Bu iş translate Portuguese
22,517 parallel translation
Birçok kişi bu iş için diploma lazım der, ama inan bana bu yetenekle ilgili.
A maioria acha que é preciso um curso, mas o importante é a competência.
Bu iş kulağıma geldi ve kazanmanın iyi geleceğini düşündüm.
Ouvi falar deste pequeno possivel caso... e pensei que uma vitória vinha mesmo a calhar.
Bu iş için çok yaşlandım.
Estou a ficar velho demais para isto.
Eğer saçıma bulaşırsa biter bu iş.
Se envolves o meu cabelo nisso, estamos terminadas.
Olacak bu iş.
Vai acontecer.
Bu iş olacak.
Vai acontecer.
Bu iş giderek ilginç bir hâl alıyor.
Isto está a ficar interessante.
Bu iş Aguirre'yi aştı artık.
Isto já não é uma treta do Aguirre.
- İnsanlar anlayacak, bu iş için iyi değil.
As pessoas vão notar. Isto é mau negócio.
Kokain satarak bu iş olmaz.
Não podemos continuar a vender cocaína.
Bu iş gittikçe çirkinleşecek.
Isto vai ficar feio.
- Bu iş git gide ilginçleşiyor.
Isto está a ficar interessante.
Bu iş filmlerdekine benzemez.
Não é como nos filmes.
Bu iş artık bir soygun değil Teresa, cinayet soruşturması.
Isto não é mais um roubo, Teresa. É uma investigação de homicídio.
Bu iş yakında bitecek o veya bu şekilde.
De uma maneira ou de outra, tudo isto vai terminar em breve.
Bu iş fazla uzadı.
Isto já dura há tempo demais.
Bu iş yüzünden.
Este trabalho.
Bu iş neden bizim?
- Porque nos deram isto?
Pekâlâ, bu iş bende.
Eu consigo.
Ateş ile başladım çünkü bu iş oradan başlar.
Comecei com o fogo porque é onde a culinária começa.
Ama tüm bu işler arasında bu yaptığım iş en tatmin edici olanıydı. Gerçekten bir fark yaratmışım gibi hissediyorum. Hepsi sizin sayenizde.
Sinto que fiz a diferença e tudo graças a si.
Bu iş biter bitmez her şeyi silmeni istiyorum.
Logo que acabes, quero que limpes tudo.
O zamana kadar bu iş daha ötesine gitmeyecek.
- Até lá, isto não sai daqui.
O ölse bile bu iş bitmeyecek.
Não acaba com a morte dele.
Bu iş de kapanacak.
Ponto final.
Çünkü eğer bu iş uzarsa ikinizi sırtımda taşıyamam.
Não vou sustentar-vos se isto se arrastar.
Bu iş çözülene kadar eve döneceksin.
Virás até isto estar resolvido.
Bu iş her zaman böyledir.
É assim que funciona.
Önce bu iş nasıl sonuçlanacak göreyim.
Não até eu saber como isto vai acabar.
Gerçekten iyi yapabildiğim tek iş bu.
É a única coisa em que sou mesmo bom.
- Isınıyor ama bu.
Mas... estou a chegar mais perto?
Isınmış kil su buharı çıkartacak ki bu da rengini kahverengiden maviye çevirecek.
A argila aquecida vai provocar vapor, e deixar o castanho, azul.
Ancak bu liderlerle bir iş yürütüyor. Onlara içleri nakitle dolu çantalar götürüyor.
Mas encontrava-se com este líderes, entregava-lhes malas cheias de dinheiro.
Bu partiyi kaçıracağı için kahroldu ama iş işte.
Ficou mal por ter perdido a festa hoje, mas é o trabalho, sabe?
Biliyorum, bu stüdyo Heatwave'i yaparken zayıf bir iş çıkardı... ama inan bana vizyonun için mücadele verdim.
- Eu sei que o estúdio não fez um bom trabalho com o Heatwave, mas acredite, eu lutei pela sua visão.
Ama bu benim yapacağım iş değil.
- Mas isso não parece nada meu.
Bu bana göre bir iş değil.
Não sou o tipo indicado para isto.
Bu konuyu kapattığımıza eminim ama iş arkadaşı ve arkadaşı olarak acı çektiğini görebiliyorum.
Acho que já ficou esclarecido isso... mas como colega e amigo, e, vejo a forma como ele sofre.
Bu yemek sadece iş ortakları yemeği değil.
Este jantar não é sobre sócios de firma.
İşte bu yüzden en önemli iş senin.
É por isso que tens o dever mais importante de todos.
Bu arada, bayağı iyi iş çıkarıyorsunuz.
Estás a sair-te muito bem, a propósito.
Işık Kılıcı bu mu?
É a espada de luz ou o quê?
Is bu kişi eğer bir cadı idi.
É se essa pessoa fosse uma bruxa.
Bu şekerli şeyle iş yapmam ben.
Estas coisas não me dizem nada.
Yani bu kişisel mesele mi yoksa iş mi?
Isto é pessoal ou são negócios?
Çok önemli iş anlaşmaları yapıyoruz bu yüzden ben olsam dikkatli olurdum.
Estamos a fazer negócios muito importantes, é melhor terem cuidado.
Bu sadece iyi iş.
São apenas negócios.
Restoranımızın baş yatırımcısı. Bu piçin aslında iş ortağım olduğu anlamına geliyor.
Ele é o principal investidor do nosso restaurante, o que significa que o desgraçado é o meu parceiro de negócios.
Bunun, senin için fazla iş anlamına geldiğini biliyorum. Ama bu satışlara gerçekten ihtiyacımız var.
Sei que será mais trabalho para ti, mas precisamos mesmo destas vendas.
Bu kadar iş konuşmak yeter.
Não falemos mais de negócios.
Bu da orada saçma sapan bir iş oldu demek oluyor ben de ne olduğunu çözeceğim.
O que significa que aconteceu alguma coisa, e eu vou descobrir o que é.
bu iş bitti 57
bu ise 19
bu işi seviyorum 19
bu iş buraya kadar 16
bu işte 52
bu işi bana bırak 43
bu işi bitirelim 16
bu işte beraberiz 22
bu iş görür 21
bu işe yaramaz 101
bu ise 19
bu işi seviyorum 19
bu iş buraya kadar 16
bu işte 52
bu işi bana bırak 43
bu işi bitirelim 16
bu işte beraberiz 22
bu iş görür 21
bu işe yaramaz 101