English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Dert değil

Dert değil translate Portuguese

782 parallel translation
- Dert değil, efendim.
- Não há sarilho nenhum, senhor.
- Ne demek, "dert değil"?
- Que está a dizer, "não há sarilho"?
Dert değil.
Não faz mal.
Bu hiç dert değil, tek bir kısmı hariç, sen.
- Não há problema, excepto... uma pequena parte disto : Tu.
- Hiç dert değil.
- Está óptimo.
- Dert değil.
- Tanto faz.
Hiç dert değil.
Ficou contente?
Döneyim de, gerisi dert değil.
Assim que chegar, fico em boas mäos.
Dert değil.
Esquece.
Dert değil. Olduğun yerde kal. - Ben alırım.
Deixe estar, eu apanho-o.
- Dert değil.
Está bem.
İyi bir mazeretin oldukça kaybetmek dert değil.
Não tem problema perder quando você tem uma boa desculpa.
Dert değil benim için.
Não me importo.
Bir mürettebat bulmak hiç dert değil.
Arranjar homens não será difícil.
Koltuk altı terlemesi de dert değil her gün düştan sonra Prıntıl kullanıyorum böylece gün boyunca rahatım.
Para combater todos os odores da transpiração, uso Printil no final do meu banho e estou tranquila todo o dia.
- Hayır, neyse dert değil.
Deixa prá lá.
- Dert değil.
- De nada.
Para... dert değil.
Não é isso que me falta.
- Dert değil.
- Não é maçada.
Hiç dert değil.
Não tem importância nenhuma.
Dert değil.
Tudo bem.
- İtaatle sunmak dert değil.
- Não há problema em obedecer.
Dert değil, Mariano.
Está tudo bem, Mariano.
Kimin yenildiği dert değil.
Gane uma ou outra, ele nunca perde.
Bakın, 10 doları geri isterseniz, dert değil.
Ouça, se quiser os 10 de volta, por mim, está tudo na maior.
- Dert değil.
- Não foi qualquer incómodo.
Dert değil.
Não se incomode.
Dert değil aşkım, zaten olsa da bir işe yaramıyor!
Tudo bem, amor. Os teus planos também nunca funcionam.
Ah, dert değil.
Tenho estes horários estranhos.
Benim için farketmez. Hadi ama, bana dert değil.
Ele não ouve, não vê!
Dert değil.
Está bem.
Ama dert değil.
Mas não importa.
Sizin gibiler için dert değil, efendim.
E fica-vos muito bem, Senhor.
- Sanırım eve yayan gideceğim. Dert değil.
- Vou a penantes para casa.
Dert değil.
Foi falso alarme.
Dert değil.
Sem problemas.
Dert değil evlat.
- Não te preocupes, filho.
Silerim, dert değil.
Eu pinto por cima.
Dert değil.
Não há problema.
Sen Reggie'yi değil, kendini dert ediyorsun. Ne demek istiyorsun?
Não estás preocupada com o Reggy, mas sim contigo.
Paran olunca dert değil tabii.
Não é, quando se tem dinheiro.
GGerçekten, dert değil.
Não é problema nenhum.
Adamlarιn senin hakιnda ne düşündükleri içine dert oluyor, değil mi?
A opinião dos homens sobre si incomoda-o muito, não é?
- Yiyecek ve yatacak yerimiz var ya... Fagin'i göz ardı ederseniz hayat güzeldir... fareler hastalık bulaştırabilir ama hayat güzeldir... komşunun kazı hep daha besili olsa da... bizim de başımız kel değil ya payımızı alırız, hem de gani gani... eğer bunu dert etmezseniz hayat güzeldir... çay ve bisküvimiz olmasa da hayat güzeldir... hayat çok güzeldir...
temos cama e comida e se não se importarem com o Fagin é uma rica vida apesar dos ratos trazerem a peste é uma rica vida a vida é maravilhosa p'ra quem a souber viver por isso fazemos o possível por ter o nosso quinhão
Aslında, pek dert etmiyorum, buradayken değil.
Sabes, não me importo muito. Não aqui.
Oraya varmadan önce bunu dert etmesi onun için iyi değil ama, oraya vardığında bunu hatırlamalı.
Agora não tem que pensar nisso, mas lá deve recordá-lo.
- Muhtemelen bir şey demek istemiyorsun, değil mi? - Çok fazla dert ediyorsun.
Provavelmente isto não quer dizer nada.
Şimdi tek tedavi etmemiz gereken ufak bir kanama. Ciddi bir şey değil, ama ileride dert çıkarabilir.
A única coisa com que temos de nos preocupar, são pequenas hemorragias, que não são graves, mas podem causar problemas mais tarde.
- Sorun değil, dert etme.
Não faz mal. Não te preocupes com isso.
Başına dert açmak fazla sorun değil.
Qualquer coisa lhe provoca problemas.
Dert değil.
Não faz mal, prefiro andar a voar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]