Inanıyorum ki translate Portuguese
1,200 parallel translation
Şimdi, tamamiyle inanıyorum ki bu böcekler bizim...
Acredito piamente que estes insectos são a resposta às nossas...
HONG KONG, İNGİLİZ HAKİMİYETİNİN SON GÜNÜ Beni affedin, Konsolos Han... fakat inanıyorum ki sizin gibi büyük bir insanın yokluğu bizi üzecek.
HONG KONG, último dia do domínio britânico. Perdoe-me, Cônsul, mas é-nos duro perder homens da sua estatura moral.
Çok sayıda kötü ruhlu insan ve budala gördüm ve inanıyorum ki, her ikisi de en sonunda bunun bedelini öderler, ancak ilk ödeyen budalalar olacaktır.
Já vi homenzinhos e idiotas, um sem número dos dois e acreditei que eles eram pagos no fim. Mas primeiro os idiotas.
Yani, Majesteleri, onlar- - Başaramıyorlar, başaramadılar ama inanıyorum ki, bunu başarabilen biri var.
Quer dizer, Majestade, não o fazem, não o fizeram, mas penso que há um que o fará.
Tarafsız değilim, elbette,..... ama inanıyorum ki Selmak, Tok'ra içinde en iyi eğitimlilerden biridir.
Sou suspeita, claro, mas acredito que a Selmak está entre os Tok'ra mais bem-educados.
Ben... Ben inanıyorum ki olasılığın...
Eu acredito na possibilidade de...
inanıyorum ki bu mutantlar birbirini öldürür- -
Estou convencido de que os mutantes acabarão por se matar uns aos outros.
Ve, daha önemlisi, ben inanıyorum ki,... bence biz çok iyi arkadaşlar olabiliriz.
E mais importante ainda, acredito sinceramente, e já há algum tempo, que que podíamos ser grandes amigas. Que lhe parece?
Ama baba, inanıyorum ki içimde olmak istediğim birisi var.
Mas Pai, eu acredito que tenho talento para ser alguém neste mundo.
Bay Allen. Size söyleyim, inanıyorum ki burada satan bir ürünümüz var.
Sim, Sr. Allen, temos aqui um óptimo produto.
Evet... son mektubumda sana da çıtlatmıştım, inanıyorum ki Mary crawfort sıkıcı bir papazla evlenmeye razı olacak.
Estou. Como disse na carta... A Mary está quase a aceitar casar-se com um pastor enfadonho.
Ben inanıyorum ki bu Josh'un J'si halledebilir. Ya da sevgilinin S'si mi?
Que acredito que esteja parada no J, de Josh, ou será no N, de namorado?
Ama gerçekten inanıyorum ki en kötümüz bile iyi olmak ister.
Mas eu acredito que, lá no fundo, até o pior de nós quer ser bom.
Ama bu sistemin içinde bir çok hayat yok edildi. Ve inanıyorum ki gelecek yıllarda ifadem hak ettiği şekilde görülecek ve ben bugüne pişmanlıkla bakmak zorunda kalmayacağım.
Mas muitas vidas foram destruídas por este sistema e acredito que, nos anos vindouros, o meu testemunho será considerado pelo que significa e que não terei de recordar este dia com remorso.
Ama inanıyorum ki beni görmemeye karar verecek olsa düşüncelerine saygı duyardım.
Porém, gosto de pensar que se ela decidisse não me voltar a ver, eu saberia respeitar a sua vontade.
Evet, hatta daha da fazlasını yapacağım, beyler, ama inanıyorum ki gerekirse bu... dünyada bana ait olan... ne varsa satarım.
Ofereceria mais, cavalheiros mas acho que é tudo que consigo levantar se vender tudo que tenho neste mundo.
- Bu odadaki herkesin katılacağına inanıyorum ki davanın hızlı yürütülmesi ulusal bir mesele.
Creio que todos os presentes concordarão que é do interesse nacional que este julgamento seja despachado.
Ve inanıyorum ki kasabadaki diğer erkeklerin de yarısıyla, sen de dahil olmak üzere.
E metade dos outros tipos desta cidade, incluindo tu, se não estou em erro.
Buzz Işıkyılı bu sefer kaybetmiş olabilir... Ama inanıyorum ki- - umut etmek, özgürlük ve adalet demektir.
Buzz Lightyear pode morrer hoje... mas o que eu acredito, continuará :...
Gelecekteki herşeyi kontrol etmek zorunda degilim... ve inanıyorum ki herşey daha güzel olacak.
Não tenho de controlar tudo no futuro... e acredito que tudo vai correr bem.
Ve inan ki, tanıştığım her erkek, doğru erkek olduğunu düşünüyor. Beni sadık hale getirecek adam. Bu yüzden seni uyarıyorum.
E todos os tipos que saem comigo acham que me vão fazer ser fiel.
" İnanıyorum ki senin gibi olabilirim...
" Como fizeste-me acreditar que eu podia
İnanıyorum ki tesislerimizi amaçlarınıza çok uygun bulacaksınız.
Senhores, creio que encontrarão as instalações... perfeitas para os vossos propósitos.
Bazı beklentileri olan bir kadının, bir erkeğe sinirlenmesi gibi. Ve şu da var ki, ona gerçekten inanıyorum.
Não da maneira como uma advogada fica chateada com um cliente, mas como uma mulher fica chateada com um homem, porque tinha certas esperanças de que ele, talvez...
Sadece... İnanıyorum ki...
Excepto... que eu acredito...
İnanıyorum ki arkadaşlarını birbirine ayarlamaya çalışanların üstünde bir lanet var.
Acho que há uma maldição para quem tenta juntar os amigos.
İnanıyorum ki Birleşik Devletler ordusunu karşılarına aldıklarına pişman olacaklardır.
Acho que eles se arrependerão de combater os militares americanos.
İnanıyorum ki arkadaşınla beni tavlayacağına dair bahse girdin... ve bütün bu saçmalık sadece kaybedebileceğin bir bahsi kazanmaya çalışmandan dolayı.
Acredito que apostaste com o teu parceiro que conseguias pontuar comigo, e essa frase cheia de tretas foste tu a tentar ganhar uma aposta que já estava perdida.
İnanıyorum ki, ne olursa olsun yeni bir araba almaya paramız yetecek.
Acho que, seja como for vamos poder comprar um carro novo.
İnanıyorum ki başka kurtulanlar da olmuştur.
Haverão outros sobreviventes.
Aslında, sanıyorum ki şimdi bile yüzeyde hayat var. Belki yaşamaya değecek kadar değil.. .. ama inan bana..
Aposto que há vida na superfície, Na realidade, imagino uma vida pouco decente, talvez... mas acredita-me... alguma coisa se move lá em cima.
Onu okurken ağzımda mücevherler... - İnanıyorum ki, sünnetli olmaları asla düşmanım kılmaz Yahudileri. -... sakladığımı hissediyordum.
Era como ter jóias na boca quando recitava as palavras.
İnanıyorum ki, sünnetli olmaları asla düşmanım kılmaz Yahudileri.
"que a vossa arte, meu inimigo..."
İnanıyorum ki isminin yanında "kararsız" yazıyordu.
Creio que ao lado do teu nome dizia "por decidir".
İnanıyorum ki İngiliz geleneklerini yerine getirmek için bol bol yeriniz olacak.
Estou certo que vai ackar muito espaço para se dedicar ás tradiçöes inglesas.
İnanıyorum ki bu gerçekleşir.
- Talvez tenha razão.
İnanıyorum ki sende zamanla düşündüğünden güzel bulacaksın, Baba.
Com o tempo, também verá a beleza da mente dela.
İnanıyorum ki, uğraşacak bir sürü işin vardır. Evet.
Creio que tens outros deveres de que te ocupares.
İnanıyorum ki komutanımız... Kyoto'da oluşan kargaşanın yerine düzeni yeniden kuracak tek kişi.
Acredito que o nosso comandante é o único a restaurar a ordem na confusão que reina em Kyoto.
İnanıyorum ki Ajan Mulder, onun çalışmalarını biliyordur.
Penso que o Agente Mulder esteja a par do seu trabalho.
İnanıyorum ki Crichton'ın tahmini doğru.
Creio que a suposição de Crichton esteja correta
İnanıyorum ki İnsan Crichton sana bir tercih sundu.
Creio que o humano Crichton lhe deu uma escolha Vá em frente
Yaşaması için neyin gerektiğine inanıyorsa onu kendisi yapabilir. ve sanıyorum ki artık bu yavrusunu da kapsıyor.
Ela pode fazer o que for necessário para sua sobrevivência... e para a sobrevivência de sua prole.
Romantik aşkın, insanın zayıf noktası olduğuna inanıyorum, ama açıkça görünüyor ki, dayanıklılığın da kaynağı.
pensava que o amor romântico era uma debilidade humana, mas vejo que também é uma fonte de força.
Voyager'ın Delta Çeyreğinde ki varlığının kazara olmadığına inanıyorum.
Eu acredito que a presença da Voyager no quadrante Delta não é acidente.
Anlıyorum ki, hala bizim planımızın işe yaramayacağına inanıyorsun.
Depreendo que achas que o nosso plano não vai resultar.
"Sembollerin anlamları ve duvarda ki yazılara göre..." "... bu odanın dört uzaylı ırkın bir çeşit buluşma yeri olduğuna inanıyorum... "
"Acho que esta sala é uma espécie de local de reuniões onde as quatro raças identificadas pelos símbolos e pela escrita distinta nas paredes, se juntavam."
İnanıyorum ki Sokar Apophis'ın Bynarr'ı devre dışı bıraktığını yakında öğrenecek..... ve kontrolü yeniden alabilmek için saldıracaktır.
É só uma questão de tempo até Sokar saber que o Apófis eliminou Bynarr e aja para retomar o controlo.
İnanıyorum ki Albay Childers bu suçlamalardan masum.
Não sei é se serei capaz de provar a sua inocência.
İnanıyorum ki beraber çalışmamız çok önemli.
Acho que é importante trabalharmos juntos.
İnanıyorum ki, Birleşik Devletler asıl şu anda... Tijuana'ya dikkat etmeli.
Eu acredito que é importante que os Estados Unidos se interessem... por Tijuana, agora.