordado e não sei se consigo voltar àquilo, contigo.
Bir de geçen ay bir ergenle seks yaptım ve üzerine yazmayı istiyorum.
Eu fiz sexo com um adolescente o mês passado e posso falar...
18 ay ona destek verdin. Şimdi bir anda Jobs'ı kendi ekibinden ayırmak mı istiyorsun?
Em 18 meses, tu não fizeste nada além de apoiá-lo e agora tentas tirá-lo da própria equipa dele?
Tom öldükten sonra bir ay Shane'le kaldım.
Eu fiquei com o Shane durante de um mês após a morte do Tom.
Ben... Muhtemelen bir buçuk yıldır ayığım.
Eu provavelmente, já estou sóbrio há um ano e meio.
Yalanları gerçeklerden ayıran bir algoritma üzerinde çalışmıştım.
Trabalhei num algoritmo que distingue mentiras da verdade.
Şu anki hızımızla gidersek takvimin bir ay sonrasında büyük bir açılış planı yapıyoruz.
Se mantivermos este ritmo, a grande inauguração ocorrerá um mês antes do programado.
Görevimin başındaydım ama çok boktan bir ay geçirdik.
Andava a tratar-me com selos de nicotina, mas foi um mês terrível.
Sadece ailenin katılacağı bir tören olacak... ama sizin için ailem gittikten sonra... biraz zaman ayıracağım.
Haverá um funeral só para a família, mas consegui arranjar-vos algum tempo com ela depois de os meus pais se irem embora.
Senin için bir kenara ayırmıştım.
Guardei-os para ti.
O yüzden bir cips alıp içinde döndürürüm ve avokado sosunun içindeki soğanı ayırırım ki rahatça yiyebileyim. Ama o buna ifrit olurdu.
... assim que pego num batata frita, mexo e separo a cebola do guacamole para poder comer e isso deixava-a louca.
Ethan, eğer beni bir konuşma içine çekmeye çalışıyorsan kafanı parçalara ayırırım.
Ethan, se estás a sujeitar-me a uma conversa de natureza versus educação mando arrancar-te a cabeça.
Bir kaç ay sonra, saçma bir saldırı yüzünden hapsi boyladım.
Alguns meses depois, fui preso acusado por uma treta de um assalto.
Ona aşkımı itiraf etmeye gitmiştim fakat önümü bir ayı kesti ve onun yuvasını koruyan muazzam bir av köpeği.
Queria confessar-lhe o meu amor mas deparei-me com um urso e um cão enorme que lhe guardava a casa.
Bir keresinde beş buçuk ay aynı adamlaydım.
Uma vez estive com o mesmo tipo uns cinco meses e meio.
Kirli gey barlarda üç ay geçirdim ve üstüne para mı alacağım bir de?
3 meses em bares gay, e ainda sou pago?
Kendime zaman ayırıyorum, yeni bir görünüş deniyorum ve en iyi yaptığım işi yaparak iki kat para kazanıyorum kendinden nefret eden kızlara ve üst düzey kupa kazananlarına eğitim veriyorum.
Faço as minhas próprias horas, arrasando com um novo visual, e a ser paga o dobro do dinheiro para fazer o que faço melhor, repartindo abuso de primeira linha a mulheres-troféu e solteiras que se odeiam, como treinadora pessoal.
Sanırım bir bölümü de Overlord Operasyonu'na ayırırsınız.
Calculo que vá dedicar um capítulo à Operação Overlord.
Anneni bir yanından ayırdın mı?
- Livraste-te da tua mãe?
Sanırım bir kadındı. Liberata'ların cinsiyetini pek ayıramıyorum.
Eu espero que seja uma "ela." não se consegue saber a diferença nesses Liberata.
Kayıtlarımız, sizin Birleşik Devletler'e sadece bir ay önce geldiğinizi gösteriyor.
Os nossos registos dizem que só veio para os Estados Unidos há um mês.
Sadece bir kereliğine, kamerasız bir ayım olsun istiyorum.
Por uma vez na vida, gostaria de ter um urso sem câmera.
Sen beni defalarca ararken bir kere bile telefonumu ayırdım mı yanımdan? ! Evet!
Eu alguma vez, uma que fosse, não tive o meu telemóvel comigo quando ligou, sempre e sempre?
Bana kalsa tüm erkek Fatmaları bir araya toplar "ufak delikanlılar" diyeceğim bir yere koyardım. Böylece genel topluluktan da ayırmış olurdum.
Na minha opinião, as mais masculinas deviam ficar numa "ala para rapazinhos", afastadas do resto da população.
Bir terapist olarak hastalarımın ayık kalmasına yardımcı olabileceğimi düşünmek isterim ama iyileşmekte olan bir alkolik olarak birini kendisi hazır olmadan durduramayacağımı da biliyorum.
Como terapeuta, prefiro pensar que posso ajudar os meus pacientes a ficarem sóbrios. Mas como alcoólatra em recuperação, sei que não posso fazer ninguém parar até estar pronto.
Ayık kalmak için bir nedene ihtiyacım vardı.
Bem, como se eu precisasse de algum motivo para ficar sóbria.
Geçen hafta nihayet tam bir yıl ayık kaldığımı aileme söyledim.
A semana passada... disse à minha família que, finalmente, tinha completado um ano sóbrio.
Ve başkaları için ayık kalmak istedikçe her zaman bir duvarı yumrukluyor olacağım.
E, se eu só ficar sóbrio pelos outros, vou andar sempre aos murros às paredes.
Bir yıldır ayığım.
Um ano limpo.
Liverpool'dan, New York'a giden bir sonraki gemide ikiniz için yer ayırttım.
Reservei duas passagens para o próximo barco de Liverpool para Nova Iorque.
Bir ay boyunca hergün sabah seksi yaparım.
Faço sexo contigo todas as manhãs durante um mês.
Ustabaşım 3 yıl 7 ay 10 gündür bir tek gün.. izin almaksızın çalıştı.
O meu capataz trabalhou durante, 3 anos, 7 meses e 10 dias sem tirar um único dia de folga.
Patronumuzun.. bize 2 ay maaş borcu var, ve şimdi hamile bir arkadaşımızı işten attı.
O nosso patrão deve-nos o pagamento de dois meses, e acabou de demitir uma colega grávida.
Birkaç ay önce birden bire bir telefon aldım.
Recebi uma chamada, do nada, há meses atrás.
Bir kadının hayatını kurtardım siz bana birazcık yemek ayıramadınız mı?
Salvei a vida de uma mulher. Não conseguiste guardar comida?
bir ay sonra 33
bir ay 77
bir ay önce 34
bir ay içinde 20
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
bir ay 77
bir ay önce 34
bir ay içinde 20
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41