Diyorum ki translate Portuguese
2,968 parallel translation
Ve ayrıca, yani diyorum ki... Eğer.. geri dönecek olursa, kalacağı bir yer gerekecek.
E para além disso, se ela voltar, precisa de um sítio para ficar.
Ben de diyorum ki bu adamda ne var.
E pensava : "Que tem este rapaz?"
Ben diyorum ki, bütün iyimser oylarını toplayayım,... kahretsin, adam kolunu kaybetmiş hemen işe almalıyız ya da daha az ücube adam almalıyız çünkü benim kolsuzlardan yana oyum yok.
Obrigado por vir. - O que aconteceu? - Eu não sei.
Çünkü diyorum ki...
Ainda bem. Porque estou a dizer...
Her şeyi yanımızda götürmek için bir neden bulabiliriz. O yüzden ben diyorum ki eğer kullanmıyorsak yanımızda götürmemeliyiz.
Podíamos arranjar um motivo para ficar com tudo, por isso achei que devíamos dar o que não usamos.
Yargılamıyorum kimseyi sadece diyorum ki belki de işe dönmeye hazır değildir.
Acho que não está pronto para voltar ao trabalho.
Alarm çaldığı zaman diyorum ki " Daha gidemeyiz.
Soa o alarme e eu penso
Ben diyorum ki ; Cruz'un gelmesini bekleyelim ve bu dangalağı öldürmesine izin verelim ardından tutuklayalım.
Eu digo para esperarmos o Cruz aparecer, deixamo-lo matar este estúpido, e depois prendemo-lo.
Diyorum ki artık benimle kalman senin için uygun değil.
Significa que não é muito prático ficares comigo por aqui.
Diyorum ki, evde örnek alacağı bir erkek olmayan çocuğun tam olarak yapacağı şey bu olur.
Estou a dizer que é isto mesmo que acontece quando um rapaz não tem um devido exemplo masculino em casa.
Yani diyorum ki bu günlerde internet ve sosyal medya sayesinde çocuklar daha erken gençleşiyorlar.
Só estou a dizer, hoje em dia, com a Internet e com todas as redes sociais, os miúdos começam mais cedo.
Ve tabancanın çapına bakarsak, cephane türü ve kıyafetlerdeki atış artığı örneği. Diyorum ki silah beş veya yedi adım uzaklıktan ateşlendi.
E baseado no calibre da arma, tipo de munição, e o padrão dos resíduos de pólvora na roupa, digo que o tiro veio de 1,5 a 2 metros de distância.
Size diyorum ki...
- Isso mesmo. - Isso mesmo! Porque digo-vos uma coisa :
Diyorum ki, şu konuşmalar üzerinde çalışmaya başlayalım.
Está bem, o que estou a tentar dizer é que nós precisamos de começar a trabalhar nestes votos.
Diyorum ki, bencilsin.
Que és egoísta.
Bir kaç fikir işte aslında diyorum ki, arkadaş olmak istiyorum.
De qualquer maneira, isto são só ideias. O que importa é que eu quero que sejamos amigos.
Kafanın içindeki sesim, ve sana diyorum ki, yanlışlıkla söylediğin karıştırdığın kelimeler, onlar... baş ağrıların, bunların hepsinin anlamı var
Sou a voz na tua cabeça. Estou a dizer-te que as palavras que estás a dizer e as dores de cabeça significam alguma coisa.
Yok, diyorum ki, eğer iki hafta beklersen, aynısını yarı fiyatına alabilirsin.
Se esperares duas semanas, podes comprar a metade do preço.
- Ben de diyorum ki- -
Toma... " Eu ando a dizer... Diz quem é!
Ama diyorum ki, hepsini atlattınız.
O que quero dizer é que vocês os dois já estão muito além.
- Yeter bu kadar. Diyorum ki yaşadığınız onca şeye rağmen birbirinizin gözlerinin içine bakıp da seni seviyorum diyebiliyorsunuz.
Só estou a dizer que, depois de tudo aquilo por que passaram, podem olhar um para o outro e dizer "amo-te".
Diyorum ki, o kadınla bir çift bot yüzünden... kavga etmek zorunda değildin.
Só digo que não era preciso lutar com aquela mulher por umas botas.
Korkunç görünüyor biliyorum ama dürüstçe diyorum ki hayatında okuduğun en tatmin edici kitaplardan biri olacak.
Eu sei que parece formidável, mas, honestamente, que vai ser, tipo, uma das experiências mais gratificantes de leitura da tua vida.
Diyorum ki "Sen İspanyol'un yan komşususun."
"Você" disse eu, " mora ao lado do espanhol,
Tamam, bak, sadece diyorum ki...
Olha, eu só estou a dizer...
Ben sadece diyorum ki, tedavi planına anne babası değil doktorlar karar verdi.
Eu só estou a dizer que os pais não decidiram qual seria o plano de tratamento, foram os médicos.
Diyorum ki Graysonlar oldukça nüfuzlu kişiler.
Apenas que... Os Grayson são pessoas poderosas.
Ya diyorum ki çabalarının meyvesini veririz işte, anlarsın ya.
Só que, podemos fazer isso valer, - se sabe o que quero dizer.
Benden bir iyilik istemek üzere olduğunu biliyorum, ve diyorum ki, bekle..
Sei que me vais pedir um favor e digo, espera...
Diyorum ki, ben kızıma asla yalan söylemem.
Só estou a dizer que nunca minto à minha filha.
Diyorum ki "Tek Vuruşluk" lakabını kaldırmamızın zamanı geldi sanırım.
Escutem, estive a pensar e talvez seja altura de reformar o nome "Ás".
Sadece, diyorum ki belli ki benim veremeyeceğim bir şey vermiş.
Só estou a dizer, obviamente, que ela pode oferecer algo que eu não posso.
Ben sadece diyorum ki...
Estava só a dizer...
Ben diyorum ki ; onun şartlarını kabul edelim. Bakalım sonu nereye varacak.
Disse-lhe que concordámos com os termos, para ver onde ele quer chegar.
Michael diyorum ki belki de senin ona ulaşıp baba babaya konuşmanızın vakti gelmiştir, ne dersin?
Michael, estava a pensar se não seria altura para falares com ele outra vez. De pai para pai, entendes?
Diyorum ki, normal yolda yürüyorsun bütün kalıntılar orada duruyor binlerce yıllık şeyler.
Quer dizer, andas pela rua e vês umas ruínas, que ali estão há milhares de anos.
Diyorum ki onu bırakman- -
Perguntei se achas boa ideia...
Diyorum ki... hayatına devam ettiğini biliyorum, ve umarım mutlu olursun.
Estou a dizer que sei que seguiste em frente e espero que sejas feliz.
- Diyorum ki- -
- Quis dizer...
Diyorum ki, gece yarısında beni öp bakalım sonrasında ne oluyormuş.
Então, proponho que me beijes à meia-noite e logo vemos o que acontece depois.
Diyorum ki : Max, bundan yırtamazsın.
Estou a dizê-lo, Max, não podes negar-te.
Diyorum ki, keşke şu anda don giyiyor olsaydım.
Gostava mesmo de estar a usar roupa interior neste momento.
Yani diyorum ki istediğin buysa teknik açıdan sana yardımcı olabilirim.
Só estou a dizer, para constar, se é o que queres, podia ajudar de um ponto de vista técnico.
Ve size şunu diyorum ki bu yaratıklar ancak biz onları zorlarsak dünyamızı terk eder!
E digo-lhes que estas criaturas só vão deixar o nosso mundo... quando as forçarmos a isso!
Diyorum ki, gazete kutularında da aynı durum var.
- O intuito é, igual à máquina do jornal.
Diyorum ki, yeni yasanın destekçisisiniz değil mi?
Quero dizer, apoia a nova lei, certo?
Anne, diyorum ki... Her gün görüşmek yerine... Gün aşırı görüşsek nasıl olur diye düşünmeye başladım.
Ouve, mãe, em vez de falarmos todos os dias, pensei que podíamos falar dia sim, dia não.
Sen bana "benden güzeli var mı" diye soruyorsun ben de "ne münasebet kraliçem yok tabii" ki diyorum.
Tu perguntas-me : "Há alguém mais bela do que eu?" E eu digo :
Buraya o kadar sık geliyorsun ki sana bir park yeri ayıralım diyorum.
Temos de arranjar-te estacionamento.
Her yıl, dosyalayacağım diyorum, süre dolana kadar, ki bugünkü gibi biriktiriyorum, biriktiriyorum sonra 1024 ve W-2 formuyla oturuyorum.
Todos os anos, decido entregar a declaração e vou adiando e adiando até chegar o fim do prazo, como hoje.
Ve diyorum ki :
E digo :