Her zamanki gibi translate Portuguese
4,308 parallel translation
- Her zamanki gibi.
O que mais é que é novidade?
Eğer her zamanki gibi giderse Phoebe yakında dönecektir.
Se ele continuar como programado, a Phoebe pode aparecer brevemente.
Her zamanki gibi parka gitmiştik.
Fomos para o parque, como sempre fazíamos.
Her zamanki gibi kendilerini koruyorlar.
Protegendo-se, como sempre.
Evet, her zamanki gibi üstü kapalı konuştun.
Sim, foste bastante vago.
- Gecikti. Her zamanki gibi.
Atrasou-se... como sempre.
Her zamanki gibi geç kaldın. Ben de bu ufak numarayı Ted'le yapacağım.
Bem, tu chegaste atrasada, outra vez, e por isso vou fazer esta pequena cena com o Ted.
Pekala, tamam. Her zamanki gibi yardımların için teşekkürler.
Muito bem, obrigado outra vez pela a tua ajuda já agora.
... her şeyi kendine çeviriyordu, her zamanki gibi.
A edificar tudo sobre si mesmo como de costume.
Ortalık Crimson Tide'e döndü. Yoksa sen her zamanki gibi olanları kaçırdın mı?
Isto tornou-se no filme Crimson Tide ou estás atrasado?
Her zamanki gibi büyüleyici.
Encantador como sempre.
Her zamanki gibi yani.
Tal como sempre fazes.
Ve unutmayın, her zamanki gibi bunu da atlatırız. Tabii hep birlikte çalışırsak.
E lembrem-se que, como de costume iremos ultrapassar isto desde que nos mantenhamos unidos.
Yani sen de fırsatın kokusun aldın. Her zamanki gibi alkol, kumar, genelev.
Certo, então, cheirou-te a uma oportunidade para bebida, cartas e os bordéis do costume.
Her zamanki gibi çok tatlısınız Bayan Sullivan.
Sempre encantadora, Srª. Sullivan.
Her zamanki gibi bir zevkti.
Foi um prazer, como sempre.
Tanrım, her zamanki gibi büyüleyici bir güzelliğe sahipsin.
Meu Deus. Está tão devastadoramente linda como sempre.
Her zamanki gibi.
Típico.
- Her zamanki gibi.
- Como de costume.
Her zamanki gibi işemek için kalkmış
Como habitualmente faz, ele levanta-se para urinar,
Her zamanki gibi, Sanırım. Biliyorsun...
O habitual, acho eu, estás a ver...
Her zamanki gibi ışık saçıyorsunuz Bayan Murray. Yüzü kızaran bir bayan.
Radiante como sempre, Miss Murray, o retrato da esposa tímida.
O çirkin bir cadı olarak oldu her zamanki gibi toprak yürüdü.
Foi a bruxa mais feia que já andou na terra.
Her zamanki gibi, dengesiz bir tutum sergilemeye devam ediyorsun Niklaus.
Niklaus, as tuas maneiras são como sempre, sem igualdade.
Her zamanki gibi mucizeler yaratman büyüleyiciydi.
Bem, eu achei fascinante, como sempre, ver-te a fazer magia.
Her zamanki gibi, Willow Creek'te her gün kocaayak günüdür. Güzel.
O costume, o tempo todo em Willow Creek.
Her zamanki gibi, yatağınızda battaniye var. Yorgan değil.
Como sempre, a cama foi feita com cobertores em vez de acolchoados.
FBI'a o mesajı göndermemiş olsaydın Sarah hala yaşıyor olurdu ama her zamanki gibi yarattığın ikincil hasarları hiç düşünmüyorsun.
Se não tivesses dado aquela mensagem ao FBI, ela estava viva. Mas como sempre, não pensaste nos prejuízos colaterais que podes causar.
O balonun içinde kaldıkları sürece işlerimize her zamanki gibi devam edeceğiz.
Enquanto permanecerem na bolha, nós vamos continuar os nossos negócios.
Oraya gidip yine her zamanki gibi övgüleri alacaksın.
Há de colher os louros como sempre faz :
Ve senin arkadaşların da her zamanki gibi beni durdurmaya çalışacaktır.
E os teus camaradas tentariam deter-me, como sempre.
Her zamanki gibi, bilmiyorum.
- Onde sempre está. Não sei.
Her zamanki gibi.
Como sempre.
- Her zamanki gibi bir yerlerinden sallıyordur.
Está a mentir como sempre.
Kafana darbe aldın ben de her zamanki gibi gelip seni kurtardım.
Levaste uma pancada na cabeça e vim-te salvar. Como é costume.
Artık iyi olduğuna ve Klaus'u, kendisini hançerlediği için cezalandırmadığına göre, her zamanki gibi yine aralarından su sızmayacağı için arkalarını toplamak da bana kalacak.
Como está tudo bem, e ele não puniu o Klaus por tê-lo apunhalado, vão voltar a ser unha e carne e depois sobra tudo para mim.
Her zamanki gibi eğlencemi bozuyorsun.
É mesmo típico estragares-me a diversão.
Her zamanki gibi gücü eline almayı ağabeyimizi kurtarmanın önünde tutuyorsun.
Como sempre, a tua busca por poder é mais importante do que salvar o nosso irmão.
Güvenlik güçleri her zamanki gibi tahmin edilebilirler.
A polícia nunca deixa de ser previsível.
Her zamanki gibi.
O costume.
Her zamanki gibi iğneleme yapmadan birkaç soruya cevap verebilecek misin?
Pensei que poderias responder a algumas perguntas sem o nível habitual de sarcasmo...
Sorular her zamanki gibi aptalca olmazsa neden olmasın.
Se você fizer as perguntas sem o nível habitual de estupidez.
"... en küçük detayı bile yakalar. "Her zamanki gibi kendime bazı meşkaleler buldum... "... fakat bu viran yerde günler çok uzun.
Eu encontro as minhas distrações, como sempre, mas os dias são longos neste lugar cinzento.
Her zamanki gibi polislik yapman gerekti.
Como sempre tinhas que ser o polícia.
Bu gecenin her zamanki gibi normal geçmesini istiyorum.
Preciso mesmo que esta noite pareça normal e espontânea.
Esnemeni izledim, sonra küçük, şirin burun kaşıma hareketini izledim, sonra bir de şu senin her zamanki gıdaklıyormuş gibi çıkan sesini dinledim.
Bocejaste e depois deste uma coçadela engraçada no nariz e depois, fizeste... - Aquele estalinho.
Bildiğiniz gibi... Her zamanki eziyet işte.
Nada de novo é a mesma rotina todos os dias.
- Her zamanki gibi güzel.
Encantadora, como sempre.
Her zamanki gibi olmazdı.
Não seria nada assim.
Her zamanki gibi beceriklisin.
Mas não és a única que é boa a infiltrar-se, Major 501...
Her zamanki gibi dramatik.
Sempre dramática.