English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bu kız

Bu kız translate Portuguese

26,256 parallel translation
- Bu kızın bir şeyi var.
Passa-se algo de errado com ela.
Bu kızımız olmalı.
- Isso será a nossa filha.
Bu kız tam bir iblis.
É um diabo... é o que ela é.
Bu kız çok hasta.
Tenho aqui uma rapariga que está seriamente doente.
Bütün bu kız arkadaşı şeyi büyük bir hataydı. Bariz bir şekilde.
Esse lance de namorada foi um grande erro.
Artık bu kızı takip etmeyeceğiz.
Chega de seguir esta miúda.
Bu kız kardeşinin aldığından çok daha fazla.
- Aprendeste bem mais do que a tua irmã.
Bu meseleleri babanla konuşuyor musun bu kız meselelerini?
Tu nunca conversas com o teu pai sobre estas coisas, esta coisa das raparigas?
Bu kızımın atı, kızım nerede?
Este é o cavalo da minha filha, onde está ela?
Bu kız burada mıydı?
Esta moça esteve aqui?
Bu kız mıydı?
Foi esta moça?
Bu kızın babasını düşünüp dururken bundan zevk alamam.
Fico a pensar no pai dessa rapariga. Podes tirar isso do computador da minha mãe?
Bu kız büyüdüğünde bu kıza dönüşemez.
Esta rapariga não podia ter-se transformado nesta rapariga.
Her durumda ben bu kızın, gerçek Mina'nın yerine geçtiğinden şüpheleniyorum. Muhtemelen Davenportların zenginliklerinden faydalanmak için.
Seja como for, creio que suspeitava que esta miúda tomara o lugar da verdadeira Mina, presumivelmente para fazer uso da vasta fortuna dos Davenport.
Bu kız hayatımdaki en güzel şey.
Sabem, esta miúda é a única coisa boa que tenho na vida.
Bu organizasyon kız kardeşinden çok uzun zaman öncesine dayanıyor.
Esta organização existia muito antes da tua irmã.
17 yaşımdayken, babamın kişisel asistanı olarak girdim bu işe hiçbir kız evladın görmemesi gereken şeylerde ona yardımcı oluyordum.
Quando eu tinha 17 anos, apanhei o meu pai em flagrante com a assistente pessoal dele, a "ajudá-lo" a fazer algo que nenhuma filha deveria ver.
Kızıl Kryptonite'ın etkilerini bir şey kaldırırsa, bu kaldırır.
Se algo pode reverter o efeito da "kryptonite" vermelha na tua irmã, é isto.
Bu yüzden büyüyüp koca kız pelerinini takma zamanın geldi.
Então, está na hora de crescer e ganhar coragem.
Bu ve yeğenin kız kardeşler.
Ela e a tua sobrinha consideram-se irmãs.
Hayır seçeneklerimiz sınırlı. Özellikle de kız kardeşinizle evlenmek için bu kadar çok para veren çok talipler varken.
As nossas opções são limitadas, sobretudo quando tendes poucas irmãs que possais casar com pretendentes dispostos a pagar bem.
Bu ben, pizza ve başka bir kızla ilgiliyse ben kızı seçeceğim.
Se me envolver a mim, pizza e outra mulher, eu escolho a mulher.
Bu adam senin için çıldırıyor ve kızını sevip sahiplenmiyor.
Este homem é louco por ti - e não gosta da filha.
Bu kız hiçbir işe yaramaz.
Esta aqui é uma inútil.
- Bu sıska çirkin kız mı?
- Aquela insignificante magricela?
Size yapmakta olduğum iyiliğe karşılık bana bu iyiliği yapacaksınız.
Esse é o favor que me fará em troca do que já estou fazendo pelo senhor.
Öneriniz bu anlaşmayla zıtlık içeriyor.
Sua proposta é uma contravenção direta a esse acordo.
Ama ben gidiyorum ve bu konuda sıkıntımız yok.
Mas eu estou me mudando e estamos ambos confortáveis com isso então...
Bu benim kız kardeşim.
Aquela é minha irmã.
Tamam dinleyin, bu zırvalığı kısa keseceğim.
Ok, oiçam, vou deixar-me já de merdas.
Dinle fazla zamanım yok, bu yüzden baba-kız davasına hemen gireceğim tamam mı?
Ouve, tenho aqui uma pequena janela de tempo, por isso vou ir directo às merdas entre pai-filha, ok?
Ne yazık ki bu, planınızı birkaç gün ertelemenizi gerektirir.
Teria de adiar a sua ida por mais alguns dias.
"Aynı zamanda bu ülkenin menfaati için yorulmaksızın çalışmanızın bu geçici sıkıntıya neden olmasına da üzüldüm."
"... e que os seus esforços incansáveis pelo nosso país resultaram neste inconveniente temporário. "
Christy, bu Victor'un kız kardeşi, Anya.
Christy, esta é a irmã do Victor, Anya.
Kızım bizim yüzümüzden, bu iş yüzünden çok zor bir durumda.
A minha filha está numa situação muito má por causa de nós... por causa deste trabalho.
Görüyor musun? Bu benim kızım.
Está a ver, esta é a minha filha.
Bu sabah kızımla Newton'dan geldin. Lily, Lily Travis!
Você chegou esta manhã de Newton com a minha filha Lily, Lily Travis!
Bu kızı gördün mü?
Você já viu esta moça?
Bugün bir kızı bu şarkıyı söylerken duydum.
Ouvi uma das moças a cantá-la, hoje.
Azgın bir tüccar geldi ve annenin amcığıyla bu kırmızı ipeği takas yaptı.
Apareceu um comerciante cheio de tesão veio e... trocou esta seda vermelha por uns minutos de rata.
Bu bizim kızımız.
Esta é a nossa filha.
Bu çağımız için bir ayrılık sebebi olsa da onu görmezden gelmeni tercih ediyorum.
No que toca a separações dos jovens hoje em dia, voto que o ignores.
Sekiz yaşındaki bir kızın bu partiyi yönlendirmesine izin mi vereceğiz cidden?
Vamos mesmo deixar que uma miúda de oito anos dite esta festa?
Bu benim kız kardeşim.
Esta é a minha irmã.
Ve Dünya'mızı dönüştürmeye dair bu fiziksel eylemle içimizde kırılmış olan şeyi tamir ediyoruz.
E neste ato físico de transformação da nossa terra, curamos aquilo que está quebrado em nós.
Bu benim kızım!
Então, aquela é a minha filha.
Tüm gün duyduğumuz kız bu mu? Gerçekten mi?
Esta deve ser a rapariga de que andas sempre a falar?
Anlamıştık, adam bu kadar korkuyorsa yaklaşıyor olmalıyız demekti.
E calculámos, se ele estava assim tão assustado, devíamos estar bastante perto.
- Ama bu kırmızı değil.
Isto não é vermelho.
Borns Tech'in bu silahları yaşam alanlarından karasularından ve açık denizlerden uzak tutması gerekiyordu ki anlaşılan bu konuda başarısız olmuş.
A Borns Tech devia manter essas armas longe de qualquer área habitada, águas navegáveis, em especial o oceano, o que não fizeram, obviamente.
Tadı da ışık hızı gibi bu arada.
Que, por sinal, tem o sabor a velocidade da luz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]