Diyecek translate Portuguese
2,009 parallel translation
Bakalım eski ve güvenilir dostumuz plazma spektrometresi ne diyecek.
Vamos ver se consigo reduzir as tuas hipóteses. O meu velho companheiro, o fiel ICP.
Hayalet bir kişi getiriyor mu diyecek?
Ele responde, fantasma e acompanhante?
Tesadüf diyecek halimiz yok.
Isto não pode ser coincidência.
- Sana diyecek sözüm yok...
- Não fazia ideia...
Doktor ne diyecek ki?
O que o médico vai dizer?
- Hayır, diyecek bir şeyi yok ki.
- Não, nada tem para me dizer.
Bence Diane'ne söyleyelim, bakalım o ne diyecek. Sağ ol.
Vamos levar isto à Diane e ver o que ela diz.
Seçmenler "evet" diyecek.
Os eleitores dirão que sim.
Rahatsız etmek istemem diyecek her zaman olduğu gibi yalvarana kadar devam edecek.
Ele diz que não quer ser um fardo e eu acabo por implorar, como sempre!
Ben Lily konusunu açayım, bakalım ne diyecek.
Eu vou falar na Lily e vemos o que ela diz.
Bütün gün orada duracak mısın, bir şey diyecek misin?
Vai ficar aí parada ou há algo que me queira dizer?
Seni öyle bir sokacağım ki, torununun torunu'uff'diyecek.
Eu picar-lhes tanto que até os vossos bisnetos vão gritar "Ai".
Eğer elveda diyecek fırsatın olmazsa
Senão, irá se arrepender.
Büyükannen ne diyecek?
O que vai dizer a tua avó?
Kurul toplanıp hadi bir göle bakalım diyecek. Tahmin etmesi kolay.
O Conselho dirá : "Vamos drenar o lago!" Isso é tão previsível.
Sigara içtiğini anladığında Lily ne diyecek peki?
O que dirá a Lily?
Kocan bu işe ne diyecek peki?
O que é que o seu marido diria sobre isso?
Diyecek bir şeyi yok.
Ela não tem nada a dizer.
"Nerdeyse birer kelebek olup sadece yazın üç günü yaşasak diyecek durumdayım."
" Quase desejo sermos borboletas e só vivermos três dias de Verão.
Dolu bir av tüfeğini alıp eziğin birine doğrultarak "ye beni" diyecek kadar çetin misin?
És suficiente dura para pegares numa caçadeira carregada apontá-la a uma bolacha e dizer-lhe "come-me"?
Diyecek fazla bişeyim yok
Bem, fico satisfeito que levasses a melhor porque ia dizer.
Mary, herhangi bir sey diyecek misin?
Mary, algum comentário? Alguma coisa?
Diyecek bir lafın mı var?
Tens alguma coisa que queiras dizer?
Son zamanlarda keyfine diyecek yok.
Ultimamente tens estado de bom humor.
Gaius Baltar ne diyecek acaba?
O que diz o Gaius Baltar acerca disso?
50 yıl sonra insanlar geri dönüp bakacak ve "Her şey burada başlamış!" diyecek.
Daqui a 50 anos, as pessoas olharão para trás e dirão que foi aqui neste lugar que tudo começou.
Hayır, ikisi de haftalar önce randevulaştık diyecek.
Não. Ambos vão dizer que as reuniões foram marcadas semanas atrás.
Sonunda, burada CIA'den emekli olacak ve sana ve savaş suçları mahkemesine "cehenneme gidin" diyecek.
Vai acabar ele se aposentando aqui com uma pensão da CIA, e ele manda-lo aos seus malditos crimes de guerra que se fodam.
- Diyecek bir şeyin var mı ona?
- Queres dizer alguma coisa?
Peki, Tonto'yla görüşme ayarla, bakalım ne diyecek.
- Bem jogado, Chefe! - Está bem...
Ama sende, bana Baba diyecek terbiye bile yok.
Mas não tens a decência de me chamar "O Padrinho".
Felluce'deki çavuşumu arayıp da hikayenizi anlatayım mı, bakalım ne diyecek?
Que tal ligar ao meu sargento, em Fallujah, e contarmos-lhe a tua triste história, a ver o que ele acha?
Muhtemelen Ashton Kolchak, bize şakalandınız falan diyecek. - Tamam.
Provavelmente o Ashton Kolchak, a dizer que estamos nos apanhados ou algo do género.
Bobbie Sue bu konuda ne diyecek?
E agora o que Bobbie Sue diria disso?
İnsanlar ne diyecek?
O que é que as pessoas vão dizer?
'Hanginiz Mitchell Manningham? 'de. O da'Benim.'diyecek.
"Qual de vós é o Mitchell Manningham?" E ele dirá : "Sou eu."
Sy yarın böyle diyecek.
É o que o Sy lhe vai dizer amanhã.
Evet, diyecek.
- Sim, ele vai.
- Bana diyecek bir şeyin mi var?
Tens alguma coisa a dizer-me?
Seni gördüğümde Keşke diyecek bir şeyim olsa
Quando te vejo Gostava de ter algo para te dizer
Bakalım kazdığım bu şahane çukura da hayır diyecek mi.
Vejamos se ele diz "não" ao belo buraco que estou a cavar.
Brian sana bir şey diyecek.
O Brian tem algo para te dizer.
Hayır diyecek ve ben de emre itaatsizlik yapmak istemiyorum.
Ele diria que não e não quero desobedecer a uma ordem.
" Siktir ulan. Diyecek hiçbir şeyin yok.
" Foda-se, não é nada.
Neyse artık, diyecek bir şey kalmadı.
De qualquer maneira, não há nada para dizer.
Buna diyecek tek kelimen olamaz!
Não se meta!
Diyecek lafım yok.
- Não há nada a dizer.
Eve döndüğünde kızlar Sir Paul diyecek mi acaba?
Imagino o que as raparigas lá em casa... diriam sobre o Sr. Paul.
Ve insanlar diyecek ki,
E as pessoas dizem :
Diyecek bişeyin mi var?
Tens algo a dizer-me?
Ona da sorsan sana aynısını diyecek.
Pergunta-lhe.
diyecektim 49
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğim 131
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyecektim ki 23
diyeceksiniz 34
diyeceğim 131
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyeceğiz 40