Diyorlar ki translate Portuguese
369 parallel translation
Duyduk ki... Diyorlar ki...
Ouvimos dizer...
Diyorlar ki Empire ve bazı yerlerin -
Dizem que o Empire e lugares como esse...
Evliliklerde artış olmuş Diyorlar ki bu şarkı yüzünden
Há um aumento de casamentos Devido a uma melodia, dizem
İnsanların konuşmalarını duydum. Diyorlar ki cinayeti adı lazım değil işlemiş ve polis her yerde onu arıyormuş. Çok korkunç.
Estive a ouvir o que a multidão diz e eles presumem que o tu-sabes-quem é o culpado e que a polícia só tem é de o apanhar.
Diyorlar ki Meksika'da bir hırsız sigara dumanı gibi yok olur.
Dizem que, hoje em dia, um ladrão no México se desvanece como fumo.
Kime inanayım? , sana mı, Savaş Bakanlığına mı? - Diyorlar ki- -
Devo acreditar em si ou no Exército?
Diyorlar ki...
Eles estão com medo... Bem, tens que saber a verdade.
Yani, diyorlar ki.
É o que dizem.
Diyorlar ki küçük bir ameliyatın hemen ardından tekrar...
Num instante, depois da pequena operaçäo poderás...
Diyorlar ki... Sanki anlattığın olayları yaşamış gibiymişsin.
Dizem que... é quase como se tivesse vivido o período, do qual fala.
Ve bana diyorlar ki... Diyorlar ki...
E todos dizem que eu devo lá estar quando acontecer.
Diyorlar ki, Cefalus'lar açgözlü avcılardır açgözlü oburlardır... ve açgözlü... neyse, sadece açgözlü.
Se diz que os Cefalu eram contumazes caçadores, comedores, e... empedernidos enfim.
Diyorlar ki, Themonitus'a günün tarihinin ne olduğunu sor, sana o gün hakkında konferans versin.
Dizem : Perguntem a Timonides que dia é hoje e ele vai lhes dar um sermão sobre o calendário!
Birçok defa arenada dövüştüm. Ama diyorlar ki... hiçbir gladyatör Sezar'ı öldürmeye cesaret edemez. Tanrıyı...
Lutei muitas vezes nas arenas, mas segredaram-me que nunca ninguém se atreveria... a matar um César... um deus.
Diyorlar ki Raphael, senin azminle resim yapabiliyormuş ama senin resimlerin onunkiler kadar görkemli değilmiş.
E dizem que Raphael consegue desenhar com a sua força... mas, você não consegue desenhar com a graça dele.
Diyorlar ki, prensin küçük oğlu büyümüş ama tacına sen talipsin.
Dizem que tem herdeiro, mas que tu lhe queres usurpar o trono.
Diyorlar ki endişe et...
É o que eles dizem. importava-se de...
Neden öğle postasι diyorlar ki buna?
Por que raio lhe chamam diligência do meio-dia?
- Diyorlar ki o...
- e disseram que...
Diyorlar ki : " Daisy, Enrico ve Bernardi'ye gidiyoruz.
Elas dizem : "Daisy, nós vamos ao Enrico e Bernardi's."
Biliyor musun... Diyorlar ki veba şimdiden 10 bin adamı öldürmüş.
Sabes, dizem que a peste já ceifou perto de dez mil homens.
Diyorlar ki nasıl hükümet seni zorlamış intihar etmen için.
Contam te levou quase a pôr termo à vida.
Gemiyi yakmaktan bahsediyorlar Diyorlar ki, kayığı, yani katırlar üzerindeki günahı yaksalarmış geri gidebilirmişiz.
Estão a dizer que talvez devamos queimar o barco, colocar as peles nas mulas e voltar.
Diyorlar ki, el sıkma işi, tabanca var mı yok mu diye çıkmış.
Inventaram o aperto de mão para provar que não se estava armado.
Sonra da diyorlar ki :
E depois dizem :
Ve diyorlar ki, şimdi Paris'te, Fransa'da, hatta şu anda...
E dizem que em Paris de França, neste preciso momento,
Diyorlar ki, acının korkusu Bazen acının kendisinden bile daha büyük olurmuş.
Dizem que o medo da dor é dez vezes maior que a dor em si.
Evet, herkes öyle söylüyor hatta öteki subaylar bile, diyorlar ki... "... askeri kütüphaneden daha geniş bir çeşit yelpazesine sahipsiniz... "
Dizem que estamos melhor abastecidos que a biblioteca militar.
Diyorlar ki, oranın erkekleri o kadar vahşiymiş ki kadınlar zevkten mest olmuş halde yaşıyorlarmış sürekli.
Dizem que os homens de lá são tão selvagens que as mulheres vivem num permanente estado de êxtase.
Diyorlar ki, Ostia'da bir gemiye biniyormuş, tüm mürettebatla yatıyormuş sonra da içlerinden biriyle düzenli olarak çıkıyormuş.
Dizem que sobe a bordo de um navio em Ostia, satisfaz a tripulação, e vai-se embora a andar mais direita que qualquer um deles.
Diyorlar ki onda bahçelerde koşup duran çırılçıplak küçük kızlar varmış, orman perileri gibi.
Acreditas nelas? Dizem que tem meninas a correrem pelos jardins, como ninfas do bosque, nuas.
Diyorlar ki "Hadi, şampiyonla dövüş."
E eles : "Vai, é contra o campeão".
Diyorlar ki Jason o gece annesinin kafası kesildi diye intikam almış.
A lenda diz que o Jason viu a mãe ser decapitada naquela noite... e resolveu se vingar.
Uzun da bir geceymiş.Diyorlar ki, Ganz'ı ikinci kez kaybetmenin yanında, siyahi...
Segundo ouvi, perdeste o Ganz pela segunda vez.
Diyorlar ki, İnfanta'nın gözleri meşhur Galveston taşından çok daha güzelmiş.
Dizem que os olhos da Infanta são mais belos que a famosa pedra de Galveston.
Diyorlar ki, günde bir fare vebayı uzak tutarmış.
Uma ratazana por dia mantém o médico afastado.
Dinle, annenin ve annemin bir fikri var diyorlar ki...
A tua mãe e a minha, parecem ter a ideia de que...
Evet diyorlar ki ; ok görünmeyen insanların kabilesinden.
Dizem que é uma flecha... do Povo Invisível.
Ve diyorlar ki, " Bilgiye ihtiyacımız yok.
Disseram : " Não precisamos de Sabedoria.
Çünkü diyorlar ki, onu öldüren bıçak senin elindeymiş.
O rumor é que era a sua mão que estava na navalha que o matou.
Diyorlar ki Tanrı onlardan ormanı terk edip misyonu gerçekleştirmelerini istemişti.
Respondem que foi pela vontade de Deus que saíram da selva e construíram a Missão.
Diyorlar ki hareket istiyorsan harekete geçeceksin.
Dizem que tem que se mexer para obter resultados.
Okulda diyorlar ki : "Bunu neden söylediğini düşün."
Tal como eles dizem na escola, pensa...
Diyorlar ki, bu insanın alışması gereken bir kokuymuş.
Dizem que o cheiro é dos mais estranhos...
Ne diyorlar ki?
O que eles dizem?
O kadar çok konuşuyorsun ki, sana Bayan Vak Vak diyorlar.
Eu ouvi na escola. Chamam você de Srta. Blablablá.
Tabi ki hayır. "Savunma Bakanlığında Kaç Komünist Var?" diyorlar.
Claro que não. O que dizem é : "Quantos comunistas lá há?"
Mesela "Çok güzel" diyorlar. Bir silahın nesi güzel olabilir ki?
Dizem : "É uma beleza." O que tem de belo numa arma?
Ama Harry ve senin hakkında diyorlar ki...
Mas tu e o Harry dizem que são...
Görüyorum ki sana "Mazoşist" diyorlar.
Vejo aqui que te chamam masoquista.
'Tebrikler', diyorlar.'İyi ki acele etmemişsiniz.
"Parabéns", dizem. " Ainda bem que levaram tempo.