Diyordum ki translate Portuguese
396 parallel translation
Diyordum ki, bu gece o kadar büyük bir puro içmemelisin.
Estava a dizer que esta noite não devias fumar um charuto tão grande.
Diyordum ki...
Estive a pensar...
- Diyordum ki...
- Estava dizer...
Ben de Edward'a diyordum ki...
Estava a dizer ao Edward...
Diyordum ki...
La a dizer que...
Diyordum ki ona, Peder, Gelecek sefer buralardan geçerken durup size uğrayacağım.
Dizia que na próxima vez... que passar pela sua igreja entrarei para visitá-lo.
Diyordum ki 4 Temmuzda Key West'te... üç yıl önce saat sekizde...
Só falava em Key West, no Quatro de Julho, há três anos, às 20 : 00. Consegui.
Diyordum ki, buraya beni hiçbir şey geri getiremezdi, Annem dışında.
la a dizer que nada neste mundo... me faria voltar a não ser a minha mãe.
"Karanlık yeryüzünden yükselen ilahiler gökyüzüne yükselmekte." diyordum ki horlamaya başladı.
"Da taciturna terra canta hinos às portas do céu", pôs-se a ressonar.
Diyordum ki bazen bir kadının aklından...
Estava a dizer que a mente de uma mulher...
Neyse. Ama diyordum ki...
Bom, mas como eu estava a dizer...
" Birkaç yıl sonra, tam Edie'ye diyordum ki :
"Mais uns anos", disse eu ao Edie uma destas noites,
Kendi kendime diyordum ki...
Pensava para mim :
Eh ben de diyordum ki...
Bem, como estava dizendo...
- Diyordum ki...
- Suponho que...
Ben de tam diyordum ki, sen önce yavaş başlarsın, ama sonra seni tutabilene aşkolsun.
Estava dizendo que poderá ser lento de inicio, mas não há ninguém mais rapido.
- Diyordum ki...
- Eu disse...
Diyordum ki, sen burda olmasaydın- -
Como eu estava a dizer, se não o leva lá...
Ne kadar zor olursa olsun, bir yolu olmalı. - Diyordum ki, acaba sen...
Deve haver fotos, por muito difíceis que sejam.
Bir saniye. Diyordum ki, burada ev ev sıralanırız.
Como estava a dizer, estamos divididos em casas.
- Diyordum ki...
- Dizia que...
Diyordum ki, bu tür bir iş bir adam ve U-2 tarafından daha ucuz ve daha kolayca yapılabilir.
Dizia que esse tipo de trabalho pode ser feito de forma mais barata e fácil por um homem e um submarino.
Diyordum ki...
Refiro-me a...
Ne diyordum ki?
O que estava eu a dizer?
Kendi kendime diyordum ki, Rosemary dışarı çıkıyor, ben de gidip, biraz Noel alışverişi yapayım.
Disse para os meus botões, se ela vai sair, posso fazer umas compras de Natal.
Diyordum ki bay Richard,.. ... her halükârda, herkes Tanrı'ya inanmalı mı?
Como lhe estava a dizer, senhor Richard, sendo assim, toda a gente devia acreditar em Deus?
Diyordum ki, Timmy, eşimi kaybettim.
Como eu dizia, Timmy, a minha mulher faleceu.
Şarkımın sonunda sana diyordum ki...
Na minha canção dizia-lhe, para terminar...
Diyordum ki bir sorununuz olursa, çadırım...
Estava a dizer que se houver problema, a minha tenda é...
Diyordum ki, Alex halkın kararını değiştirecek bir yargıç olabilirsin.
Como ia dizendo, Alex podes ser um poderoso instrumento, para uma viragem da opinião pública.
Oh, eşinize diyordum ki... komik bir şekilde kendimi insanlardan çok farelere yakın hissediyorum.
Ah, eu estava dizendo à sua mulher... que de um modo estranho me sinto mais próximo das ratazanas que das pessoas.
Diyordum ki...
Como eu estava a dizer...
- Ama sana diyordum ki...
Mas eu a pouco estava a falar com ele...
Özür dilerim. Diyordum ki, yeni papaz evini nasıl buldunuz?
Como estava a dizer, o que acha do novo vicariato?
Diyordum ki bu eserler... 767. karayolunda kaza!
E dizia que essas obras... Acidente na estrada 767!
Bay Hutchinson'a diyordum ki... burası bir otel, ıslahevi değil.
Dizia eu ao Sr. Hutchinson que isto é um hotel, não um reformatório.
Diyordum ki -
Estava a dizer que...
Sorduğum için kendimi Karındeşen Jack gibi hissediyorum... Diyordum ki Törene benimle katılman herkes için daha iyi olabilir.
Sinto-me "Jack, o estripador" por te perguntar... mas è que... seria bom para todos se pudesses ir comigo à missa.
Evet, diyordum ki, benim sorunum giyindiğin ceketin bugün teslim edilmesiydi. Bu demektir ki, onu 10 gün önce sipariş etmen gerekiyordu.
Estava a dizer que o meu problema é que o casaco que tem vestido foi entregue hoje, o que significa que o teve de encomendar há 10 dias.
Diyordum ki...
O que eu queria dizer era...
Nişanlına diyordum ki, gelip bizimle birlikte yaşadığında -
Estava a dizer à tua noiva que, quando ela viver connosco...
Ağaçlar hakkında diyordum ki, en çok hoşuma giden tarafı mehtaplı bir gecede yatarken yapraklar hışırdıyor...
Estava a dizer que o que gosto mais nas árvores é que numa noite de luar, podemos ficar deitadas por baixo delas, com a brisa a tocar-nos...
Diyordum ki gecenin üçünde...
Como estava a dizer eram três da manhã
Ve ben diyordum ki, tabii bayan Sophie çin de uygunsa...
E andei pensando, caso Sofia esteja de acordo.
- Diyordum ki...
- Estava a dizer que...
Ben de Semadar'a diyordum ki...
Eu apenas disse a Semadar...
Diyordum ki, biz kesin bir politika kararlaştırdık zaten, her halükarda seninle de konuşmak istedik.
Como te dizia, não tivemos tempo de acordar uma precisa linha de ação.
Aklıma gelmişken Bay Humbert, Beardsley'de müzikten anlayan... o kadar az insan var ki, acaba diyordum... ara sıra uğrar mıydınız?
Devo ter entendido mal. A propósito, Dr. Humbert, poucas pessoas aqui apreciam música. Pergunto-me se estaria interessado em aparecer um dia destes para me ouvir tocar.
"Bu herifin nesi var ki" diyordum.
Achei-o estranho.
Çenesini kapatsın ki duyalım diyordum, koca burun.
Só pedi que se calasse para ouvirmos, narigudo.
Ben de onu diyordum, bilmiyorum ki.
É como eu disse eu não sei.