Istiyorum ki translate Portuguese
2,931 parallel translation
Mona, at kuyruklu ukala sinsinin teki. O kuyruğunu alıp - O kuyruğu öyle bir çekmek istiyorum ki.
A Mona é uma cobra traiçoeira de meio metro, com um rabo de cavalo, e eu quero agarrá-lo e puxá-lo com muita força.
Ölmeden önce bilmeni istiyorum ki, yaptıklarının bedelini ödeyerek ölüyorsun.
- Há justiça. - Consegues desativar?
Cuma günü tanıklık etmeni istiyorum ki bu dava kapanmasın. Önemli değil.
Não importa está bem?
Demek istiyorum ki, bu... Bu çok zavallı.
- Isso é patético.
Sadece bilmenizi istiyorum ki, ben Diana'nın yaptığın gibi adi taktiklere başvurmayacağım.
Só quero que vocês saibam que não vou recorrer ao tipo de táticas sujas que a Diana usava.
Ve bilmeni istiyorum ki, ikizlerin, yani biz iyiyiz ve birbirimizi bulduk.
E queria que soubesse que as suas gémeas estão bem e que nos encontrámos.
Bu günahlarımı itiraf ediyorum çünkü bilmenizi istiyorum ki bütün kalbimle dürüstüm.
Admito estes pecados para que saiba que, no fundo sou honesto.
Artık öyle bir ilişki istiyorum ki, Herşey hakkında açık olmalı ve herşeyi dürüstçe konuşabilmeliyim.
Eu só quero estar num bom relacionamento, onde possa me abrir e conversar e ser honesto.
Bilmeni istiyorum ki seni korumak için ne gerekiyorsa yapacağım tatlım.
Quero que saibas que vou fazer o que for preciso para te manter segura, querida.
Şunu söylemek istiyorum ki savcılık tarafından çağrılmış olabilirim ama Bay Bates'in suçlu olduğuna inanmıyorum.
Eu gostaria de dizer que posso ter sido chamada pela acusação, Eu não acho o Sr.Bates culpado.
Ve bilmeni istiyorum ki ben hiçbir zaman pes etmedim umudumu hiç kaybetmedim.
Preciso que saibas que nunca desisti de ti. Nunca perdi a esperança.
Ama bilmeni istiyorum ki ben senin güvenini kötüye kullanmadım.
Quero que saibas que não contei as tuas confidências a ninguém.
Size sadece şunu söylemek istiyorum ki ondan bir akça ağaç gibi faydalanacağım.
Só vos queria dizer que o vou agitar como a um bordo.
Demek istiyorum ki, Emma, nereye gidersen git seninle geliyorum.
Para onde quer que vás, Emma eu vou contigo.
Ve bilmeni istiyorum ki, bu aile... seninle ilgilenecekleri için çok heyecanlı.
E quero que saibas que a família para onde vocês vão está muito contente em os receber.
Başaramazsam bu mektubu alan kişinin bilmesini istiyorum ki denedim.
Se eu falhar, quero que quem quer que encontre esta carta saiba... eu tentei.
Bilmeni istiyorum ki, kendini evinde gibi hissetmek istediğin bir yer istersen bir taneye sahipsin.
Quero que saibas que se alguma vez sentires a necessidade de voltar a casa, tens uma à tua espera.
Bilmeni istiyorum ki, seninle gurur duyuyorum ve geçirdiğin onca yılda yanında olamadığım için özür dilerim.
Só queria que soubesses que me orgulho de ti... Desculpa por não ter estado presente durante todos estes anos.
Onu emzirmeyi o kadar çok istiyorum ki.
Quero tanto dar-lhe de mamar.
Violet, yemin ederim seninle olmayı o kadar çok istiyorum ki.
Juro que quero estar muito contigo.
Çocuğumu o kadar çok istiyorum ki beni o şekilde görmesini nasıl sağlarım diye kafa patlatıyorum.
Quero tanto ter a minha filha que estou a dar cabo de mim para ter algo que o faça ver-me assim.
Sadece gitmesini istiyorum ki sonunda biraz uyuyabileyim.
Só quero que ele se vá, para poder dormir um pouco. Por favor?
Demek istiyorum ki, Afganistanda ki zamanlarından, birçok ödülleri var. Sosyal hizmet gruplarından da.
Ela tem varias recomendações do tempo dela no Afeganistão, prêmios do Serviço Social.
Ayrıca belirtmek istiyorum ki, Stuart ve Amy konusuna takılan asıl sizsiniz, ben değilim.
E deixem-me referir que são vocês os três que estão obcecados com o Stuart e a Amy, não eu.
Demek istiyorum ki bir gün...
Quer dizer, o que estou a dizer é que... Algum dia...
Şunu bilmeni istiyorum ki...
Quero que realmente saibas...
- Bilmeni istiyorum ki...
Bem...
O, toplum için bir örnekti ve biz bu nedenle burada mezarının başında toplandık. Şimdi istiyorum ki onun için Ulu Tanrı'mıza dua etmeye başlayalım.
Ele era um exemplo para a sociedade... e por isso reunimo-nos aqui diante do seu túmulo... e agora eu quero... que rezemos por ele um Pai Nosso.
Ama şunu bilmenizi istiyorum ki bir daha torunumla bu şekilde konuşursanız sizden geriye bir tutam saçla, aksanınızdan başka bir şey kalmayacak.
Mas queria dizer-lhe que se voltar a falar assim com a minha neta, a única coisa que vai restar de si será o cabelo ruivo e o sotaque!
- Evet, tabii ki istiyorum.
- Sim, claro que quero.
Ailem hayatımda olsun istiyorum, gerçekten. Ama anladım ki, sana ihtiyacım yok.
Eu quero a minha família na minha vida, quero mesmo, mas... percebi que não preciso de ti.
Ama şanslın ki sadece motoru çalıştırıp arka kapıda beklemeni istiyorum.
Felizmente, só preciso que mantenhas o motor ligado junto à porta de trás.
O kadar tahrik etti ki bu akşamki partimize sizi davet etmek istiyorum.
Tanto, que eu queria convidá-los para a festa desta noite.
Mishima Grubu hakkında ki bütün bilgileri istiyorum.
Eu quero tudo o que tens sobre o Grupo Mishima nesse cérebro de caca.
- Tabii ki istiyorum.
- Claro que quero.
Tabi ki de Mads'e her şeyi söylemek istiyorum.
Claro que quero contar tudo à Mads.
Tabii ki, istiyorum.
Claro que sim.
Bir adam bir otele girer ve der ki, "Bir oda ve bir duş istiyorum."
Um homem entra num hotel e diz : "Quero um quarto e um banho."
Diyor ki "Shelburne konusunu bilmek istiyorum."
Ele diz : "Quero saber sobre a Shelburne".
Ki numaranı da bu yüzden istiyorum. EEG, ne diyorsun?
Não és uma miúda às direitas, por isso quero o número.
Evet, tabii ki seni seviyorum ve bu yüzden neler olduğunu bilmek istiyorum neden bu görev gizli olmak zorunda, niye bu kadar çok silah aldın ama bu soruların hiçbirisini sana sormuyorum.
Sim, eu amo-te. Portanto claro que vou querer saber o que se está a passar. O porquê desta missão ser tão secreta, e a razão de precisares de tantas armas.
Ama işin gerçeği şu ki sana bütün kalbimle güveniyorum ve her şeyi anlatmak istiyorum.
Mas a verdade é que confio em ti completamente. E quero contar-te tudo.
- Elbette ki istiyorum. Ancak o zaman seninle bu şekilde, arkadaşça konuşamam.
Sim, mas quero ser capaz de responder assim, como um amigo.
- Tabi ki içmek istiyorum.
- Claro que quero beber algo.
Seni temin ederim ki o küçük kıza kayıp bebeğini bularak yardım etmek istiyorum.
E garanto que quero ajudar aquela rapariga a encontrar a boneca perdida.
- Tabii ki hâlâ içmeye gitmek istiyorum.
- Claro que ainda quero sair.
O kadar kaşınıyor ki derimi yırtmak istiyorum ama böcek görüyor musun üzerimde? - Hayır.
Tanta comichão que me apetece arrancar a pele, mas vês algum insecto em mim?
Ki bu yüzden ikinizden de yarınki yeni yatırımcılar partisinde elinizden gelenin en iyisini yapmanızı istiyorum.
É por isso que quero que me mostrem o vosso melhor na festa do investidor de amanhã.
Real Housewives'da ki fıstıklara benzemek istiyorum.
Quero parecer uma "Verdadeira Dona de Casa".
Tabii ki istiyorum.
Claro que quero.
Tabii ki istiyorum!
Claro que quero.