Gerçek değil translate Portuguese
5,574 parallel translation
Çoğu kişi şöyle diyebilir ; "Sadece kodlardan oluşuyor, gerçek değil. Siktir et onu."
A maioria das pessoas diria : "Ela é feita de códigos, não é real, que se lixe."
Gerçek değil bunlar.
Isto não é real.
Bu gerçek değil.
Isto não está a acontecer.
Yani muhtemelen gerçek değil.
o que provavelmente não é.
Onunla neden hiç görüşemediğini sanıyorsun? Çünkü o gerçek değil!
Nunca a conheceste porque ela não é real!
Gerçek değildi, Carl. - Bu bir mucize değil.
- Não é milagre.
Hayır, bu gerçek değil.
Isto não é real.
Michael gerçek değil ve sanırım bundan hoşlandım.
O Michael não era real e eu gostava disso.
Noel Baba gerçek değil.
O Pai Natal não existe.
Tam olarak düşündüğünüz şekilde gerçek değil.
Não exactamente na essência que o conhecemos.
Çocukları yalana karşı eğitmek için sonradan uyduruldu hikâye gerçek değil.
Inventaram essas histórias para crianças não mentirem, mas não são fatos.
Lakin hiçbiri gerçek değil.
Mas nada disto é real.
Ve hepsi olmasa da çoğu gerçek değil.
E a maioria, se não tudo, não é verdade.
Hayır gerçek değil.
Não são, não.
Bunlar gerçek değil.
Isto não é real.
İnanıp inanmaman umurumda değil çünkü gerçek bu.
Não quero saber se acredita, é a verdade.
Yani, onlar gerçek, bu değil.
Digo, aquilo é real... Não isto.
Thomas ve Martha Wayne'in gerçek katili hapse girince bu işi çözmüş olacağız. - Suçlayıp öldürdüğümüz adam değil.
Encerra quando a pessoa que matou Thomas e Martha Wayne for presa, não a pessoa que incriminaram.
Gerçek onun yanında değil.
- A verdade não está do seu lado.
Arka planda bir sorum olacak Merkel'in kod adla değil de, gerçek ismiyle yer alması akla yatkın mı?
Eu tenho uma pergunta de fundo : É plausível que Merkel seja referida com seu nome verdadeiro, e não um codinome?
Konu gerçek uçaklar değil.
- Não é o plano atual. - Certo, certo.
Eğer ben seçilirsem, tüm sendika toplantılarına gidiyorum aslında özen göstereceğim ve en önemlisi de temsilci partisinin artıklarını sizlere getireceğim. Gerçek altın değil.
Não é verdade.
- Gerçek adı Beth Davis değil.
Beth Davis não é o seu nome verdadeiro.
Gerçek mi değil mi bilmiyorum ama bu evde bir adam ilk önce karısını sonra da kendini öldürmüş, ve şimdi hayaletleri buraya musallat oluyor.
Não sei se é verdade, mas soube que um homem matou a sua mulher aqui e depois matou-se. E agora os seus fantasmas assombram a casa.
Gerçek hikaye ne, şehir efsanesi değil gerçek hikaye ne?
Qual é a história verdadeira? Não a lenda urbana.
Gerçek Daytona olmadığını biliyorsun, değil mi?
Sabe que não é verdadeiro, não é?
Bu tür bir olay beceriksiz aşıklar tarafından olur, bekar ve yalnız olan biri, hiç gerçek ilişki yaşamamış biri, muhtemelen bakir ama asıl amacı seks değil.
Este cenário mostra um pretendente incompetente, um solteiro e solitário nunca numa relação, possivelmente virgem, mas não atrás de sexo.
İranlılar onun gerçek değerinin farkında bile değil ve öyle de kalacaklar.
Os iranianos não sabem o valor dela. Certifiquem-se que continua assim.
Abby, senin gerçek annen bile değil.
Abby, ela nem sequer é a tua mãe verdadeira.
Gerçek misin değil misin merak ettiğim için tanışmak istedim.
Queria conhecer-te para ter a certeza, se tu existias.
Bu dondurucu değil. Gerçek kurşun bunlar.
- Isto são balas a sério.
Çünkü bu adamlar işe alınan haydutlar iş üzerinde intihar edebilecek gerçek destekçiler değil.
- Porque perguntarias isso? - Porque eles eram mercenários e não fanáticos que se suicidariam para completar uma missão.
Bunu itiraf etmek kolay değil ama gerçek bu.
E isso é algo que não me é fácil admitir, mas é a verdade.
Ama gerçek SEAL değil.
Só que não é um SEAL verdadeiro.
Gerçek bir uçak değil o.
Não é um avião a sério.
Ve gerçek bir hedef bile değil.
E nunca num alvo que vai atirar de volta.
Tamam, öncelikle, o gerçek bir renk değil.
Em primeiro lugar, nem sequer é uma cor a sério.
Gerçek "mal" değil tabii. Onun için reçete görmem lazım.
O produto é dinheiro e não erva, para isso tens de ter a receita.
Bu gerçek bir kask değil ki.
Isto não é um equipamento real.
Ben odada olurdum yani gerçek anlamda değil.
Estou na sala, mas nunca estou na sala.
- Neden... gerçek bir kilise değil ki.
Porque não? Nem é uma Igreja a sério.
Bak, gidip de morg soymanın sebebi olmak istemem ama bu gerçek bir insan değil.
Olha, não quero ser estraga prazeres, mas isto não é uma pessoa.
Sen gerçek Kara koyunsun, değil mi?
Tu és a verdadeira ovelha negra, não és?
Gerçek ismi değil bu arada.
Não é o nome verdadeiro dele.
Öyle değil mi? - Üzgünüm, ama gerçek böyle.
Desculpa lá, mas é verdade.
- Sonuçta Noel Baba gerçek değil.
- Vera!
Noel Baba gerçek değil mi baba?
- O Pai Natal nem sequer existe. O Pai Natal não existe, pai?
Yani mantıklı düşününce bütün bunlar gerçek olabilecek gibi durmuyor, öyle değil mi?
Pensando bem, a história toda não faz sentido, pois não?
Gerçek bir insan değil.
Ela não é real.
Bunların hiçbiri gerçek değil.
Nada aqui é real.
Kimde var acaba o gerçek güç? Henüz hiç yumruk yemediği çok belli değil mi?
Está bem claro que ele nunca foi atingido de todo, não é?
gerçek değildi 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56