Konuşmadı translate Portuguese
4,604 parallel translation
Zaman konusunda net konuşmadılar.
Não foram específicos em relação ao tempo.
Cenin gibi kıvrılıp yattı. Gecenin geri kalanında hiç konuşmadı.
Enrolou-se em posição fetal e não falou o resto da noite.
Bu yüzden mi benimle hiç konuşmadın?
E foi por isso que não pudeste contactar-me?
Evet aslında bu konuda konuşmadık ayrıldık sandım ama belli ki yanılmışım bu yüzden vicdanım bu denli sızlıyordu.
Sim, por acaso. Nem sequer falámos sobre isso. Pensei que íamos acabar tudo, mas, pelos vistos, não.
- Sözleşme. - Zor bir konuşmadır ama yap uzun vadede mutlu olursun.
É uma conversa difícil, mas faz isso.
Yanık ünitesinden beri senle konuşmadım.
Já não te via desde o hospital.
O zamandan beri konuşmadım.
Não. Desde aquele dia.
Valentine, seçtiği kişilere geri sayımı haber verdi. Ama öncesinde yanlış insanlarla konuşmadıklarından emin olması gerekiyordu.
O Valentine escolheu, a dedo, as pessoas que queria avisar, mas tinha de se certificar que não explodia com as pessoas erradas.
İnsanların benimle konuşmadığı bir tek orası kaldı.
É o único sítio onde posso estar sem que venham falar comigo.
Max, biliyorum hiç konuşmadık ama ne kadar üzgün olduğumu bilmeni...
Max, eu sei que não voltámos a falar, mas quero que saibas o quanto estou arrependida...
Maître Brinot ile konuşmadınız mı?
Não falou com Maître Brinot?
Ben de çocukluğumdan beri fransızca konuşmadım.
E não falo Francês desde miúdo.
- Bu bir rezalet. Mâitre Brinot ile konuşmadın mı?
Isto é insuportável, não falou com Maître Brinot?
Hayır konuşmadım, kısa süre önce kendisini fırına verdi.
Ainda não. Porque, recentemente, ela pôs o corpo dela dentro do forno.
Konuşmadığı için.
Porque não falava.
Ve sabah kalktığımızda, bu konu hakkında hiç konuşmadık bile.
E quando acordamos esta manhã, nem falamos sobre isso.
Sanırım yeterince açık konuşmadım.
Acho que não fui claro.
Bir süredir neyi konuşmadık biliyor musun?
Sabes que não falamos há bastante tempo?
- Onunla ben konuşmadım.
Eu não falei com ele.
Bu kadar uzun süre seninle konuşmadığıma inanamıyorum.
Nem acredito que já não falo contigo à tanto tempo.
Garip olacak. Uzun süre konuşmadıktan sonraki konuşmamız.
Vai parecer estranho era... nós a falarmos depois de não falarmos à não sei quanto tempo.
Benimle uzun süredir konuşmadın.
Não falas comigo à imenso tempo.
Neden sadece bunu onunla konuşmadın?
Porque é que, apenas, não lhe perguntou?
İyi bir şey yaptırmak için kötü biriyle hiç konuşmadın mı?
Nunca falou com uma pessoa má para conseguir fazer uma coisa boa?
Herkesin konuşmadığı birileri vardır.
Toda a gente tem alguém com quem não fala.
Aslında bu konuyu hiç konuşmadık, fakat aramızda bir çekim olduğu besbelli.
Bem, ainda não discutimos o assunto, mas a química é evidente.
Niçin konuşmadığını biliyorum.
Já sei porque não falas.
Peter ile uzun süredir konuşmadım.
Não falo com o Peter há muito tempo.
Bu konuyu hiç konuşmadık.
Nunca falamos sobre isso.
Nerede olduğunu ve bizimle hiç konuşmadığını biliyordu.
Ela sabia onde estavas e nunca nos disse.
Artı, senin kendi işin var, çocuklar hakkında konuşmadığımız gerçeğinden bahsetmiyorum bile.
Além disso, tens o teu trabalho, esquece o facto de nós nunca termos falado em ter filhos.
Antonio seni geri getirdi ve bir daha asla annenden konuşmadı.
Antonio trouxe-te de volta e nunca mais falou com a tua mãe.
- Ezra'yla bayadır konuşmadık.
Eu e o Ezra já não falamos há muito tempo.
- Em, onunla daha konuşmadın mı?
- Já falaste com ela, Em?
O zamandan beri onunla konuşmadın mı?
- Já falaste com ela depois disso?
- Kimseyle konuşmadı mı peki?
- Não conversou com ninguém?
- Konuşmadıklarını söylemiştin.
- Disse que eles não falavam.
- Çocuklarla konuşmadın mı?
Não falaste com os putos? Não.
Benimle konuşmadın. Tek bir kelime bile.
Não falaste comigo, não falámos de nada.
Dün geceden beri konuşmadık ama sen herkese yattığımızı duyurmuşsun.
Nem sequer falámos desde a noite passada e agora andas por aí a espalhar que fizemos sexo?
- Adamlar çok konuşmadı ama tahminen...
Homens como eles não falam muito, mas acho que...
- Bana bağırıp dairemden taşındığını söylediğinden beri konuşmadım.
Não desde que ela me ligou aos berros a anunciar que ia sair do meu apartamento.
- Benimle konuşmadığını biliyorum.
Eu sei que não estás a falar para mim.
- Konuşmadı. Anladım.
Imaginei.
Bunu neden hiç konuşmadım anlamışsındır.
Podes entender porque nunca te disse nada sobre isso.
- Hayır, daha konuşmadım.
- Não, ainda não.
Don Pietro'yla hiç konuşmadı.
Nunca falou assim com o Don Pietro.
Yani onunla benim hakkımda konuşmadın öyle mi?
Não chegou a falar com ele sobre mim.
Benimle hiç konuşmadın sen.
Tu nunca falas comigo!
- Dün senin hayrına konuşmadım.
- Fiz-lhe uma má acção ontem.
Hiç konuşmadım.
- Não.
konuşmadım 21
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16