English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bir hafta mı

Bir hafta mı translate Portuguese

2,817 parallel translation
- Beni özleyecek misin? - Elbette. Gerçekten gitmene bir hafta mı kaldı?
Não devíamos estar cá fora, está frio.
Bir hafta mı?
Uma semana inteira?
Bir hafta olması lazım.
Preciso de uma semana.
Ülkeden bir şey çıkarmakta yardımımı istemek için birkaç hafta önce beni aradı.
Contactou-me há algumas semanas para dizer, que precisava da minha ajuda para tirar uma coisa do país.
Bir hafta önce yer ayırtmıştım.
Reservei há uma semana atrás.
Bali'de Huxley Oteli yok ama Kitch'in seyahat rehberindeki tüm otelleri aradım ve birinde gelecek hafta için rezerve edilmiş bir oda var Tarlton Fiske adına.
Não há Hotel Huxley, em Bali, mas liguei para os hotéis do guia do Kitch, e há uma reserva para a semana que vem, - para Tarleton Fiske.
Bu hafta bir arama mı yapıyorsun?
Fazes uma chamada esta semana?
Bir hafta içinde evleniyorum, sen ve güzel eşin orada olacaksınız... - Benim güzel şişman karım.
Vou-me casar daqui a uma semana, Mike e tu e a tua querida esposa vão estar lá.
Bir hafta bekledim ve hâlâ yazdıklarımın arkasındayım.
Eu esperei uma semana. E ainda sentia cada palavra.
Gelecekteki baldızımın biz taşınmadan bir hafta önce delirmeye karar vermesine hastalık mı diyoruz şimdi?
É isso que lhe chamamos quando a futura cunhada resolve enlouquecer uma semana antes da mudança?
Selam Mac, bir fincan kahvesine iddiaya varım ki bu hafta baktığın olaylar içindeki en ilginç olay yeri burası.
Mac, aposto um café, que este é o local do crime mais interessante da semana.
Bir hafta kadar sonra da dolandırıldığımı anladım.
Passou uma semana, e então apercebi-me.
- Umurumda değil. Nedendir bilinmez, bacağım bu hafta daha da bir ağrıyor.
- Dói-me muito a perna esta semana.
Geçen hafta bir tane ameliyathane ayarlamıştım ama son dakikada bizi ektiler.
Tinha um S.O. marcada a semana passada, mas desmarcaram-nos à última hora.
Sanırım bir iki hafta daha burada kalmama itiraz etmezler.
Não se devem opor a que fique aqui durante uma semana ou duas.
Kaçarsam doğacak tepkiyi önlemek için ve Matthew'in düğününü mahvetmemek için bir hafta kalacağım.
ficarei uma semana para evitar dar a impressão de que fugi e porque não quero estragar o casamento do Matthew.
Bir hafta önce bu paket kapımın önüne bırakıldı.
Há 1 semana, este pacote foi deixado a minha porta.
Hayır. En fazla tam olarak 5 ay 3 hafta ve 2 gün süren bir nişanlılığa kadar yaklaştım.
Não, o mais perto que tive foi um noivado que durou exactamente 5 meses, 3 semanas e 2 dias.
Bir hafta mı sürer?
Uma semana?
17 yaşındaki yeğeninin hafta sonları bir kumarhanede neden şu şekilde gezdiğinden haberin var mı?
Sabe porque é que a sua sobrinha de 17 anos frequentava um casino aos fins de semana, vestida desta maneira?
M.S 4 Temmuz 1054 yılında, yeni, parlak bir yıldız belirip, 3 hafta boyunca diğer yıldızları gölgede bırakacak derecede parlamıştır.
A 4 de Julho de 1054, surgiu uma nova estrela brilhante, e ofuscou todas as outras estrelas do céu noturno por mais de três semanas.
Bir günahın seni karıştırması iki hafta mı aldı?
Então, você levou duas semanas para desencavar um pecado.
Bir hafta içinde evleniyoruz sonuçta tatlım.
Bem, vamos casar daqui a uma semana, querida.
Biliyor musun davanın ayrıntıları kamuoyuna duyurulduğunda bütün bir hafta tırnaklarımı böyle boyamıştım.
Sabe... Quando os pormenores deste caso foram divulgados, pintei as unhas assim durante uma semana.
Bir hafta içinde yakın arkadaş olduk, numaralarımızı aldık.
Parecíamos velhos amigos, em apenas uma semana. Trocámos números.
Bu davayı aldım çünkü bir hafta önce morg görevlisinin biri aptallık eder ve Erin'in cesedini kaybeder sonra kardeşi sana gelir ve senden bulmanı ister böylece ben de müvekkilimi serbest bırakmak için davayı alırım, birlikte çok güzel vakit geçiririz diye yaptım her şeyi.
Aceitei este caso há uma semana na esperança que o gabinete legista estragásse tudo e perdesse o corpo da Erin e depois a irmã dela viria ter contigo para o encontráres, permitindo-me libertar o meu cliente e a nós passarmos algum tempo de qualidade juntos.
Bir hafta boyunca bir sevgilimi kandırmıştım.
Enganei uma namorada com isso durante uma semana.
Benim başıma geldiğinde yıkılmıştım. Bir hafta yerimden kıpırdayamamıştım.
Quando aconteceu comigo, fiquei uma semana sem me mexer.
2 Hafta Önce Spencer için bir sürpriz hazırladım.
Deixa-me correr até lá de roupa interior para ver o que se passa, no escuro. "
Gelecek hafta yeni bir donanım toplayacağız.
Para a próxima semana, iremos buscar equipamento.
Her saniye şehre para yazarken...,... işin yürümesi için bir engel var mı diye her hafta kontrol etmen gerekmiyor mu?
Enquanto a cidade envia um cheque todas as semanas, não faz sentido terminar, certo?
3 hafta önce sigortası olan bir başkan yardımcısıydım.
Há três semanas, era vice-presidente e com seguro.
Cumartesi nöbetimi hafta içinden bir günle değişebilir miyiz diye soracaktım.
Queria mudar o meu turno do sábado por outro durante a semana.
Bu hafta için yazılacak bir kapanış konuşmam var, zaten cumartesi çalışacaktım.
Tenho uma alegação final para redigir para esta semana, e trabalho quase todos os sábados, de qualquer maneira.
Benim yardımımla yapabilirsin. Ayrıca bir hafta, yedi gündür.
Podes, com a minha ajuda, e uma semana são sete dias.
Bu arada, John Dockery ve senin için gelecek hafta bir buluşma ayarladım. Dockery?
Já agora, marquei um encontro entre ti e o John Dockery na próxima semana.
Adamım, daha bir kaç hafta önce beraberdik.
Estivemos aqui há umas semanas.
Büyükbabamızın malikanesinden bir hafta erken ayrılmak istediği zaman anlamalıydım.
Devia ter percebido quando ela insistiu para sairmos do condomínio do avô uma semana mais cedo.
Bilmem. Market alışverişini taşımasına yardım etmiştim bir kaç hafta önce.
Sei lá, ajudei-a a carregar as compras há algumas semanas.
Sadece bir hafta, o zaman deli olmadığımı göreceksin sen de.
Uma semana e verás que não sou doido.
Bir hafta sonra şansımı tekrar denerim.
Volto a ligar-te daqui a uma semana.
10 hafta boyu evine gelip kaybettiğim dostum için ağladım ve bir kere bile bana doğruyu söylemedin.
Fui 10 semanas a tua casa chorar pela perda de uma amiga e tu não tiveste a decência de me contar a verdade.
kazandığımız yıl bütün ekip bir hafta esrar içmemiştik.
Para a minha fraternidade ganhar, paramos de fumar marijuana por uma semana.
Kusura bakma stres dolu bir hafta oldu ve iyi uyuyamadım.
Desculpa, tem sido uma semana complicada. E não tenho dormido bem.
Anlatmaya çalıştığım, bir akşam ana depomdan çıkarken üç hafta önce birden şu kılıçlı herif karşıma çıktı.
Foi o seguinte : estava a sair do meu depósito uma noite... Há três semanas atrás. De repente, aparece esse tipo com uma espada.
Bu hafta onun için iyi geçmedi ben de neşelendirecek bir şeyler yapayım dedim.
Não tem sido uma das melhores semanas para ele, por isso pensei em dar-lhe uma coisa para o animar.
Halkımın ihtiyacı olan şeyi buraya getirmek çok zaman alacaktı ama bu bir hafta ne maceraydı öyle değil mi?
Foi difícil tirá-la do meu quintal para as pessoas que precisavam, mas o que é mais uma aventura numa semana assim?
3 hafta önce siz benim hayatımı değiştirecek birşey yaptınız ve ben sebebini açıklayamayacağım bir sebepten dolayı onu mahvettim.
Há três semanas, deste-me a hipótese de uma vida, e errei de maneiras que não posso nem explicar.
Aldığım kredi bir hafta içinde bitiyor.
- O empréstimo acaba numa semana.
Geziden bir hafta önce, Jenny'nin büyük babasını öldürmek için bir şansım vardı.
Tive a oportunidade de matar o avô da Jenny uma semana antes da excursão.
Bir hafta sonra eşyalarımızı buraya taşıdık.
Uma semana depois, trouxemos as nossas coisas para aqui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]