English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Daha çok var

Daha çok var translate Portuguese

5,103 parallel translation
Şansıma gelecek Kış Olimpiyatlarına daha çok var.
Tenho muito tempo até às próximas olimpíadas de inverno.
- Ona daha çok var.
Isso ainda está longe.
Söylemeliyim ki, hacı yolculuklarına da daha çok var.
Com tempo suficiente para as peregrinações, diria eu.
Geldikleri yerde daha çok var.
Há mais de onde estes vieram.
Bunlardan elimizde daha çok var.
Temos ainda muitas destas para dar.
Daha çok vaktimiz var.
Temos tanto tempo.
Ve İngiltere'ye dönmeden önce Fransa'da yapacak daha çok işin var.
E tem muito para fazer em França antes de ir para Inglaterra. Já haveis alcançado a glória.
Daha yapacak çok şeyim var.
Ainda tenho muito a fazer.
Sana sunabileceğim çok daha büyük şeyler var.
Tenho tanto para dar.
-... o kadar çok şey var ki. - Daha iyi bir fikrin var mı?
Tens uma ideia melhor?
Daha çok işimiz var.
Ainda temos muito que fazer.
Leticia, kızının sana ondan daha çok ihtiyacı var.
Letícia, a tua filha precisa mais de ti do que ele.
Girmekten çok daha fazla dolandırıcıIık var.
Bem, é mais uma fraude do que invasão de propriedade.
- Daha düşünecek çok şeyin var tabii ama yine de...
Sei que terás outras coisas em que pensar quando isso acontecer...
Kurda ben bineceğim çünkü bende daha çok mızraklı var sende ise bozkırlı okçular var.
Fico com o lobo porque tenho mais lanceiros. Tu tens arqueiros das estepes.
Senin için çok daha büyük bir sürprizim var.
Tenho uma surpresa muito maior a chegar para ti.
Hayatta kalanları arıyorlar ve onları bulmak için bizden çok daha iyi ekipmanları var.
Estão à procura de sobreviventes, e estão melhor equipados para encontrá-los do que nós.
Sizlerle konuşmak çok güzeldi. Size selam vermek isteyen biri daha var.
Foi ótimo falar com vocês todos, mas alguém quer cumprimentar-vos.
Helen'in bir termometreden daha çok derecesi var.
Bom, a Helen tem mais graus do que um termómetro.
"Unutmayın ki, daha yapılacak çok şey var ama huzuru sağlama kampanyamız başlamıştır."
"Relembro-lhe que ainda há muito a fazer, " mas a nossa campanha de pacificação " ainda agora começou.
O zaman çok daha fazla elemana ihtiyacımız var.
Então vamos precisar de mais gente à procura.
Artık insanlığına olan bağına her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var. Biraz itibara ihtiyacı var.
Agora, mais do que nunca, ela precisa de uma ligação a alguma da sua humanidade.
Yani bilmediğin daha çok şey var Matty. Eminim sana söylemek için can atıyorlardır. Bu yüzden önce benden duymanı tercih ederim.
Há muito mais, Matty, que não sabes, e elas devem estar mortas por contar, mas preferia que o ouvisses de mim.
Önümüzde daha çok yol var demektir.
O que nos deixa muita estrada a percorrer.
Düşündüğün daha çok kaybedecek şeyi var.
Ele tem mais a perder do que tu pensas.
Henry! Daha ilgilenmemiz gereken çok şey var.
Henry, ainda há muito para investigar aqui.
Çok kullanışIı bir yönüm daha var.
Tenho outra ferramenta muito valiosa.
- Evet, lanet olası Starbucks'tan daha çok müşterileri var.
Têm mais clientes que a puta do McDonald's.
Daha çok kana ihtiyacımız var.
Mais sangue...
Bunu bir kenara bırakın... Kocaayak'ın bile ondan daha çok fotoğrafı var.
Façamos uma comparação, há mais fotos do Bigfoot que dele.
Dosyanın içinde ne var? Bana daha çok karmaşık bir algoritma gibi göründü.
A mim parece-me mais um algoritmo complexo.
Karaya vuran o balinada bile daha çok hayat var.
Aquela baleia encalhada tem mais vida do que tu.
Arkadaşından çok daha nazik bir kişiliğin var.
Tens uma personalidade muito mais gentil do que o teu amigo.
Daha çok müttefike ihtiyacım var.
Preciso de um aliado, mais do que uma perspectiva.
Gerçi Sam'in paketlenecek çok parçası var daha.
Ainda há muito mais para ensacar, Sam.
Ama şu an sana her zamankinden daha çok ihtiyacım var.
Mas preciso de ti agora mais do que nunca.
Çok daha az tıbbî malzememiz var. Mahsuller mahvoldu. Ciddi miktarda hayvan telef oldu bilhassa domuzlar.
Poucos medicamentos, colheitas destruídas, um número considerável de gado dizimado, sobretudo porcos.
Dışarıdakinden çok daha güzel şeyler var.
É muito mais bonito do que lá fora.
Stuart tahtından elde edeceğin benden daha çok şeyler var.
Tens mais a ganhar com um Stuart no trono do que eu.
O zaman hangisini daha çok sevdiğine karar vermen için 24 saatin var.
Tens 24 horas para decidir de qual gostas mais.
Bu yüzden daha çok farkına varırlar. Daha çok duyarlar.
Elas reparam melhor.
- Hayır daha çok genelev var diyebiliriz.
Não. Mais para um prostíbulo.
Bence senin içki partnerine benden daha çok ihtiyacın var.
Parece que precisas de um companheiro de copos mais do que eu.
Eğer imkanım olsaydı, daha farklı yaparım dediğim çok şey var.
Há muita coisa que teria feito de maneira diferente, se pudesse.
Ama daha çok uykuya ihtiyacın var.
- A verdade é que precisas de mais.
Neyse, bundan çok daha önemli sorunlarımız var.
Ele apenas me disse para aparecer nas provas de hoje.
İnan bana, panik yapmak için benim senden daha çok nedenim var.
E acredita em mim...
Başka bir arkadaşım daha var ve çok garip davranıyor.
E depois há o outro tipo, meu, ele... Ele tem agido de modo muito estranho.
Bana eskisinden daha çok ihtiyacı var.
E ela precisa mais de mim agora do que nunca.
Önceden de söylediğim gibi yakıtın hepsine senin olduğundan daha çok ihtiyacımız var.
Acho que não. Como te disse antes... precisamos de gasóleo, mais do que tu.
Bu Dünya'da daha çok zamanım var.
Não tenho assim tanto tempo nesta vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]