Kişisel değil translate Portuguese
1,001 parallel translation
Tabii ki bu da kişisel değil.
Claro que não é nada contra si!
Annemin onay vermemesi kişisel değil.
A desaprovação dela não é pessoal.
Kişisel değil.
Eu compreendo.
- Bu kişisel değil, Sinyor Seguin.
- Não queria ofendê-lo, Sr.
Sana duyduğum ilgi kişisel değil.
O meu interesse é impessoal.
Kişisel değil, profesyonel olarak ilgimi çekiyor.
Profissionalmente.
Benim merakım resmi, kişisel değil.
A minha curiosidade é oficial, não pessoal.
Kişisel değil, Sartana...
Não é pessoal, Sartana...
Bu kişisel değil, Sonny.
Não é pessoal, Sonny.
Kaç tane? General bugün biraz tuhaf, ama kişisel değil.
O General está um pouco estridente hoje, mas não é nada de pessoal.
Asıl önemli olan,... senin Miles ile olan kişisel savaşın,... benim kayıplarım değil,... öyle mi?
Está mais preocupado com a sua briga com o Miles, do que com a minha perda, não é?
Stark'ın bir nimet olduğunu söyleyenlere karşın günahkar olduğunu düşünenler de var. Halkı ya da eyaleti değil, yalnız kendi kişisel gücü ve hırsını düşünen biri olduğunu.
Há aqueles que dizem que Stark é um homem providencial, e há outros que alegam que ele é um homem de mal, que não se importa nem com as pessoas nem com o estado, mas apenas com o seu poder e ambição.
Kişisel birşey değil Ufaklık.
Nada de pessoal, Júnior.
Bu kişisel bir mesele değil, Bay Harvey.
Isto não é uma questão pessoal, Sr. Harley.
Kan kokan ağzıyla, kişisel olarak sadece ailen için değil, bir asker olarak da senin için ne büyük şanstı.
Quero que pense também. Não do sangue em sua boca, mas que bênção ele é, não só pessoalmente, no seu lar, mas também no campo de batalha, como soldado.
Miller ile Kane arasında kişisel bir şeyler olması umurumda bile değil.
Não importa se há problemas pessoais entre Miller e Kane.
Kişisel olarak onu öldürme zevkini kendime söz verdiğim için, onun yasanın kollarına... düşmesine izin vermem mümkün değil....
Depois disso, não poderia permitir que ele caísse nas garras da lei. Prometi que o mataria pessoalmente.
- Bu kişisel bir şey değil.
- Não é nada pessoal.
Kişisel bir şey değil. Sadece...
Não é nada pessoal, é só que...
Ve de senin kişisel planların benim hiç umurumda değil.
E não estou interessado nos planos particulares que possa ter.
Kişisel bir şey değil Bay Parrish... ama aramıza katılıp da özel meselelerini halletmek için... yasalardan yararlanmaya çalışan yabancılara pek sıcak bakmıyoruz.
Não é nada de pessoal, Sr. Parrish, mas nós não aceitamos muito bem que venham forasteiros... tentar usar a nossa lei para resolver os seus rancores privados.
Kişisel bir şey değil.
Näo é nada de pessoal.
Çarın düşmanınız olmadığını söylerken bu, kişisel fikrim değil ve size karşı dolap çevirmiyoruz.
Não é apenas a minha opinião pessoal de que o Czar não é seu inimigo... e que ele não está a conspirar contra si.
Ve bunlar benim kişisel görüşlerim değil.
E não há nada de pessoal nisto.
Durun bakalım. Bu kişisel bir şey değil.
Vá lá, não tome isto como pessoal.
Bu iki bencil, zalim, merhametsiz ihtiyarın kişisel kan davasından başka bir şey değil.
Isto não passa de uma rixa... pessoal entre velhos maldosos, impiedosos e frios.
Kişisel birşey değil.
Ninguém em particular.
Elbette ki kişisel hayatım veya hislerim hakkında değil.
Certamente nada sobre a minha vida ou sentimentos pessoais.
Kişisel bir şey değil, sadece... bir şeylere alışacaksın..
Bom, não é nada pessoal, só que... Um homem habitua-se às coisas.
Bu kişisel bir dava değil 007.
Isto não é uma vingança pessoal, 007.
- Kişisel bir şey değil
Não leve a peito. - Luz vermelha no sistema EPS.
Hepsini. Ama benim kişisel emrim ulaşmadan önce değil.
Mas não antes que receba a minha ordem pessoal.
Kişisel yararlarınız için tatil gezisi değil.
Não é um cruzeiro de prazer para seu benefício pessoal.
Üzgünüm Senyora Reagon, bu kişisel birşey değil.
Desculpe, señora Reagon. Nada pessoal, só negócios.
Yeşil Bere kişisel duyguları olmayan bir robot değil mi?
Os boinas-verdes não passam de robôs sem sentimento?
Söyleyeceğim bilimsel değil. Tamamen kişisel.
Não é nada científico, é apenas... pessoal.
Ama kişisel bir şey değil.
Eu estou a chamar-te bebé, mas não é nada pessoal. Senta-te.
- Kişisel bir şey değil tabi.
- Nada de pessoal, claro.
Kişisel mülküm değil ama ben kaptanıyım.
Não é minha propriedade pessoal, mas sou o Capitão.
Kişisel bir şey değil.
Não é nada de pessoal.
Kişisel bir şey değil.
Nada de pessoal...
Kişisel bir şey değil.
Não teno nada contra ti.
En azından bu resmi değil, kişisel bir mektup.
Pelo menos, é uma reprimenda pessoal e não oficial.
Hayır, korkarım kişisel bir görüşme söz konusu değil.
Não, lamento mas não posso comparecer pessoalmente.
Baban bunları duymasın, bu bir iş meselesi! Kişisel bir mesele değil Sonny!
Isto é negócio, não é pessoal!
Kişisel bir şey değil.
Não é nada pessoal.
Kişisel onur meselesi değil.
Não é uma questão de honra pessoal.
" Bu kişisel bir şey değil, anlarsın, ama yapılmak zorunda.
"Não é nada pessoal, entendes? Mas tem de ser feito".
. - Kisisel degil.
- Não é nada pessoal.
- Tabii ki, kişisel olarak değil.
- Não contra mim pessoalmente.
Kişisel birşey değil Chick.
Nada pessoal, Chick.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66