English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Daha çok

Daha çok translate Portuguese

63,965 parallel translation
Canın benden daha çok yanıyor.
Eu sei. Magoa-te mais a ti do que a mim.
Ama sen Castiel, eski seni daha çok seviyordum.
Mas tu, Castiel... Gostava mais do teu antigo.
Ben daha çok taktik veren biriyim.
Sou mais táctico.
Aslında daha çok para yöneticisi gidiydi.
Ele na verdade é mais do que um gestor de dinheiro.
Elbette yaparım ama karmaşık büyüleri çözmek zaman alır. Dean'in sahip olduğundan daha çok zaman.
Claro que conseguiria, mas bruxaria assim tão complexa demoraria muito tempo, mais do que o Dean tem.
Senden daha çok sevdiğim çocuğum.
A criança que eu amava mais do que a ti.
Bebeğim daha çok odun gerekiyor.
Querido, vamos precisar de mais lenha.
Daha çok bir izleme aracı.
É um dispositivo de rastreamento.
Onun olayı daha çok kaybolmakla ilgiliydi.
Digo, ela... Ela mete-se num caso e tipo que desaparece.
Daha çok Kurbağa Kermit gibisi.
Tu pareces mais o sapo Cocas.
Bu yeni ayarlama daha çok hoşuma gitti.
Gosto mais deste novo acordo.
Daha çok vardiya sorunları.
Sim, principalmente, os turnos de trabalho.
O halde daha çok gazete alsalarmış.
Então, deveriam estar a comprar mais jornais.
Yumruk ya da tokat gibi miydi yoksa daha çok bir nesne gibi mi?
E pareceu um punho ou a palma da mão?
Bilmiyorum, daha çok odun ya da benzeri bir şey gibiydi.
Não, era mais como um... Não sei, um pedaço de madeira, algo assim.
Ne kadar çabuk o kadar iyi. Daha çok yolumuz var ve zaman aleyhimize işliyor.
Quanto mais cedo, melhor, estamos a correr contra o tempo.
- Hayır, daha çok sorumuz var.
Posso ir? Não.
Sana daha çok zaman ayıracağım.
Vou arranjar mais tempo para ti.
Güçlü değil de daha çok gururlu.
Não propriamente poderoso... Mais orgulhoso.
Belki daha çok.
Umas duas horas por dia.
- Loidis. Benimle gelmeni senden isterdim ama duyduğuma göre daha çok yemin içmişsin.
Pedir-te-ia que viesses, mas ouvi dizer que andaste a fazer mais juramentos.
Çadırların arkasında çömelmiş daha çok adam olabilir.
Pode haver mais atrás das tendas, sentados fora de vista.
Ama daha çok para istiyorum.
Mas, quero mais dinheiro.
Şeytan olmadan önce daha çok katetmen gereken yol var.
Tens um caminho a percorrer antes de ele chegar aqui.
Aileniz size ev işi yaptırmıyorduysa ya da onların arkadaşlarını Kont Olaf'ınkilerden daha çok seviyorduysanız üzgünüm.
Lamento se os vossos pais não vos obrigavam a fazer tarefas ou se gostavam mais dos amigos deles do que dos do Conde Olaf.
Açıkçası ben uzun formatlı dizileri filmlerden daha çok seviyorum.
Sinceramente, eu prefiro as séries de televisão ao cinema.
Daha çok kan var, değil mi?
Mais sangue, certo?
Ve çok daha fazlasını.
- E muito mais.
Biz ise onları daha çok terörist gibi görüyoruz.
Nós tratamo-los mais como terroristas.
Bu çok daha yakışıklı olan kardeşim Dean.
" Este é o meu irmão mais bonito Dean.
Eğer yanlış bir şey der ya da bir şeyleri karıştırırsa dava çok daha zora girer.
E, se ela cometer um erro ou se a sua memória falhar, causará grandes problemas.
Ama bizimle işbirliği yapmazsan çok daha fazla zaman alacak.
Mas vai demorar mais sem a sua total cooperação.
Bazı günler hiçbir neden olmaksızın çok daha zor geçecek.
Alguns dias serão mais difíceis que outros, sem motivo.
Onunla evli olduğumdan, kendisi de kocam olduğundan kendisiyle benden çok daha yakın zamanda sevişmiş bir kadına bu soruyu sormamdan daha doğal bir şey olmamalı.
É que, eu casei com ele, é meu marido, acho que é uma pergunta normal para a mulher que foi para a cama com ele há menos tempo que eu.
-... çok daha fazla yaktı canımı.
Dói mais.
Hayatını şu anda olduğundan çok daha fazla zorlaştırabilirim.
E posso facilmente tornar a tua vida mais miserável do que já é.
Çok daha önceden söylemem gerekirdi.
- acerca de uma coisa. - Agora não, Harford. Já vos devia ter dito.
- Ona çok kızgınım. İki kızı var ve bir tanesi daha sadece üç yaşında.
Ele tem duas filhas, uma delas acabou de fazer três anos.
'Hepinizden çok daha fazla acı çekiyorum.'
E sabes o que isso faz?
- Hayır çok daha öncesi, bunu biliyorsun.
Por causa do Dan? Não.
Aslında Osbert'e ölümden çok ama çok daha kötü bir kader biçildi.
Na realidade, foi dado a Osbert um destino muito pior do que a morte.
Bir aktör olarak canlı tiyatronun televizyon yayınından çok daha güçlü bir araç olduğunu düşünüyorum.
Enquanto ator, acho que o teatro ao vivo é um meio mais poderoso do que streaming.
Kont Olaf'la yaşamak, bir hatadan çok daha fazlasıydı.
Viver com o Conde Olaf fora mais do que um erro.
Evimin rahatlığında eğlenmek çok daha iyi bence.
É muito mais conveniente consumir entretenimento a partir do conforto da própria casa.
Bir film, yalnızca filmden çok daha fazlasıdır.
Há mais num filme do que um mero filme.
Uygundan çok ama çok daha öteydi.
Era muito mais do que apropriado.
Gerçekten söyledikleri kişiyseniz mikroptan çok daha büyük dertleriniz var.
Se for quem as crianças dizem que é, os germes são o menor dos seus problemas.
Ancak ne yazık ki çok daha üzücü ve ciddi bir vazifem var.
Mas infelizmente, tenho uma obrigação mais solene e séria.
Bu tesislerde, onu dengede tutabiliriz ve birlikte gereken tüm testleri Adebimpe'den çok daha hızlı yapabiliriz.
Estas instalações, podíamos estabilizá-la e juntos poderemos efectuar todos os testes necessários, muito mais rápido que o Adebimpe.
Her zaman kabullenebildiğimizden çok daha fazla ortak noktamız olduğunu düşündüm.
Sempre pensei que tínhamos muito mais em comum do que aquilo que fomos capazes de reconhecer.
Birçok insan babalarının bu yanını çok daha sonra öğrenir ama eninde sonunda öğrenirler.
A maioria descobre isso sobre o pai mais tarde, mas todos descobrem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]