English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Gelen var

Gelen var translate Portuguese

2,188 parallel translation
Tanıdık gelen var mı?
- Sim. Conheces algum deles?
Gelen var mı?
Alguém vai comigo?
Gelen var.
Eles trocam SMS. Aproximando-se.
Gelen var.
- Está a aproximar-se.
Yarın St. Bartholomew Kilisesi'nde düzenlenecek cenaze törenine katılan önemli isimler arasında, bugün şehre gelen Rus başkan Boris Matveyev de var.
Entre os dignitários presentes no funeral de amanhã na Igreja de S. Bartolomeu, encontra-se o presidente russo, Boris Matveyev, que chegou aqui a Manhattan ao princípio da noite.
Bunlardan sana tanidik gelen bir sey var mi?
Alguma destas coisas significam algo para ti?
Üzgünüm, aceleye getirmek istemem ama gelen başka bir cenazemiz daha var.
Lamento imenso, não quero apressá-lo mas, mas temos outro velório a chegar.
Kafamın arkasında "Patronu kazıklamaktan çekinmeyin" anlamına gelen bir işaret mi var?
" Fica a vontade para lixar o patrão?
Buradan gelen geçen var mı?
Têm passado carros por aqui?
Hubble teleskobundan gelen termal görüntülere göre her öbeğin merkezinde diğerlerinden çok daha büyük bir cisim var.
As imagens térmicas do telescópio Hubble revelam que dentro de cada grupo existe um objecto central maior do que os outros.
Stüdyoya gelen başka bir bilgi var mı?
Têm mais informações no estúdio?
Onun aileden gelen bir rahatsızlığı var mı?
Tem alguns antecedentes familiares?
Bunlar bizim misafirlerimiz... Ve bunlarda 504 ten gelen Adamlar... Ve bu çocuk var.
Estes são os nossos parceiros da 508 STE e estes são os homens que superaram a 504 DE e então tu tens esse tipo.
Slater! Seni görmeye gelen The Shining'den * iki redrum çıtır var!
As duas ruivas do "O Iluminado" estão aqui para te ver!
Onun odasından gelen iğrenç bir koku var :
Há um cheiro muito forte que provém do seu quarto...
Bilmem, ilk aklıma gelen iki kişi var ama...
Não sei. Duas vêm-me logo à cabeça.
Gelen bir atış var...
Vem aí um remate...
Geldiğim yerden gelen başkaları var. Beni arıyorlar.
Há outros, do meu planeta, à minha procura.
Ve, Polly, dünyanın her yerinden yarışmaya katılmak için gelen köpekler var. Üç farklı kategoride yarışacaklar :
E, Polly, nós temos aqui cães de todo o mundo a competir em três categorias :
Bunu anlayamayabilirsiniz ama orijinalinin veya The Next Generation'ın hatırına Deep Space Nine'ı görmezden gelen birçok insan var.
Isto pode ser incompreensível, mas há muita gente que rejeita "Deep Space Nine" em favor do original ou de "The Next Generation".
Üstüne bilgisayarıma gelen mesajlar var.
E todas as mensagens que enviaram para o meu computador.
Acaba keşfe gelen koçlar var mıdır?
Achas que estão cá olheiros?
Yayında tek televizyon var, ve garip bir kadından gelen bir mesajı yayınlıyor.
Aparece na televisão e fornece mensagens estranhas às mulheres.
Okula bisikletle gelen havalı çocuklar var. Ben de onlara katılırım diye düşündüm.
- Há uns rapazes vão sempre de bicicleta, pensei em juntar-me a eles.
Okula bisikletle gelen havalı çocuklar var.
- Uns rapazes vão sempre de bicicleta.
Aklına gelen başka bir şey var mı?
Há mais alguma coisa que se consiga lembrar?
Deneme atışına denk gelen bir konum var.
Há um lugar que combina com o treino de tiro.
Peki. Kanada'dan gelen 20 tane heykel mi var? Evet.
- São 20 esculturas do Canadá?
Gelen biri var.
Temos companhia.
Zıt istikametten bir başka gelen daha var.
- Outro a vir na direcção oposta.
Aranan numara yok, 13 tane gelen arama var.
Nenhuma ligação feita, 13 chamadas recebidas.
Bu vakitte 3 ayrı yerden kalkıp Norwood'a doğru gelen 3 tren var.
Há três comboios diferentes de três pontos de origem diferentes que param em Norwood a esta hora da noite.
Kesinlikle akla gelen bir çok soru var
Presumível mau comportamento, traz à baila o seu estado mental na noite do incidente.
O gece babanı görmeye gelen başka biri var mıydı?
Alguém foi a casa do teu pai naquela noite?
Tüm dünyadan gelen ayaklanma ve isyan haberleri var. Çin Cumhuriyeti'nde kocaman bir göçük olduğu haberini doğruladık.
Com relatos de tumultos e saques à volta de todo o globo, confirmamos a informação de que na República da China apareceu uma cratera de tal tamanho que rivaliza com o desastre do Mar Negro.
Beni bahane edip üzerine gelen başkası var mı?
Alguém anda a partir-te os braços por mim?
Yemeğe gelen adamlardan Paul Howland var. Yemeği düzenleyen oydu.
Um dos que não apareceram foi o Paul Howland, fundador do banquete.
Sözünü kesmek istemezdim ama North Valley'den gelen bazı son dakika haberleri var. Bir huzurevinde patlama olduğu bildirildi. - Casa Tranquila huzurevi.
Aparentemente, uma explosão foi reportada num lar de terceira idade, a Casa Tranquila.
- Tanıdık gelen biri mi var?
Reconhece alguma coisa? Sim.
Yukarıdan gelen bir şey daha var.
Há outra coisa a vir da superfície.
Aklına gelen birileri var mı?
- Tens alguém em mente?
Çok iyi bir savaşçı yetiştirirsek, bize moral kazandırır. - Aklına gelen birileri var mı?
Se recrutássemos um guerreiro excepcional, elevaria a nossa moral...
Müşteride güvenilir bir kaynaktan gelen raporlar var.
O cliente tem relatos de uma fonte segura.
Benim aklıma gelen ve kesinlikle konuşmak istediğim birisi var.
Há um individuo em particular com quem eu acho que gostaria muito de falar.
Gelen Alman denizcilerinden her birinin ya karısı ya da sevgilisi var.
Cada alemão que vem, tem uma esposa ou uma amante.
- Siktirin! Dışarıda benim için ıslanmış bir kız var. Amcığından gelen dalga seslerini duyabiliyorum.
Há uma gata lá em cima tão molhada que lhe posso ouvir as ondas na cona.
Şimdi ta İbiza'daki Privilege'den gelen özel bir konuğumuz var.
E agora, vindo de "Privilege" em Ibiza, temos uma actuação muito especial.
Gelen biri var.
Está alguém a chegar.
Tanıdık gelen bir şey var mı?
Pode ser que te venha qualquer coisa à mente.
Tanıdık gelen bir şey var mı?
Reconheces alguma coisa? Não havia tanta vegetação no meu sonho.
Gelen bilgiye göre, bir yaralı var.
Há uma vítima confirmada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]