Izin vermiyorum translate Portuguese
470 parallel translation
- Hayir, izin vermiyorum.
- Näo, näo quero!
Bu eşikten geçmeni men ediyorum. Buraya girmene izin vermiyorum.
Eu o desafio a atravessar a porta... a entrar aqui!
Bunu planlamamıştım, ama buradasın ve gitmene izin vermiyorum.
Não o tinha planeado, mas está aqui. Daqui não sairá.
Yaşı gelene kadar benim rızam olmadan evlenemez ve ben de kesinlikle buna izin vermiyorum.
Ela não pode casar sem o meu consentimento... antes que ela tenha idade... e esse consentimento, eu recuso-me a dar.
Algy, vaftiz olmana izin vermiyorum.
Algy, eu proíbo-o de ser baptizado.
Ve bu serseri ile çalışmasına izin vermiyorum.
E ela não está autorizada a trabalhar com este vagabundo!
Benim isteğime uymayan hiçbir şeyi yapmasına izin vermiyorum.
Não a deixarei fazer nada que não me agrade.
Doğumgünün bile olsa böyle konuşmana izin vermiyorum.
Não te admito que fales assim, nem nos teus anos.
Sana izin vermiyorum.
Eu não quero.
Burada olmasına izin vermiyorum, beni duydunuz mu?
Não consinto que esteja aqui, ouviram?
- Hayır, Charles, izin vermiyorum.
Não, Charles. Não vou permitir.
Ben sürgündeki Fransız Hükümetinin bir üyesiyim ve size verdiğim sözümün sorgulanmasına izin vermiyorum!
Sou membro do Governo Francês no exílio e não permitirei que questionem a minha palavra de honra!
İçeri girmenize izin vermiyorum.
Não vou abrir!
Başka seçeneğe izin vermiyorum.
Não permito escolha.
- Buna izin vermiyorum.
- Não o permitirei.
Bu konuda hiç bir şey yapamam. Bu yüzden beni endişelendirmesine izin vermiyorum.
Não posso fazer nada, por isso não deixo que me incomode.
Dışarı çıkmana izin vermiyorum.
Não te vou deixar sair.
Ama senin oraya yalnız gitmene izin vermiyorum.
Eu acompanho-te à mesma. Não te deixo ir sozinho.
Yabancıların girmesine izin vermiyorum.
Não deixes os estrangeiros entrarem!
Ve görüş alanımdan çıkmanıza izin vermiyorum.
E eu não vão deixar sair debaixo de seus olhos.
Trenlere gittiğimi annemin bilmesine izin vermiyorum, erkenden dönüyorum.
eu não posso deixar que minha mãe saiba que estou indo aos trens, então eu tenho que voltar cedo.
Oraya ateş açmanıza izin vermiyorum.
Não vou deixar que a estraguem.
Ben Darlene'e hiç birşey için izin vermiyorum.
Não a deixei, cuidado.
Evet var, hatta odama da kimsenin girmesine izin vermiyorum zaten.
Claro. É por isso que nunca deixo ninguém entrar no meu quarto.
Annemin bile sesimi duymasına izin vermiyorum.
Eu não deixo nem a minha mãe ouvir-me cantar no banheiro.
Ona izin vermiyorum çünkü güvenli değil.
Não o deixo ir porque não é seguro.
Pekala, bundan sonra, Steve ile beraber oynamanıza izin vermiyorum.
A partir de agora, estás proibido de brincar com o Steve.
Hayır, kimsenin okumasına izin vermiyorum.
Nunca deixei que ninguém os lesse.
Ölmene izin vermiyorum.
Não é permitido morrer-se.
Ailenden daha fazla ayrı zaman geçirmene izin vermiyorum.
Não permito que não passes mais tempo com a tua família!
Kusuruna bakma... Yabancılarla konuşmasına izin vermiyorum.
Deve desculpá-lo, proibi que fale com estranhos.
Birbirinizle görüşmenize izin vermiyorum.
Vou mantê-los separados.
Gezi güvertesinde silahlara izin vermiyorum.
Não são permitidas armas na Promenade.
Tekbaşına gitmene izin vermiyorum.
Eu não te vou deixar ir sozinho.
Bunu yapmana izin vermiyorum
Não permito que faça isso.
Burada durup abime hakaret edilmesine izin vermiyorum.
Recuso-me a permitir que o meu irmão seja insultado.
Başka erkeklerin beni öpmelerine izin vermiyorum.
Ao menos, não deixo que outro homem me beije.
Ne olduğunu anlatmadan gitmene izin vermiyorum.
Não te deixo ir enquanto não me disseres o que se passa.
Bir yere gidemezsin, izin vermiyorum.
- Não te deixo ir embora.
Fakat hastalığın keyfimi bozmasına izin vermiyorum.
Mas não deixarei que a doença me atinja o espírito.
- Hayır, gitmene izin vermiyorum.
Não te vou deixar partir.
Bu olanlardan sonra bir daha ne onunla... ne de bir başkasıyla konuşmana izin vermiyorum.
Não devias falar com ele. Não devias falar com ninguém, com tudo o que se está a passar.
Gitmene izin vermiyorum.
Não te deixo ir.
Silahlar çok tehlikeli. Evimde onlara izin vermiyorum.
As armas são muito perigosas e não as quero nesta casa.
İzin vermiyorum!
Não deixo que me façam isso!
- İzin vermiyorum!
- Importo-me, sim!
Ben ona izin falan vermiyorum. Ben öyle istiyorum.
Não a deixo fazer nada, quero que ela faça.
- İzin vermiyorum.
- Eu não permito nada!
Hayır! İzin vermiyorum...
Não, não te vou deixar!
- İzin vermiyorum.
Não te deixo.
İzin vermiyorum!
Não vou deixar.
vermiyorum 24
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin vermeyeceğim 39
izin verirseniz 214
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin vermeyeceğim 39
izin verirseniz 214