Her zamanki translate Portuguese
6,348 parallel translation
Sonra da her zamanki gibi kadınları incitebilmeye devam edeceksin.
E continuará como antes, a destroçar corações.
Her zamanki gibi, göründüğünden daha fazlası.
Como sempre, mais que os olhos vêem.
Hayır, o her zamanki gibiydi.
- Não, ela estava como de costume.
- Her zamanki gibi.
- O mesmo de sempre.
- Her zamanki gibi nazik!
- Charmoso como nunca.
İhtiyacımız olan şeyi yine her zamanki bulacağız. - Yol üzerinde.
Vamos achar o que precisarmos no caminho, como sempre.
Her zamanki gibi erkencisin.
Bem... vi que acordaste cedo, como sempre.
Suratın asık.. her zamanki gibi.
A encher a barriga, como sempre.
Her zamanki insanlar...
As pessoas do costume.
Denise, her zamanki gibi çok güzelsin.
Bonita como sempre, é claro.
- Saldırgancaydı. Ama tabii bu senin her zamanki halin.
- É ofensivo, mas, isso sempre foi o teu forte.
Her zamanki gibi haklıydım.
Como sempre, eu tinha toda a razão.
Yani her zamanki gibi.
Nem tanto quanto o de costume.
Acele edelim. Her zamanki gibi vakitten çok işimiz var.
E rápido, porque temos mais trabalho do que tempo.
Bu senin her zamanki yeteneğin değil ki.
Isso não é do seu feitio.
Her zamanki gibi.
Pois, nada de novo.
- Her zamanki gibi. - Teşekkürler!
- Como sempre.
- Her zamanki şeyler.
- O habitual.
Annemiz her zamanki gibi bizden bir adım önde.
- O Oliver está com ela.
- Her zamanki gibi.
A primeira.
Lâkin, her zamanki gibi, tarihin cem ettiği bütün Mather'lardan daha hikmetli konuşuyorsun.
Mas, como é habitual, falas com mais sabedoria do que todos os Mather da história juntos.
Her zamanki gibi.
Nunca conseguiram.
Her zamanki kadar mı?
Atrasado, quão atrasado? Ele alguma vez chegou atrasado?
- Her zamanki malınsa hayır.
- Não, se for a mesma coisa.
- Her zamanki gibi güzelsin. - Teşekkür ederim.
- Linda como sempre.
Her zamanki gibi, sizi gördüğüme sevindim general.
Bom vê-lo, como sempre, General.
Her zamanki şeyler işte.
Estou só a fazer o que faço normalmente.
Her zamanki gibi çok güzelsin.
Linda, como sempre.
Seninki her zamanki gibi o zaman. Yumurta, lahana ve... Kimler varmış burada!
E vai ser o de sempre, então... ovos, verduras, e... o que é que temos aqui?
Ama durumu her zamanki kaynaklarımızla hallediyoruz.
Mas estamos a tratar do assunto com os recursos habituais.
Artık Büyük Hicran sona erdiğine göre insanlar bana her zamanki gibi davranıyordu.
Agora que a Grande Depressão finalmente terminara, as pessoas tratavam-me da forma como era normal.
Umudunuz her zamanki gibi ilham verici, Senatör.
A sua esperança é inspiradora como sempre, senador.
Çünkü seni tanıyorum ve suratında her zamanki "Ben süper havalı Mike Ross'um" ifaden yok.
Porque te conheço, e não estás com a cara "Sou o Mike Ross superfixe".
Her zamanki gibi zehirli.
Ela continua venenosa como sempre.
Her zamanki yerde, yarın, saat 3 : 30'da.
O lugar de sempre. Amanhã às 15 : 30.
Bu her zamanki telefonu değil.
- Não é o seu telemóvel. Vou interceptar a chamada.
Ve her zamanki gibi, göz ardı edildim.
E como habitual, fui ignorado.
Her zamanki gibi, ilk önce biz alacağız gelişmekte olan dünya dilenmeye, ölmeye terk edilecek.
E como sempre, vamos obtê-la primeiro, o mundo em desenvolvimento é deixado a suplicar, a morrer.
Her zamanki yerinde baba.
No sítio do costume, pai.
Hayır, her zamanki gibiydi.
Não, foi praticamente a mesma rotina.
- Elam kendi bildiğini okudu, her zamanki gibi.
O Elam foi onde quis, como sempre.
- Sen yok oldun, o da peşine düştü, her zamanki gibi!
O senhor desapareceu e ele foi atrás de si, como sempre!
Her zamanki gibi karamsar ve inatçı.
Ela é toda temperamental e rabugenta.
Peki ama neden her zamanki gibi Stratosferde buluşmak istemedi?
Mas, porque é que ela não se quis encontrar na "Estratosfera", como sempre?
- Walter kazandı, her zamanki gibi.
- O Walter ganhou.
Evet, bu kendimizi kanıtlamamız için bir şanstı ve her zamanki gibi mahvettik.
Esta era a nossa hipótese de mostrarmos o nosso valor e acabamos por nos destruir, como sempre fazemos.
Her zamanki gibi teşekkür ederim Bassam.
Obrigado, Bassam, como sempre.
Her zamanki gibi huysuz ve sağın solun belli değil.
Perversa e imprevisível ao mesmo tempo.
Her zamanki gibi babanla olan savaşını kaybetti.
Ela acabou por ceder, como sempre fazia com o teu pai, mas...
Her zamanki gibi.
Como sempre.
Her zamanki gibi işte.
O que significa sempre.