Her zamanki şeyler translate Portuguese
212 parallel translation
Her zamanki şeyler.
É a tralha do costume.
Her zamanki şeyler.
O de sempre.
- Her zamanki şeyler.
Nada, o costume...
- Her zamanki şeyler :
- Do costume.
Bilirsin, her zamanki şeyler işte.
O costume, sabes como é.
- Her zamanki şeyler, Goldie ~ kaya tabanı ve çimento.
- O costume, Goldie. - Leito rochoso e cimento.
Her zamanki şeyler.
Sabes, o habitual.
Bilirsin, şehirde yaptığın her zamanki şeyler.
Bebemos um pouco...
Her zamanki şeyler Yüzbaşı.
O costume, meu capitão.
Hayır, her zamanki şeyler işte.
É apenas rotina.
- Her zamanki şeyler işe yaramıyor.
- O normal não está a resultar.
- Her zamanki şeyler.
Uh, o habitual.
Her zamanki şeyler Reed.
Não, a merda de sempre.
Her zamanki şeyler sanırım.
- Como sempre, acho eu.
- Çantanızda neler var? - Her zamanki şeyler.
Diz-me o que traz nesse saco?
Bilirsin işte, her zamanki şeyler.
O habitual.
- Her zamanki şeyler.
- O do costume.
Her zamanki şeyler.
Só em geral.
- Her zamanki şeyler.
O habitual.
her zamanki şeyler.
O normal.
Ah, bilirsin işte. Köşeyi yazıyorum. Her zamanki şeyler.
Sabes como é, sempre a escrever a minha coluna.
Her zamanki şeyler.
O costume.
- Her zamanki şeyler.
- O material usual.
- Her zamanki şeyler.
- Nada de novo.
Her zamanki şeyler.
Isso é básico.
Eşyaları deviriyorum, müşterileri kaçırıyorum. Bilirsin işte her zamanki şeyler.
Partindo coisas, afugentando clientes... o normal.
Bilirsin her zamanki şeyler.
tu sabes, o habitual.
- Her zamanki şeyler.
- O mesmo de sempre.
- Her zamanki şeyler.
- 0 costume.
Sinema. Her zamanki şeyler.
- Jantar, cinema, o costume.
Her zamanki şeyler işte.
Os contratos habituais.
Biliyorsun, her zamanki şeyler.
Foi o costume.
Her zamanki şeyler.
O habitual.
Hayır, her zamanki şeyler.
Não. Está tudo na mesma.
"Biliyorsun, her zamanki şeyler."
"É como qualquer outra coisa".
Evet, bilirsin, her zamanki şeyler.
Bem, é como qualquer outra coisa.
her zamanki şeyler el frenini çekmeyi unutmuşum ve arabam çukura düştü ama arabanı durdurabilirdin, sanırım hayır
O que aconteceu de seguida? - Como o costume... esqueci-me de puxar o travão de mão e o carro parou numa vala Acho que ele podia ter travado o teu carro.
- Hiçbir şey. Her zamanki şeyler. - Okul.
- Nada de especial, o habitual, a escola.
Bilirsin, her zamanki şeyler.
Tu sabes, o costume.
- Trafik... Her zamanki şeyler.
- O negócio... a única coisa.
Bilirsiniz, her zamanki şeyler.
O habitual.
Her zamanki seyler. Suçlari, tasariyi geciktirmesi... insanlari aç birakmasi... Joe!
O normal, criminoso, bloqueia uma lei de ajuda, deixa as pessoas com fome.
Oh, her zamanki türden şeyler yapıyorduk.
Não fazíamos muito sentido.
Her zamanki şeyler.
Típico
Her zamanki seyler.
O habitual.
- Her zamanki şeyler, sanırım.
O de sempre.
Oh, her zamanki şeyler.
O costume.
- Her zamanki şeyler.
- Não, o costume.
- Her zamanki şeyler.
Oh, o habitual.
Ama her zamanki gibi delillerin anlatacağı şeyler var.
Mas as provas, como sempre, falarão por si.
Her zamanki şeyler.
- Claro.