Giderim translate Portuguese
5,327 parallel translation
- Pekala, giderim, fakat bana halletmemiz gereken bir şeyler var gibi geliyor, ne dersin?
Até saía, mas não chegámos a nenhuma conclusão.
Yalnız giderim.
Eu vou sozinho.
Ben giderim.
Posso sair sozinho.
Ben giderim.
Eu vou lá.
ben gidicem. eğer beni duayla uğurlarsanız, efendim, giderim ve kendime dikkat ederim.
Eu vou. Se me abençoar, senhor e deixar-me ir, tomo cuidado.
Bazen ormana giderim ve bir şeyler görürüm.
Às vezes vou para o bosque e vejo coisas.
Bisikletle giderim.
Vou de bicicleta.
Bisikletle giderim.
Vou de bicicleta, obrigada.
Peki sen diş hekimine git, ben de bara giderim.
Então, tu vais ao dentista e eu ao pub.
Giderim, olur. Yol üstündeki kapalı köprünün fotoğraflarını çekmek isterim.
Sim, queria tirar umas fotografias da ponte coberta, a caminho.
Belki Antonio'yla geze geze giderim.
Talvez leve a Antónia a conhecer a via panorâmica.
Topluluğun ilk kuralı. - Ben giderim.
Primeira regra do grupo.
Ben giderim.
Posso ir sozinha.
- Eğer yakında gelmezlerse giderim.
Se eles não chegarem brevemente, vou sair daqui.
Ben giderim.
Estou de saída.
Eğer Bölge'de kalmak, senin buyruğun altında yaşamaksa en kısa zamanda buradan çeker giderim.
Se ficar no "Quarter", significar viver sob o teu comando, sairei daqui o mais breve possível.
Ben go-kart'a giderim.
Eu quero andar.
Ya ne olduğunu söyle ya da giderim.
Diz-me o que é, ou irei embora.
Oraya nasıl giderim?
Onde é que isso fica?
İşim bitince giderim.
Saio quando acabar.
Beni al! Ben giderim.
Leve-me a mim!
Ben Emery ile giderim.
Eu vou com a Emery.
Genelde ortağımla giderim.
Costumava ir com a minha parceira.
- Ama yine ağlarsa kalkar giderim. - Tamam.
- Mas se ele chorar novamente, vou me embora.
Ve sonra geri gelirim, taşaklarının olması gereken yere yumruğu yapıştırır tekrar giderim.
- Okay. E depois vou voltar para, lhe dar um soco no espaço vazio onde era supostos estarem as bolas, e ir embora novamente.
- Hayır, ben giderim.
- Não, eu vou.
Sen sola git, ben sağa giderim.
Tu vais pela esquerda, eu vou pela direita.
Öteki taraf gidince, ben de onunla giderim. Geri dönebileceğini söylemiştin.
Quando o Outro Lado implodir, eu implodo com ele.
Giderim, Thack.
Claro, Thack.
- 300.000 dolar. Ve giderim.
300 mil dólares e vou-me embora.
Ben onunla giderim.
Eu vou com ela.
Paris. Çok duygusal geliyor. Umarım bir gün oraya giderim.
Paris, tão romântico espero um dia lá ir.
Oraya nasıl giderim?
- Como eu chego lá?
Kilise nereye yollarsa oraya giderim ben.
- Vou para onde a Igreja me mandar.
Genelde... Genelde eve giderim.
Normalmente... vou para casa.
Eğer ateşe gidiyorsam, giderim.
Se tiver de ir para a fornalha, assim seja.
- Yok, yok, Ben giderim.
- Não, eu vou.
Ben de giderim. Kim söyler?
Quem lhe diz?
Ama bittiği zaman, ben giderim.
Mas, quando estiver terminado, acabou-se.
Birinin evine hediye almadan çok nadir giderim ve köşebaşındaki meyveler çok güzel duruyordu.
Raramente visito alguém pela primeira vez sem presentes, e há uma pequena frutaria incrível na esquina.
Eğer bunu seçersen, ben de uçar giderim.
Se essa for a tua escolha, vou-me embora.
Senin yerine ben giderim.
Eu vou no teu lugar.
Ben giderim.
Eu vou.
Bunun anlamı da keyfime göre gelip giderim.
Quer dizer que estou livre para ir e vir quando quiser.
Kiliseye, Pazar derslerine giderim, ne istersen yaparım.
Eu vou à missa, à catequese, tudo o que quiseres.
- Giderim.
- Eu vou.
- Hayır. Darryl, giderim.
Eu vou, Darryl.
Bir araba alıp onunla birlikte giderim.
Arranjo um carro e acompanho-o.
Ailem orada olduğundan dolayı her yaz oraya giderim.
Vou lá todos os verões, é onde vive a minha família.
- Ben giderim.
- Eu vou.
Al sana manşet. Tamam, ben giderim.
Eu vou.