Derler ki translate Portuguese
460 parallel translation
Derler ki, sarılarak yatmak kabul gören ve saygın bir Boston âdetidir.
Dizem que dormir de roupa é um hábito reverenciado em New england.
Derler ki öldüğün gün ismin bir buluta yazılırmış. - Kim demiş?
Quando morremos, o nosso nome é escrito numa nuvem.
Derler ki, Newton kafasına elma düşünce yerçekimini düşünmüş.
Newton descobriu a gravidade quando lhe caiu uma maçã na cabeça,
Ama derler ki :
Mas como costuma dizer-se :
Ama derler ki, hırsızı yakalamak için başka bir hırsız gerekir.
Apanha um ladrão para encontrar outro.
Derler ki, hiç kimse uşağının gözünde kahraman değildir.
Diz-se que ninguém é um heroi para o seu ajudante privado.
Derler ki, bir savaşçının kalkanı sevgilisinin kalbidir.
Diz-se que o escudo de um guerreiro é o coração da sua amada.
Derler ki, evlenirsen Haziranda
Dizem que quando Casamos em Junho
İyi geceler. Derler ki, yatağa girmeden az önce atıştırmak iyi gelirmiş...
Dizem que se comermos algo antes de nos deitarmos, ajuda a...
Derler ki, insanlar iyidir çünkü bu onları iyi hissettirir.
Diz-se que as pessoas são simpáticas porque as faz sentir bem.
Derler ki, "Bir lokma sake uzun ömür sağlar ama aşırıya kaçıldı mı..."
Ou seja, "uma pequena causa, para assegurar sua longevidade, mas levado ao exagero..."
Derler ki : "Ev yanmadan önce sıçanlar evi terk eder."
Diz-se que os ratos são sempre os primeiros a abandonar o barco.
Derler ki : "Pantolonun suçu aklanır çabucak."
Como se diz? Pecados de calções rapidas absolvições.
Derler ki, daha önce HİÇ BİR özgür adam bu kadar AZ kişiye bu kadar çok şey borçlu olmamıştı.
Ficou dito que NUNCA homens livres no mundo inteiro ficaram a dever tanto a TÃO POUCOS.
Derler ki, bütün aşık kadınlar kendilerine böyle eziyet eder durur... Çünkü bu denli büyük bir mutluluğun onlara gerçekten ait olduğuna inanmazlar.
Dizem que assim se atormentam todas as apaixonadas, porque não se atrevem a acreditar em tanta felicidade.
Derler ki söze dökülmeyen her düşünce... küçük bir hayalete dönüşür.
Dizem que um pensamento em segredo se torna um fantasma.
Derler ki ; savaşı sadece tek eliyle kazanmış.
Dizem que ele venceu essa guerra sozinho.
Kızlar derler ki
As raparigas comentam :
Derler ki "Kulak misafiri olmak, erdemlidir yabancılar daha iyi hüküm verir."
Já agora, escutar foi uma vantagem. Dizem que os estranhos podem ser bons juízes.
Derler ki "Çalıntı su içilmemeli" ama aşağılık Kurofuji'nin suyunu içiyorum.
"Dizem que não se deve beber água roubada, mas " estou a beber a água do malvado Kurofuji. "
Şimdi derler ki onun yattığı yerde
Dizem que no local Onde ele jazia
Derler ki evde her ne varsa... sonuçta refakatçi hanımın delirmesine sebep olmuş.
Dizem que aquilo que habitava e ainda habita a casa... acabou por enlouquecer a acompanhante.
Derler ki gecenin güne... dönmeye başladığı zamanlarda ölen insanların sayısı, gündüz ölenlerden daha çoktur.
Diz-se que morre mais gente ao nascer do dia, do que em qualquer outra altura.
" Derler ki bunlar kalpsiz ve zalim.
" Dizem que são impiedosos e cruéis.
Derler ki arenadaki bir boğa mezbahadaki bir öküzden çok daha ihtişamlı bir şekilde ölür.
Dizem que um touro na arena tem uma morte bem melhor que um vitelo no matadouro.
Ufak bir şehirdenim. Derler ki şehri bir kâse fasulyeyle bıçak karşılığı satın almışlar.
- Minha cidade natal... dizem que foi comprada por um saco de feijões e um canivete.
Derler ki aç ayı oynamaz!
É costume dizer-se que "Urso que não comeu, não dança".
Derler ki : "Çok çalışmak için tembel bir adam olmak gerekir."
O meu avô dizia sempre : "Quando o preguiçoso começa, cuidado!"
Derler ki bazen büyüler bir kadını kısır yapabilir.
Dizem que um feitiço pode por vezes deixar a mulher estéril.
Bazen buraya diğer fabrika işçileri gelir ve bize derler ki bir şeyleri yakıp kül etmeliyiz.
Ás vezes, eles vêm aqui os operários de outras fábricas. Dizem que devemos incendiar tudo.
Derler ki : "Ormanda bir ağaç yıkılır ve kimse sesini duymaz ise duyan birileri mutlaka bulunur."
Diz-se que, se uma árvore cai no bosque e ninguém a ouve, faz algum ruído?
Derler ki bir çılgın 100 yapar aşk 1000 yapar.
Dizem que um homem louco conta por cem e o amor por mil.
Derler ki... Bu çürümüş dünyayı temizleyen, beyaz kar değildir... kanla lekelenmiş, ateş kırmızısı kardır ; 'Cehennemin Karı'.
As pessoas dizem... que o que limpa este mundo da decadência não é a neve branca mas sim a neve manchada de vermelho :
Derler ki ; şeytanı beslemek onu uzaklaştırmaktan daha kolaydır.
Alguém uma vez disse que era mais fácil criar um demónio que livrar-se dele.
Derler ki iyi bir katır çölde suyun kokusunu alırmış.
Sabes, dizem que uma boa mula consegue cheirar água no deserto.
Derler ki ; mesafeler arkadaşIığı daha da güçlendirirmiş.
" Dizem que a distância fortalece a amizade.
Ama derler ki, üç yıl önce...
Mas dizem que, há três anos...
Derler ki, "Cehenneme giden yol..." iyi niyet taşlarıyla döşeli olduğunu söylerler.
Dizem que o caminho para o Inferno está cheio de boas intenções.
* Derler ki bu tren *
They say this train
Derler ki, bir keresinde onu bir yılan sokmuş ve ölmüş.
Dizem que uma vez uma cobra a mordeu... e morreu.
Derler ki, her şey sekstir.
Dizem que tudo é sexo.
Derler ki Beytüllahim Yıldızı'nı görebilirmişsin. Tabii dikkatlice bakarsan.
Dizem que se vê a estrela de Belém, se olhar bem.
Derler ki Haggard gelene kadar ülkesi verimli ve yeşillikmiş ama o gelip dokunduğu anda toprak sertleşip ve grileşmiş.
Há quem diga que a terra dele era verde e macia antes de ele chegar. Mas assim que lhe tocou, tornou-se dura e cinzenta.
Bilemiyorum. Derler ki :
Como se costuma dizer :
" Ve derler ki Katolikler için
" E se há uma coisa que dizem dos Católicos
Derler ki, sana bir silah doğrul - tulmuşsa, durmadan konuşacaksın.
Dizem que quando nos ameaçam com uma arma, nunca devemos deixar de falar.
Derler ki, yabancı bir yerde sahip olabileceğin en iyi dost bir haritadır.
Bom, alguém disse que a melhor companhia, num sítio estranho, é um mapa.
Şimdi de psikologlarınızı ele alın. Size derler ki, biri sizi tamamen çözdüklerini düşündüğü zaman en savunmasız oldukları zamandır.
E agora, os psicólogos dirão que quando alguém acha que tem tudo previsto, é quando está mais vulnerável.
Derler ki, her sorunun iki tarafı vardır, fakat bu gecenin küçük sorununun üç tarafı var.
Dizem que cada questão tem dois lados.
Ama bir şeyi rüyanda sık görürsen gerçek olur derler ve ben onu o kadar sık görüyorum ki.
Mas dizem que quando temos o mesmo sonho mais do que uma vez, ele vai realizar-se ; e já o vi tantas vezes.
Ne derler bilirsin : "Gülümse ki, tüm dünya da seninle gülümsesin."
Já conheces o ditado... "Sorri, e o mundo sorrirá contigo".