Hepsini değil translate Portuguese
601 parallel translation
Hepsini değil, almak üzere olduğumu.
Nem todas. Só a que será minha.
- Hepsini değil. Kesinlikle değil.
- Nem tudo, não.
- Ama hepsini değil.
- Não sabe tudo.
Ama hepsini değil.
Mas não de todos.
Hepsini değil, hele baştan sona hiç.
Nem todos, e nunca completamente.
- Hepsini değil. Meydan telefonları çalışıyor.
- Os telefones de campanha funcionam.
- Hepsini değil.
Mas ainda há outros.
Hepsini değil, efendim.
Não teria dado por isso?
Hepsini değil, birini al.
Escolhe uma só do baile.
Yaptıklarından bazılarını biliyorsun,... ama hepsini değil.
E sabe parte do que ele fazia mas não tudo.
Hepsini değil bayan.
Não todo, Missy.
- Hepsini değil.
- Mas não todo?
- Hepsini değil.
- Não sabe tudo.
Hepsini değil, Teğmen.
Nem tudo, tenente.
Hepsini değil sadece tadımlık.
Não tudo mas um pouco.
Hepsini değil ama bir kısmını.
Certo, mas nem todas.
Hayır, hepsini değil.
Toda, não.
Hepsini değil dostum.
Nem todos, meu velho.
- Hepsini değil.
- Não as que queria, mas algumas.
Hepsini değil sadece 10 dakikasını. Sadece konuşacağız.
Dez minutos, só para falarmos.
- Niye hepsini değil?
- Porque não todos?
Sadece Sioux'ları değil, hepsini.
Não só os Sioux, mas os Cheyenne, os Blackfeet, e todos os demais.
Bunların hepsini biliyorsunuz, değil mi?
Sabe disso tudo, não sabe?
Onların hepsini yok edeceğiz, değil mi?
Vamos destruí-los a todos, não vamos?
Bütün yasaları senin yazdığını sandı. Sadece... İspanyol Kayası yasalarını değil, hepsini.
Pensava que eras tu quem fazia as regras todas... e não apenas as de Spanish Bit.
Yalnızca Péguy, Proust, Bergson'u değil hepsini, bunların tamamını.
Também os outros. Todos os outros. Todos!
Bu sefer hepsini atlatmayı başardık, değil mi?
- Ipi, ipi, urra! - Tinha certeza que conseguiríamos.
zaten hepsini inkar ettin, değil mi?
Mas você não nega nada, não é?
şüphesiz hepsini inkar ediyorum, çünkü hiç birisi doğru değil, bir kelimesi bile.
Claro que nego tudo, porque não é verdade, nem uma palavra dela.
Hepsini içtin bitirdin değil mi?
Apanhaste foi uma bebedeira!
Hepsini senin için yaptım ama senin umurunda bile değil.
Fiz tudo por ti e não queres saber!
Bilirsin hepsini vurmak, bunu hissetmek, kendini tanrı sanmak ölümün korkunç gücü ellerinde oluyor değil mi.
Já sabes... ter o rifle na mão e sentir que tem... o poder em suas mãos de dar ou tirar vidas.
- Bunların hepsini yemeyeceğiz değil mi? - Hayır.
- Não vamos comer tudo isso, não é?
Paranız bende değil, Hepsini harcadım.
Eu não tenho o vosso dinheiro. Gastei-o todo.
Belgelerin hepsini imzaladım, değil mi?
Assinei todos os papéis, não assinei?
Mümkün değil son kez getirdiğimin hepsini kullanmış olmalıydım, fakat duruyor.
Parece impossível que tenha gasto todo o que eu trouxe da última vez, mas gastei.
Hapishane hepsini alacak kadar büyük değil.
A cadeia não chega para todos.
Diğerlerinin hepsini satabilirsin, ama bu kadını değil.
Podes vender as outras todas, mas esta não.
Hepsini çözmem mümkün değil.
Não entendo tudo.
- Hepsini kontrol ediyoruz, değil mi?
- Investigou-os, calculo?
Hepsini birlikte yakmak iyi değil.
Não adianta nada queimar tudo junto.
Hepsini. Ama benim kişisel emrim ulaşmadan önce değil.
Mas não antes que receba a minha ordem pessoal.
Hepsini bir kerede değil.
Pelo menos, de uma vez.
- Hediyeleri almaya değer, değil mi Nell? - Bence hepsini almaya değer. Ve bana sorarsan Bert, boş yere yaygara kopardın.
Não tanto com os presentes, mas francamente são uma coleção de antiguidades mas pelo respeito amável dos nossos vizinhos.
Vay canına, hepsini temizledik, değil mi Bay Benedict?
Maldito inferno, limpámos aquele bando, não foi, Sr. Benedict?
- Hepsini değil.
Nem tudo.
Birini gördün mü, hepsini görmüş sayılırsın, değil mi?
- Quem viu um, viu todos, não é?
Bunların hepsini hayal ediyorum değil mi. Gemimde uçuş uykusu pozisyonundayım ve uyandığımda hepsinin rüya olduğunu anlayacağım değil mi.
Estou adormecido na minha nave, vou acordar e perceber que tudo não passou de um sonho.
İspanya'da sıçan var, değil mi? Franko hepsini vurdurdu mu yoksa?
Também os há em Espanha, ou o Franco fuzilou-os a todos?
Bunların hepsini daha önce konuştuk. Kamunun büyümesi Parlamentonun yasama yetkisinin bir sonucudur bürokratik imparatorluk binasının değil.
Já discutimos isto a expansão da Função Pública, resulta de legislação parlamentar
Eşyalarının hepsini koyacak yeri yokmuş. Tucson'a yerleşince göndermemi istemişti. Değil mi Philly?
Ela não tinha espaço para todas e pediu para que as guardássemos até que se instalasse em Tucson, não foi, Philly?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66