English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Konuşmalar

Konuşmalar translate Portuguese

3,520 parallel translation
- Günlük konuşmalar işte. Günaydın, iyi akşamlar falan.
Fala, bom dia, boa noite e coisas desse género.
Linda, 20 yıl boyunca porno ve aile içi şiddet aleyhinde konuşmalar yaptı.
A Linda falou contra a pornografia e a violência doméstica durante vinte anos
Annen bu tür yetenekler ve duygularla ilgili konuşmaları hiç sevmezdi.
A tua mamã não gosta desse tipo de conversa... De dons é sentimentos.
Babamın yanında konuşmalarına dikkat et.
Viva, meu, cuidado com a tua boca na frente do meu pai, certo?
İyi ki Derek ile konuşmalarını dinlemişim.
Estou... Estou feliz que ouvi ele a falar na outra noite.
Bunlar çoğu kimsenin asla olmayacağını düşündüğü benzersiz konuşmalar.
São conversações sem precedentes, que a maioria achava impossíveis.
Hiç performans artırıcı almadığım halde bu konuşmalar nasıl geçebilir?
89.2 ) } Como poderia ser verdade 81.2 ) } se nunca tomei substâncias dopantes?
Betsy'ye göre, özel konuşmalarında Stephanie Betsy'nin hikayesini doğrulamıştı.
Stephanie confirmou a história de Betsy.
Contador ile Schleckler arasında nasıl konuşmalar geçtiğini merak ediyorum.
Gostava de saber o que Contador e os irmãos Schleck disseram.
Özel konuşmalarımı dinleme, tamam mı?
Não ouças as minhas conversas particulares, está bem?
Bu ukala konuşmaları kimden öğrendin?
Onde foste buscar essa esperteza saloia?
Gece yarısı telefon konuşmalarımızı özleyeceğim.
Vou sentir falta das nossas conversas telefónicas tardias.
Hep o saçma konuşmalar yüzünden.
Foi aquela maldita conversa.
Konuşmaların yarardan çok zarar veriyor.
As tuas conversas fazem mais mal do que bem.
Tam bilmiyorum, konuşmalarını duydum.
Não sei bem, mas ouvi ao telefone.
Olayın kaydı ve pilotların konuşmalarının kelimesi kelimesine deşifre edilmiş metni ordu içinden bir yazarın The Good Soldiers adlı kitabında yayımlanmıştı bile.
Um registo do incidente e uma transcrição palavra por palavra da conversa dos pilotos já tinham sido publicados num livro chamado The Good Soldiers, de um autor do Exército.
Diğer röportajlarımdaki konuşmaları kendisine bildirebilirdim.
Talvez pudesse espiar as minhas outras entrevistas e contar-lhe tudo.
WikiLeaks'in yayınladığı kayıtlarda başkan yardımcısı Perupetro, Alberto Quimper ve Perulu önemli bir bürokrat olan Romulo Léon Alegría'nın petrol haklarının değişimi ile alakalı rüşvet konuşmaları duyuldu.
Nas gravações publicadas no WikiLeaks, o vice-presidente da'Perupetro', Alberto Quimper e Romulo Léon Alegría, um proeminente político peruano, são ouvidos a discutir subornos em troca de concessões de petróleo.
Telsizdeki konuşmaları sen de duydun.
Tu ouviste o mesmo que eu no rádio!
Gözaltında bir kişi var. En son 45 dakika önce haber aldık. Endişe verici konuşmalar duyuyoruz.
Temos um suspeito sob custódia e o nosso último contacto foi há cerca de 45 minutos, mas recebemos chamadas de socorro de um agressor desconhecido e várias pessoas mortos.
Telsiz konuşmalarını duyduğunuzda kız hâlâ gözaltındaydı, değil mi?
Ela estava presa quando pediram ajuda, não?
Daha da suçlu olmadan bir kanun adamıyla konuşmalarına dikkat etsen iyi olur.
Ei, ainda sou polícia. Então, olha a boca antes que ponhas mais acusações na tua lista.
Konuşmalarınız bunlar.
Aqui estão os discursos.
Madenlerde çoktan konuşmalar başladı. İnsanlar savaşmak istiyor.
Já falam nas minas, querem lutar.
Onların gece konuşmalarını dinlediğimde beynimi delip geçen kelime buydu.
Foi a palavra que me ficou na cabeça enquanto os ouvia a conversar cada vez mais baixinho.
Kendi konuşmalarımı yazarım.
Prefiro escrever o meu próprio discurso.
Bu film sigara kullanımı, seksüel içerik, küfürlü konuşmalar ve uzay şiddeti içerir.
Para adultos devido ao uso de tabaco, conteúdo sexual prolongado, linguagem forte e violência no espaço.
Geçen sefer ki gibi bazı iyi konuşmalar yaparız.. .. diye düşündüm, biliyorsun değil mi?
Pensei que íamos ter umas boas conversas como da última vez, Estás a ver?
Ve sonra... hafta sonun kalanında... konferansda, bazı aptal konuşmaları dinleyen olabilir, ve tamamen incecik bacaklarını ve küçük siyah külodunu düşenebilirdim.
E então o... o resto do fim-de-semana... na conferência, Estava sentado num discurso estúpido e tudo que eu conseguia pensar era naquelas pequenas pernas, e naquela cuequinha preta e eu...
Bu son konuşmaları oldu.
E esse foi o final de tudo.
Konuşmalar çok ilginç ama iktidar yani karım çağırıyor.
Uma chamada do Governo. Da minha mulher, quero eu dizer.
Şimdi, düşünme işini bana bırakacaksın, buna karşılık, benim eşsiz Hastings'im sen de, benim gözlerim ve kulaklarım olacaksın, gidemediğim yerlere gidecek... derlediğin konuşmaları, paylaştığın sırları anlatıp, bana bilgi vereceksin.
O raciocínio deixará comigo, mas preciso de si, meu valioso Hastings, para que seja os meus olhos e ouvidos e que vá onde não posso ir. Farejar as conversa, as confidências partilhadas e comunicar-me.
İlk gün briç oynarken yaptığı konuşmaları anımsa.
Lembra-se das observações dele na primeira noite que jogaram cartas?
Verdiğin söz ve buradaki bütün konuşmalar kasette olacak.
A sua promessa e o que discutimos aqui, gravado.
Tam beklediğim gibi boş konuşmalar.
Completamente vazio, como eu esperava...
Konuşmalarına dikkat et.
Acautela-te.
Dostum Sör Bronn ile uzun süren konuşmalarımızın ardından sonunda sağladığın hizmetlere karşılık bir ödül buldum. Hatta mantıklı olduğu bile söylenebilir.
Após uma longa consulta com o meu colega Sor Bronn, encontrei finalmente uma recompensa adequada para os teus serviços e que pode ser considerada razoável.
Düşüncelerimiz henüz taze iken bugünkü Arınma konuşmalarımızı ve incelemelerimizi yapalım.
Vamos então falar e analisar hoje a Purga, enquanto as ideias ainda estão frescas.
Bütün bu sebep-sonuç konuşmalarıyla güçsüzlüklerimiz örtbas ediliyor sanırım.
Toda a conversa acerca da razão, não passa de algo para esconder as fraquezas.
En iyisi konuşmalar hakkında bir kitap bulmak dedim.
Achei melhor procurar um livro sobre discursos.
Özel konuşmalar deşifre edilip dosyaya konuluyor.
Conversas confidenciais são transcritas e arquivadas.
Ve Asıf'la olan uzun telefon konuşmaları da kazaydı ve kazandığın tüm para da ufak tefek uyuşturucu işindendi.
E as longas chamadas para o Asif foram um acidente, e todo aquele dinheiro que fez era proveniente do tráfico de drogas?
Telefon konuşmaları degişmeye başladı bir anda kendini duygusal olarak geri çektin.
As tuas chamadas começaram a diminuir... tu afastaste-te emocionalmente.
... kayıt oluşması için hesabınıza giriş yapın, böylece konuşmalarınızı değerlendirebilirim.
O ícone de diário do ficheiro. Aceder à vossa conta para ver o trabalho depois.
Uzun konuşmalar tehlikeli düşünceler.
Longas conversas. Ideias muito perigosas.
Konuşmalarıma bayılırlar.
As pessoas adoram os meus discursos.
Az önce Shady Shin ve Viper'in konuşmalarını duydum.
Acabei de ouvir o Shady Shin e o Viper.
Konuşmalarından öyle hissettim.
Sinto isso na tua fala.
Onca karşılıklı pohpohlama ve yapmacık konuşmaların arasında mı mesela?
Entre as palmadas nas costas e cumprimentos, quem é que tem tempo?
Ben hepsinde yapılan konuşmaları kayda alıyor.
- O Ben monta um número de comédia em cada um deles.
Bütün "o kız benden daha tatlı" konuşmalarını.
A história de "ela é mais bonita que eu?".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]