Haberim olsun translate Portuguese
445 parallel translation
Onlarla daha önce konuştuysanız, onlarla yeniden konuşun. Fazladan adam istiyorsanız, haberim olsun.
Se precisar de mais homens, diga-me.
Şey, bir şey bulursan haberim olsun.
- Digam-me se acharem alguma coisa.
Ama eğer bir gün arabaya ihtiyacınız olursa, Albay, haberim olsun yeter.
Mas se precisar de um carro novo, Coronel, só me faça saber.
Riordan, Ole'yi kim öldürmüş bulursan bundan haberim olsun.
Reardon, se alguma vez descobrir quem matou o Ole, avise-me.
Baksana Riordan. Onunla karşılaşırsan, bundan haberim olsun, olur mu?
Reardon, se a encontrar, avise-me, sim?
Yine de fikrini değiştirecek olursan haberim olsun.
Se depois mudares de opinião avisa-me.
Seni hırpalamaya başlarlarsa haberim olsun.
Se começarem a maltratar-te, avisa-me.
İyi bir avukata ihtiyacın olursa, haberim olsun Michael.
Quando precisar de um bom advogado, venha falar comigo.
Neleri kullanamayacağımızdan haberim olsun.
Avisa-me quais os números que podemos usar.
Üzerine bir şey dökerse haberim olsun, tamam mı?
Diz-me se ela derramar alguma coisa em cima de ti, ahn?
Bir şey bulursan haberim olsun.
Avisa-me assim que vires algo.
Yaptığı her şeyden haberim olsun Pete.
Quero saber tudo o que faz, Pete.
Karar vermende yardımımı istersen haberim olsun.
Se puder fazer algo que te ajude a decidir, diz-me.
Bir yardımım dokunacaksa, haberim olsun.
- Se alguma vez posso ajudar você, me diga.
Karar verdiğinizde haberim olsun.
Avise-me quando decidir.
Bir sorununuz olursa, haberim olsun.
Se tiverem problemas, avisem-me.
Kara verdiğinde haberim olsun.
Cuando se decidir, faça-me um sinal.
Rahatsız olduğunda haberim olsun.
Avisa-me, quando ela te incomodar muito.
Teğmen, Romulanlarla temasa geçersek haberim olsun.
Tenente Uhura, deixe-me saber se contactamos algum romulano.
Alın bunu dışarı ve en başından başlayın. Yorulduğunda, haberim olsun.
Levem-no e comecem tudo desde o início, quando estiver fatigado, digam-me.
İş konusunda fikrini değiştirirsen haberim olsun.
Se mudar de ideias quanto ao trabalho, avise-me.
Bir şey bulursanız haberim olsun.
Se descobrir alguma coisa, avise-me.
Sandra, uçuşunda herhangi bir sapma olursa haberim olsun.
Sandra, diz-me se houver algum desvio no seu voo.
Gerekirse haberim olsun, olur mu?
Se precisar, diga-me, está bem?
Yeter ki haberim olsun, orada olacağım.
Deixe-me saber, e ali estarei.
Eğer sizin için yapabileceğim herhangi bir şey olursa, yalnızca haberim olsun
Se houver algo que eu possa fazer por você, é só dizer.
Çavuş, lütfen bütün gelişmelerden haberim olsun.
Sargento, vá-me dando notícias.
Bir gelişme olursa haberim olsun, oldu mu?
Ficaremos em contacto.
Maxie, benden kurtulmak istediğinde haberim olsun!
Quando me largares a mim, avisa.
Garret'ın katilini bulursanız, haberim olsun.
E se encontrares o assassino do Garret, Diz-nos.
Senin için yapabileceğim bir şey varsa haberim olsun yeter amigo.
Se houver algo que possa fazer por ti, diz, amigo.
Herhangi bir şey kaybedeceksen haberim olsun.
Se planear fazer desaparecer alguma coisa, avise.
Ama dışarda bir katil var... ve sonuna dek takipteyim... yani siz iki salak... burnunuzu karıştırmayı bitirip... ve hafızanız depreşirse... haberim olsun, ha?
Mas há um assassino à solta e vou lhe arrancar o coração. Então, se a tua memória voltar... e tiveres um lapso de lucidez... Avisa-me.
İki günün altına inderse, haberim olsun.
Há pouco trabalho. Se trabalhares menos de dois dias, avisa-me.
Başka bir probleminiz olursa haberim olsun.
Diga-me se tiver algum problema, está bem? Muito bem...
Bir yerler süpürülürse falan haberim olsun.
Onde virem que o pó foi mexido, avisem-me.
Yardım gerekirse haberim olsun.
Se precisares de ajuda, chama.
- Hazır olduğunda haberim olsun yeter.
- - Apenas deixe-me saber quando vai estar pronto.
- Yardımcı olabileceğim bir mevzu olursa haberim olsun.
Se houver alguma coisa que eu possa fazer para ajudar é só dizer. Nós dizemos.
Kapıya geldiklerinde haberim olsun.
Diz-me quando estiverem à porta.
Bir şey gerekirse haberim olsun.
Se precisares de alguma coisa, diz-me.
Oturduğun koltuğun altından Jimmy Hoffa çıkarsa söyle de haberim olsun.
Já agora, vê se encontras o Jimmy Hoffa debaixo do banco enquanto tás sentado.
Kapı çalınca haberim olsun.
Avisa-me se tocarem à campainha.
Gelişmelerden haberim olsun.
Mantenha-me informado.
Olursa haberim olsun tamam mı?
Se tiveres diz-me, sim?
Bir şeye ihtiyacınız olursa haberim olsun, tamam mı?
Avisa-me se precisares de alguma coisa, ok?
Döndükleri an haberim olsun.
- Menina Laughton.
Eh, bu konuda yardıma ihtiyacın olursa, haberim olsun.
Bem. Se precisares de ajuda chama-me.
Şey, bilmem ki! Bashan diye bir yerden haberim yok ki, kralından olsun.
Não sabia que havia um sítio chamado Bashan quanto mais um rei.
Ve ne olursa olsun, bu benim özel haberim, anlaştık mı?
E seja o que for, eu tenho o exclusivo, certo?
- Bir şeyler bulursan, evlat, haberim olsun.
Quando o tiveres, rapaz, chama-me.
olsun 342
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberci 23