Izin vermem translate Portuguese
1,944 parallel translation
Bir klavye maymununun beni böyle bir oyuna getirmesine izin vermem. Araban nerede?
Não ia deixar que um macaco de teclado como aquele, me apanhasse.
Fakat sakın beni hislerimin işimi yapmama engel olmasına izin vermem konusunda suçlama D, anladım, Sharon'ı kaybettin,
Mas não ouse me acusar de misturar isso com meu trabalho. D, eu entendi, perdeu a Sharon e não quer perder Zoe também.
Beni kesip açmanıza izin vermem.
Não a vou deixar abrir-me.
Peşimden gelmene izin vermem için tek şartım neydi?
Qual foi a única condição para te permitir vir comigo?
Böyle bir şeye asla izin vermem. Asla vermez.
- Não, nunca o autorizaria.
- Kızımızın o burnu havada ne isterse yapabileceğini düşünen özel okul çocuklarına dönmesine izin vermem!
- Não vou deixar a nossa filha tornar-se uma daquelas meninas que julgam que podem fazer o que quiserem.
Hayır, Pete, kızımın annesini son kez böyle görmesine izin vermem, hayır.
Não, Pete, não vou deixar que a última imagem que tem da mãe seja esta. Não.
- Bunun onları bölmesine izin vermem.
- E não deixarei que isto os destrua.
Kendi başıma eğlenmekten beni alı koyacak hiçbir şeye izin vermem.
Não vou deixar uma coisa dessas impedir-me de apreciar a vida.
Buna izin vermem.
Não vai acontecer.
Zaten izin vermem ama, hiç bir yere gidemeyiz.
Não temos para onde ir, e eu não te vou deixar ir a lado nenhum.
Her neyse, seni yakalamasına izin vermem.
Seja o que for, não vou deixar que o apanhe.
İçime Adamantium koymalarına izin vermem için onu öldürdüler.
Eles mataram-na para que eu os deixasse colocar-me Adamantium.
David, bu duruma gelmemiz için çok çalıştım bizi geri götürmene asla izin vermem.
David, trabalhei muito para chegarmos onde estamos, e o Inferno há-de gelar, antes que te deixe levar-nos de volta...
Asla onların bunu yapmasına asla izin vermem.
Nunca! Eu não vou deixá-los fazer isso.
Herhangi bir sorun olmayacak. Kötü bir şeyin olmasına izin vermem zaten.
Só não quero que aconteça mais nada de mal.
Bunu yapmana izin vermem, Michael.
Temos que ir. Não te posso deixar fazer isso, Michael.
Siz bakirelerin korunmasız şekilde asla bir yere gitmesine izin vermem.
Eu nunca permitiria que virgens como vós fossem para um lugar desprotegido.
Kimsenin sana zarar vermesine izin vermem.
Nunca deixaria que algo te magoasse.
ve Christelle'in üzülmesine izin vermem.
Pela Christelle e pelas crianças, estou aqui.
Ne olursa olsun arkdaşlarımın başına gelmesine izin vermem.
E, aconteça o que acontecer, saberei respeitar os meus amigos.
Adamımın körü körüne gitmesine izin vermem ben. - Olmaz!
Não vou deixar o meu amigo atirar-se às cegas.
Sürümün aç kalmasına izin vermem, Winston.
Não vou deixar a minha alcateia morrer à fome, Winston.
Kapatılmasına asla izin vermem.
Eu nunca deixaria que fosse encerrado.
Benden bir metre ötede ölmesine izin vermem.
Não vou deixá-lo morrer a um metro de mim.
Uçmasına izin vermem gerek
Tens de deixar andar.
Kimsenin sana zarar vermesine asla izin vermem.
Nunca vou deixar que te magoem, ouviste?
Hayatım söz konusu olsa önemli değil ama Çin dövüş sanatlarıyla dalga geçmelerine izin vermem!
Eu posso tolerá-lo se for apenas a minha vida em risco. Mas não o farei se for o mundo inteiro das artes marciais chinesas!
Bunun yok olmasına izin vermem.
Não vou deixar que se desvaneça.
Uzun zaman önce incittin, tekrar incitmene izin vermem.
Já fez isso há muito tempo e não vou deixar que o faça de novo.
Roma gemisiyse, seni almalarına izin vermem.
Se for um navio romano, não deixarei que te levem de volta.
Onu arada bırakmanıza izin vermem.
Não permitirei que a coloque no meio.
insanların yazdıklarımı okumasına izin vermem. - Yayımlamaya çalıştığını söylemişin.
- Disseste que o tentaste publicar.
Buna izin vermem.
Não vou permitir isso.
Sana bir şey olmasına izin vermem.
E não vou deixar que nada te aconteça. Esta é a minha área.
Geçirdiği operasyondan sonra 14 saat yolculuk etmesine izin vermem.
Não vou deixá-lo voar 14 horas depois do que passou.
Birilerinin deney projesi haline gelmesine katiyen izin vermem.
Não vou permitir que eles se tornem o projecto de química de alguém.
Bunun bir daha olmasına asla izin vermem.
Não vou voltar a deixar que isso aconteça.
Oğlumsun ve sana bişey olmasına izin vermem
És meu filho. Não vou deixar que te aconteça nada, quer gostes ou não. Como, preto?
Belki gitmene şimdilik izin vermem.
Talvez deva soltá-la um pouquinho...
O vampir suyundan çok para kazanılır. Buna izin vermem.
Esse sangue de vampiro pode dar muito dinheiro a ganhar, não posso deixar que te livres dele.
Asla sana dokunmalarına izin vermem.
Jamais deixaria que eles te tocassem.
- Gitmene izin vermem.
- Não te deixo ir.
Bill'in sana kan vermesine izin vermem demek onu affettiğim anlamına gelmez.
Lá porque deixei que o Bill te desse o sangue dele, não significa que o perdoe.
O zaman öğrenmelerine izin vermem.
Então não os vou deixar descobrir.
İzin vermem.
Não vou permitir que isso aconteça.
Bunun olmasına asla izin vermem, Caleb.
Eu nunca vou deixar isso acontecer.
Gina.. sana onun dokunmasına asla izin vermem asla
Está bem?
İzin vermem.
Não o vou permitir.
İzin vermem.
Ele não o pode permitir.
İzin vermem.
Não vou deixar.
vermem 64
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin vermeyeceğim 39
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin vermeyeceğim 39