English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Değildin

Değildin translate Portuguese

3,840 parallel translation
İşe yaramaz şeylerin kokusunu almak için orada değildin.
Você não está lá para ver coisas inúteis.
Sen de hazır değildin ki.
Bem, tu também não estavas.
Burada değildin!
Tu não estavas aqui!
Gelmek zorunda değildin.
Não precisava de vir.
Bak sen herkesin ilk seçeneği değildin Callo.
Olha, tu não eras a primeira escolha de todos, Callo.
Evladını kaybeden bir sen değildin.
Não foste a única a perder um filho.
Bir yıl önce de değildin şimdi de değilsin.
Não há um ano... nem hoje.
- Bana bunu almak zorunda değildin, biliyorsun.
Sabes, não precisavas de me comprar isto.
Mecbur değildin.
Não precisavas de ter feito aquilo.
Bundan 12 saat öncesine kadar aklımda dahi değildin.
Até há 12 horas atrás, não andava a pensar em ti.
İşlerinde çok iyiler. Sen iyi değildin anlamında değil.
Não é que não fosse bom.
Sen benim akıl hocam değildin.
Nunca foste meu mentor.
Sen uçakta değildin Callie!
Não estavas no avião, Callie!
Ormanda değildin sen. Meredith'in Lexie için ağlayışını Mark'ın acı içinde inleyişini benim acı içinde haykırışımı duymadın.
Não estavas na floresta, não ouviste a Meredith chorar pela Lexie, o Mark a gemer de dores ou a ouvires-me gritar com dores.
Orada değildin ve sürekli oradaymışsın gibi davranıyorsun ama değildin, bunları sen yaşamadın!
Não estavas lá, mas ages como se lá estivesses! Não passaste por isso!
Uçakta değildin ulan!
Não estavas no maldito avião!
Yani tren soygunu gecesi İrlanda'da değildin.
O que quer dizer que não estava na Irlanda, na noite do assalto.
- Orduda değildin, öyle değil mi?
- Também cumpriu serviço militar?
Patlama yaşandığı sırada neden revirde değildin?
Porque saíste da enfermaria antes da explosão?
Sen de geçtiğimiz altı ay benimle kalmak zorunda değildin.
E tu não tinhas de ficar cá nos últimos seis meses.
Conrad'ın hayatını kurtarmak için orada değildin. Jack'in hayatını kurtarmak için oradaydın.
Não estavas lá para salvar o Conrad, mas para salvares o Jack.
Ortalarda değildin.
Tens estado ausente.
Güçlü değildin.
Não tiveste a força.
Konu Nikita olunca kararları verecek olan sen değildin, unuttun mu?
Já não dás ordens sobre a Nikita, lembras-te?
- Hayır, haklı değildin.
Não, estavas errado.
Ama en başta orada değildin.
Mas não estavas lá desde o princípio.
Orada değildin. Ne gördüğümü biliyorum.
Você não estava lá.
Bir şey yapmak zorundaydım. Hayır, değildin.
- Tinha de fazer alguma coisa.
- Sen değildin.
- Não foste tu.
- Gelmek zorunda değildin.
Não precisavas de ter vindo.
Uzun süre burada değildin.
Foste embora há muito tempo.
Bana verdin çünkü Ava'nın davasının rüşvet suçlamasından cinayet suçlamasına dönüşmesine kendinin sebep olduğunun farkında değildin.
Só mo deste porque não percebeste que foste responsável por tornar a acusação de suborno em acusação de homicídio.
- Buralarda değildin.
Não estavas aqui.
İşin sorumluluğunu üstlenmek zorunda değildin, ama öyle yaptın.
Não tinhas que assumir a culpa por isto, mas fizeste-lo.
Sen orada değildin!
- Tu é que não estavas lá!
Hayır değildin.
Não, não é verdade.
Sonra birden... orada değildin.
E, de repente... deixaste de estar.
Yapmak zorunda değildin.
Não era preciso.
Uyandığımda yanımda değildin.
- Acordei e tinhas desaparecido. - Não consegui dormir.
İnsanların- - Koruyacağını söylediğin insanların yardıma ihtiyaçları olduğunda orada değildin.
E quando as pessoas que disseste que protegias, precisaram da tua ajuda,
Sadece inanmaya hazır değildin.
Apenas não estava preparado para acreditar.
Bu gece gönderdiklerinden biri, sen yazmış gibi değildin.
Nas que me enviaste hoje nem parecias tu.
Bunlardan hiç birini yapmak zorunda değildin.
Não tinhas de fazer nada disso.
Seçmede iyi değildin.
Não foste bem no teste.
E, sen değildin, o da değilmiş peki met kafalıyı kim öldürdü?
Então, se não foi você e não foi ele... quem é que matou o drogado?
Hedef sen değildin, bendim.
Tu não eras o alvo.
Sen orada değildin.
Não estava lá.
En azindan sen degildin.
Pelo menos tu não eras.
Sonuçta, sen benim.. gerçekte sen orda değildin
Não estavas realmente lá.
Ben küçükken de yanimizda degildin, hâlâ degisen bir sey yok anlasilan.
Nunca pude contar contigo quando era nova, portanto, continua tudo igual, não é?
- Orada değildin bile.
- Tu nem estavas lá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]