English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Diyeceksin

Diyeceksin translate Portuguese

2,615 parallel translation
Ne diyeceksin?
Então, o que tem para nós?
Dişlerin büyümüyor ne diyeceksin ki
Os teus dentes não crescem diz-me o que é isso então? Apenas acho que a comparação pode ser útil.
Bara gidip, Grand Bulvarı'nda Süpermen kostümlü bir çocuk gördüm diyeceksin.
Deves entrar, e dizer que viste um menino numa máscara do Super-Homem a descer a Grand Avenue.
"Yerleşimcilere yapılan saldırıyı üstleniyorum" diyeceksin.
Dizes "Reivindico o atentado contra o colunato de..."
"Şirad yerleşim bölgesine yapılan saldırıyı üstleniyorum" diyeceksin.
Então dizes : " Reivindico o atentado contra o colunato de Shirad.
Bunun için kameraya ne diyeceksin?
Qual é a tua parte nisto, hã?
Ve dudakların benimkilere dokunur dokunmaz "vispır" diyeceksin.
- E assim que os teus lábios toquem nos meus, diz com os lábios a palavra "sussurro."
Ama diyeceksin.
Mas você vai.
Ne diyeceksin?
E vais dizer o quê?
- Bir an fazla yakışıklısın diyeceksin sandım.
Pensei que ias dizer "muito bonito".
Bir şey mi diyeceksin?
O quê? Tens alguma coisa a dizer?
O yüzden git dediğimde, "Ne kadar uzağa?" diyeceksin.
Assim, se eu digo vai, é melhor dizeres, "Até onde?"
Eğer sana görüşün sorulacak olursa, Diyeceksin ki... Diyeceğini biliyorum...
Se pedirem o seu parecer, declarará, como sei que o fará,
Şimdi onun yanına yanına gideceksin ve "Bitti" diyeceksin.
Tu vais direito àquela miúda e dirás : " Terminamos.
Bana Bay Ramsey diyeceksin
É Sr. Ramsey para ti.
Bana hitap edeceksen "Drakkar Noir" diyeceksin.
Se te queres dirigir a mim, deves chamar-me "Drakkar Noir".
Çak bi beşlik falan mı diyeceksin?
Depois, vais-me perguntar para te dar cinco.
Şöyle diyeceksin :
Vocês dizem
İnsanlar kim olduğumu sorarsa ne diyeceksin?
E o que vamos dizer se as pessoas perguntarem quem sou?
Bak, atlasan iyi edersin çünkü seni elime geçirdiğimde keşke yapsaydım diyeceksin.
Estou-te a dizer que é melhor que o faças. Pois se eu te puser as mãos vais desejar ter-te matado.
- Çocuklara ne diyeceksin?
- O que vais dizer às crianças? - Não vou contar.
Üçüncü Bronte kardeşine ne diyeceksin?
E a terceira irmã Bronter?
Mm-hmm. Tüm paran ve dalkavukların gittiği zaman, ve dünya senin gülünç müziğini unuttuğu zaman, bugünlere geri dönüp bakacak ve diyeceksin ki...
Quando todo o teu dinheiro, e todos os bajuladores se forem, e o mundo se esquecer da tua ridícula musica, vais lembrar-te destes últimos dias e vais dizer...
Peki ya cesedin yanında bulunan adama ne diyeceksin?
Sim, mas e o tipo que tinha o corpo?
Ne diyeceksin ona?
O que lhe vais dizer?
- Birisi adımı sorarsa ne diyeceksin?
- Se alguém perguntar o nome, dizes o quê?
Tanya'ya ne diyeceksin?
O que diria à Tanya?
.. hapse gireceğiz oyun bitti. Babama ne diyeceksin?
E graças ao GPS de alta tecnologia do teu Hummer, vamos para trás das grades.
Bu konuda ne diyeceksin?
Que a Polícia só trata de um caso de cada vez?
Buna ne diyeceksin?
Podes explicar isto?
"Cheryl, bugün ilgilenemem. Kendime zaman ayırmam lazım." diyeceksin.
Faz isso, diz : "Cheryl, hoje não",
Ne zaman evet diyeceksin?
- Quando vais dizer que sim?
"Bunu bana yapma" mı diyeceksin?
- Não faço isto contigo?
"Dikkatli ol" diyeceksin.
Estás quase a dizer "tem cuidado".
İlk seferinde ; "Sadece 26dk gecikti." Bir ay sonra ise ; "Sadece alkollü iken beni döver." diyeceksin.
Primeiro é "ele só está 26 minutos atrasado", um mês depois é : "Ele só me bate quando está bebâdo".
"Dikkatli ol" mu diyeceksin?
Estás prestes a dizer "Tem cuidado".
Bayan değil, doktor yada Binbaşım diyeceksin,... ve ben ne zaman iyi dersem o zaman.
É Doutora ou Major, e não senhorita, e vai estar bem quando eu disser.
"Tutuklusun" diyeceksin Wayne.
"Você está presa", Wayne.
- Unutma, tam tersini diyeceksin.
Lembra-te, diz sempre o oposto.
Sen de "Özür diliyorum." diyeceksin. Fazladan tek bir hece bile etmeyeceksin.
E tu vais dizer "lamento", e nem mais uma sílaba.
Her şey bitip yeni dünya kurulduğunda keşke inançlı olsaydım diyeceksin.
Quando isto acabar, e o novo mundo começar, você vai desejar ter tido fé.
- Komiserim diyeceksin.
- É tenente.
Eğer "Güzel yer, değil mi?" derlerse "Bilemedim." diyeceksin.
Se disserem "É uma bela casa, não é?", nós respondemos "Não tenho a certeza."
Yoksa ikinci defa mı diyeceksin?
Ou devo dizer, segunda vez?
Buna da bej mi diyeceksin? Kusura bakma.
O que estás a fazer?
- Bunlara ne diyeceksin?
- Algum comentário sobre estas?
Ne diyeceksin peki?
A dizer o quê?
Marshall'a ne diyeceksin peki?
O que é que vais dizer ao Marshall?
Hayır diyeceksin.
A resposta é não.
Sürerken araba kayıp mı oldu diyeceksin?
Acabou.
"Majesteleri" diyeceksin, artık kral oldum.
- Vossa Graça, agora sou rei.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]