English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Gerçek değildi

Gerçek değildi translate Portuguese

598 parallel translation
Kötü bir rüyaydı. Gerçek değildi. Çünkü ben seni her zaman seveceğim.
Foi um pesadêlo George, um falso sonho, porque eu sempre te amarei.
Oradaki asla gerçek değildi.
Nunca houve. Christian...
Tanıdığım erkekler... çekip gidince, "Gerçek değildi, ben uydurdum" derdim.
Os homens que eu conheci depois que ele se foi, eu digo-te, não eram reais, eu os criei.
Tuhaftır, hiç gerçek değildi.
De certa forma nunca foi muito real.
Az önce gördüğümüz şey gerçek değildi.
O que acabámos de ver não é real.
Kız dışında bir şey onun için gerçek değildi.
Para ele, só a rapariga era autêntica.
- Gerçek değildi.
- Oh, sim, ele foi real... assim como eu sou real, tão real como tu e a minha necessidade por ti. - Ele não foi real.
Ama Usta, gördüğüm gerçek değildi.
Mas, mestre, o que eu vi não era real.
Evet, ama bu gerçek değildi, hepsi bir hayaldi.
Sim, mas não era real. Estavas a viver um sonho!
Tamam. Yani diğer bir deyişle, size tecavüz eden gerçek değildi.
Então, em outras palavras, não foi um homem á sério que a violou?
Sağa sola uçan adamlar? Bunlar gerçek değildi.
Gente a voar dentro e fora?
Bütün bu zaman boyunca sanki..... yaşadığım hayat gerçek değildi de bir tür bekleyişti. Hayatı sahici olanı,..... önemli olanı bekleyişti.
Senti-me sempre como se... mas uma longa espera para chegar a ela...
Belki de hiçbiri gerçek değildi.
Talvez nada daquilo fosse real.
Gorloff, hiçbiri gerçek değildi.
Cresce. É tudo uma farsa.
- Gerçek değildi. Kurusıkıydı.
- As balas eram falsas.
O bilmedikçe hiçbir şey gerçek değildi.
As coisas só eram reais depois de ela as saber.
Evimiz daha sıcak, daha huzurluydu. Yatakları yapıyordu, yemek hazırlıyordu. Ama o gerçek değildi!
A casa estava tão aconchegante, as camas feitas, e o jantar...
Atılgan'da, bir oyunun ortasındaydım ; fakat burası, burası gerçek değildi, sahneydi.
Na Enterprise, em meio de uma peça, mas era aqui, embora não era real, a não ser um cenário.
Gerçek değildi.
Não foi real, não aconteceu.
Bu aşk gerçek değildi.
Não era amor verdadeiro.
Ta en baştan, yazılırken gerçek değildi onlar!
- Foram mentiras, escritas por vós.
Hayır, gerçek değildi.
Não, não foi real.
- O adam gerçek değildi, Billy.
- Ele não era real, Billy.
Ve gerçek şu ki, Jessup evin ya da gecenin yakınında hiçbir yerde değildi.
E a verdade é que o Jessup não andou nem perto das casas nessas noites.
Öyle gibi görünmüyor gerçek ismim olsa bile hoş değildi.
Parece que importa, mesmo que o meu verdadeiro nome não lhe agrade.
Tanidigini sandigin kiz isimsizdi ve gerçek degildi.
A rapariga que pensavas que conhecias não tinha nome nem realidade.
Ben... Ben buldum ama... Gerçek bir iş değildi.
Bem, arranjei, só que... não era um trabalho sério...
Fakat doktor gerçek doktor değildi, bir oyuncuydu.
Mas o médico não é um médico a sério, é um ator.
- Gerçek elmas değildi.
- Não era um diamante genuíno.
R.S.P.C.A. Şunun bilinmesini ister : Bu adam gerçek bir hayvan sever değildi ve ayrıca akvaryum balıkları sosis yemez.
A R.S.P.C.A. deseja dar a conhecer que este homem não é um verdadeiro amante de animais e que os peixe-dourados não comem salsichas.
Gerçek hayattaki gibi değildi.
Não era realista.
Size söylüyorum, gerçek bir kurşun değildi!
Já disse que não foi uma bala de verdade.
- Bu gerçek bir evlat edinme değildi.
- Não foi propriamente uma adopção.
Gerçek adı bu değildi, ama ben ona öyle derdim.
O nome dele não era Eddie Pompadour, mas eu chamava-lhe assim...
Faye - hayır bu onun gerçek ismi değildi.
Faye? Não, este não era o seu nome verdadeiro.
Seni en çok inciten şey savaştan sonra yaptıkların - farklı şehirler, farklı işler - ve hiçbiri gerçek sorumluluk üstlenebileceğin işler değildi.
O que te tem prejudicado mais é o que tens feito desde a guerra, cidades diferentes, vários empregos, e nenhum deles mostra que consegues aceitar responsabilidades de monta.
Gerçek bir bomba değildi.
Não era uma bomba.
Vurdukları gerçek bir at değildi.
Não mataram um cavalo verdadeiro.
Gerçek şu ki Mona Lisa her zamanki yerinde asılı değildi ve yine gerçek şu ki resim, fotoğraf stüdyosunda bulunmuştu.
O facto de a "Mona Lisa" não estar pendurada no lugar habitual foi explicado pelo facto de ela estar no estúdio fotográfico.
Tek gerçek aşkım cesurca dövüştü ama bu yeterli değildi.
O meu amado lutou corajosamente, mas não foi suficiente.
İşlediğim suç kesinlikle gerçek duygulara dayanmıyordu ve hiç bir şekilde doğru değildi ve tamamıyla kötü niyetle yapılmıştı.
A acusação foi totalmente infundada! Não foi justa e foi motivada puramente por malícia.
Pooch amca, gerçek akrabam değildi.
O tio Pooch não era um tio verdadeiro.
Üstelik o benim gerçek annem bile değildi.
Nem sequer era a minha mãe verdadeira.
Evet, ama gerçek bir emir değildi, değil mi?
Sim, mas não era uma ordem de verdade!
Gerçek niyetin benimle beraber vakit geçirmek değildi.
Nunca quiseste estar mesmo comigo.
Mesela beni ele alalım 21 yıllık kaybedilmiş bir hayat benim gerçek hayatım değildi...
Fia-te em mim, por exemplo. 21 anos perdidos, a viver uma vida que não era a minha vida verdadeira, alienada.
Hmm? Gerçek babam o değildi.
Ele não era o meu pai verdadeiro.
O gerçek bir tetik değildi. Gerçeği bu.
Isso não era a espoleta verdadeira.
Oysa gerçek değildi.
Mas não era real.
... gerçek ile düşünülen olay arasındaki fark daha mı az olurdu? Bu aradığım cevap değildi. Kafa karıştırıcı olan ise,..
Mas essa não era a resposta que estava procurando... o que me preocupava era... algo mais.
Söyle bana Andy, sadece düzüşmek değildi..... bu gerçek aşktı.
Oh... não me digas, Andy... Não foi comer foi amor verdadeiro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]