Giderken translate Portuguese
5,328 parallel translation
Giderken bunları benim için çöpe atar mısın?
Quando passar por isso, pode levá-los para a estrada, para mim?
Hedefimiz 19 dakika önce 63. caddesinin köşesinde kuzeye doğru yayan bir şekilde giderken görülmüş.
Os alvos foram vistos há 19 minutos, na esquina da 63ª e o parque seguindo a pé para norte. Coordena uma resposta.
Tup'a, Kamino'daki klonlama tesisine geri giderken eşlik etmeleri için yüzbaşı Rex ve ARC askeri 5555'i gönderdi.
Anakin Skywalker enviou o Capitão Rex e o ARC Trooper 5555, para escoltar Tup de volta às instalações de criação de clones em Kamino... para que seja feita uma avaliação intensiva.
Sanırım kaçak klonu depoya giderken gördüm.
Acho que vi o renegado a ir na direcção dos armazéns.
Faraday son ve en önemli keşfinin peşinden giderken çocukluk dönemindeki yoksulluğu daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir engel teşkil etti.
Quando Faraday fez a sua última e mais profunda descoberta, a pobreza da sua infância bloqueou-o como nunca até então.
Merkezi, biz Bethesda'ya giderken burada, bizim uçağımızda Quinn'i sorgulayabileceğine ikna etti.
Ele convenceu ao Q.G. que pode interrogar o Quinn aqui, no avião, enquanto continuamos a caminho de Bethesda.
Catherine'nin buradan giderken anti depresana ihtiyacı olacak.
A Catherine vai precisar de um antidepressivo quando sair daqui.
Pirinç Garner'ın ikamet giderken üzerindedir.
O Brass está a caminho da casa do Garner.
Prince'in evine giderken hangi ayakkabıyı giyeyim? Siyah mı, beyaz mı?
Que sapatos devo calçar para ir a casa do Prince?
Son kez havaalanına giderken kızın birinin midesindeki topak patlamıştı.
A última vez no caminho para o aeroporto, a cena rebentou no estômago de uma delas.
Karan, hastaneye giderken öldü.
Walt morreu a caminho do hospital.
Beni affedin ama Amiral savaşın ortasına giderken bir cerraha ihtiyacı olduğu konusunda ısrar etti.
Desculpe, mas o Comodoro insistiu que precisava de um médico, já que vai para uma batalha.
Bir şarap sürahisi gibi geçip giderken arkamdan gülüyor muydun?
Tens andado a rir-te de mim pelas costas? A brincar comigo como com uma jarra de vinho?
Eve giderken rakamlara göz atabilirsin.
Bem, talvez possas... dar uma olhadela nos números no caminho para casa?
Sanırım onları giderken yanına aldın.
Fez-me pensar que as levaste contigo quando partiste.
Ama bir gece Olivia'nın öğretmenleriyle toplantıdan sonra eve doğru giderken yolumuz bir suç mahalli nedeniyle kesildi ve başka yere yönlendirildik.
Mas uma noite... voltávamos a casa de uma reunião com um dos professores da Olivia e fomos desviados de um local de crime.
Onu partiden giderken gördüm.
Eu vi-o a sair da festa.
Beni ilk kez Fangtasia'ya götürdüğünde arabada giderken bana "vampir yemi" dedin.
Quando me levaste ao Fangtasia, no carro, a caminho de lá, chamaste-me isco de vampiro.
Ben eve giderken güvende olmalarını sağlayacağım.
Vou garantir que eles cheguem salvos a casa.
Fangtasia'ya giderken açıklayacağım ama şu an Bill'i uyandırmak zorundayız böylece güneş battığı saniye gidebiliriz.
Explico-te a caminho do Fangtasia, mas temos de acordar o Bill para podermos sair quando anoitecer.
Tüm bu olanlarla ilgili, artık olgunlaştığına dair kendince kafanda bir şeyler döndürdüğünü biliyorum. Ama eğer havaalanına giderken olur da onunla yatarsanız...
Sei que tens qualquer... pesquisa interior de desenvolvimento pessoal em curso, por causa de tudo isto mas... se por algum motivo acabares por dormir com ela a caminho do aeroporto...
Kim arabayla giderken köpek gibi yapmak ister?
Quem quer fingir ser um cão a andar no carro? - Eu quero.
Havaalanına giderken yoldan kahvaltı alırız.
Vamos tomar o pequeno-almoço a caminho do aeroporto.
Ida doğuma giderken karda mahsur kalmamalı.
A Ida não pode entrar em trabalho de parto envolvida num metro de neve.
Seks hayatıyla ilgili annenle konuşmaya giderken mi?
Enquanto confrontas a tua mãe sobre a vida sexual dela?
Tüm birimler aklınızda bulunsun, şüphe yaya ve en son Marshall ve East Lyon kavşağından kuzeye giderken görülmüş.
Todas as unidades fiquem alerta, suspeita está a pé. Foi vista a ir para Norte, na intersecção da Marshall e East Lyon.
Yıllar önce Kenya ile New York'tan batıya doğru giderken Kenya'ya karabasan gelirdi.
Há anos, quando a Kenya e eu estávamos a viajar para oeste desde Nova Iorque, ela costumava ter uns pesadelos noturnos horríveis.
Giderken gözlerinizle etrafı tararsanız vahşi bir hindiyi uçurabilirsiniz.
Olhando em volta enquanto anda, atrairá um peru selvagem.
Bardaki geçen gece... Pioneer Point'e giderken yol üzerinde su dökmek için durmuştum.
Na outra noite no bar parei na Piooner Point, para me acalmar.
Ben giderken uykuya dalıyordu.
Ele estava a dormir.
Onlar giderken el sallamalıyız.
Devíamos ir acenar-lhes e dizer-lhes adeus.
Biz kokteyl partisine giderken 200 kadın insanlığı kurtarmak için yürüme emri alarak ayrılıyor.
Duzentas mulheres acabaram se receber as suas ordens para salvar a Humanidade, enquanto nós estamos numa festa.
Sanırım onu Cedar Drive'da güneye giderken gördüm.
Sim, acho que o vi a caminho do Sul em Cedar Drive.
Yani sen anneleri ve çocukları alıp, yüzmeye giderken ve ananas suyu içerken medeniyetin geri kalanının üzerine sifon çekilecek, öyle mi?
Quer pegar nas mães e nas crianças, e ir nadar e beber "piña coladas", enquanto o resto da civilização vai por água abaixo?
Dax'ın telefonuna göre Baltimore'a giderken izleyecekleri yol burası.
Segundo o telefone do Dax, esta será a rota que eles irão seguir até Baltimore.
Pazara giderken onu kreşe bırakırım.
Eu deixo-a na escola a caminho do mercado.
Ailemi geride bırakıp,... kuleye giderken akıllıca davrandım.
Eu fui inteligente em abandonar a minha família, indo para a torre.
Ceketimi alıp kapıya yöneldim, tam gidecektim ki... bana seslendi, ve durdum çünkü... sonunda... tam da beni fark edeceğini sanırken... giderken bana çöpü atmamda sakınca var mı diye sordu.
Apanhei o meu casaco e fui para a porta. Quando estava para sair ele chamou-me, e parei. Finalmente.
Bazı günler West End Wiseguy'a giderken eğlencenin bir bölümünü başkasına verirdik.
Às vezes, empregávamos um pouco de pancada enquanto nos divertíamos com os Espertalhões de West End...
Giderken tatlı götürürüz.
Nós levamos a sobremesa.
Kötü bir şey olacak. Resitale giderken yolda bir kaza geçireceksiniz.
Alguma coisa má vai acontecer, um acidente a caminho do recital,
California'ya giderken aradı beni.
Ela ligou-me a caminho da Califórnia.
Vince o mavi takım elbiseyi sadece Glitterati'ye giderken giyerdi.
O Vince só usava aquele fato azul para ir ao Glitterati.
Ayda bir defa Inverness'e giderken Leoch'da durur ve genellikle bir ya da iki yolcu için yeri vardır.
Ele pára em Leoch a caminho de Inverness uma vez por mês, e, geralmente, tem espaço para um ou dois passageiros.
Eve 1.70'lik bununla giderken nasıl mutsuz olabiliyorsun ki?
Como podes estar triste quando vais para casa com todo este 1,70m?
Neyse, Nick'le kavga ettiler sandım. Sonra taksi giderken içerideki kadın Juliette değildi.
Seja como for, achei que ela tinha discutido com o Nick, mas o táxi passou e não era a Juliette.
Ama sonrasında, saatte 160 ile giderken birden durmak çok zordur.
E depois é muito duro quando passas do oitenta para o zero.
Kapıya doğru giderken bir kamyonetin yanından geçtik.
Muito frio. Ao caminharmos até a porta passamos por uma camioneta.
Eğer O'na inanırsanız Gary Korlov Yiyicinin evine giderken gözlerinin bağlı olduğunu Ama Yiyici etini yerken izlemesine izin verdiğini söylüyor.
Acreditas que o Gary Kolorv foi vendado e viajou até ao local do "Devorador" mas ele foi autorizado a assistir, ao "Devorador" jantar a sua própria carne.
Vurulan Rosemont polis memuru hastaneye giderken yolda can verdi.
O polícia de Rosemont atingido morreu a caminho do hospital.
Az sonra hava alanına doğru giderken ne konuşacağız?
E do que falaremos a caminho do aeroporto?