Madem öyle diyorsun translate Portuguese
99 parallel translation
Madem öyle diyorsun...
Bom, se é tão grave...
Madem öyle diyorsun.
Água viva. Como é isso?
Madem öyle diyorsun, sana inanırım.
- Eu sou rica. Muito!
Tamam, madem öyle diyorsun.
Claro... ... como entender.
Tamam, madem öyle diyorsun, öyle olsun.
Queres fazer algo neste bairro? Faz.
Peki... madem öyle diyorsun...
Bem... visto desse modo...
Madem öyle diyorsun- -
Acha?
Tamam, madem öyle diyorsun, öyle olsun.
Sim, bem, se você não pode tomar o calor, embarque em fora a cozinha.
Peki, madem öyle diyorsun imzalayayım.
Tudo bem, eu assino se pedir.
Tamam. Madem öyle diyorsun.
Já que colocas assim a questão...
Madem öyle diyorsun -
Se é assim...
Madem öyle diyorsun.
Agora que falas nisso, há uma coisa.
Deli değildir. Madem öyle diyorsun.
- Ele não está doido.
Madem öyle diyorsun...
Se você o diz.
Madem öyle diyorsun.
- Está bem, já que o dizes.
- Tamam. Madem öyle diyorsun.
Isso não é nosso.
- Madem öyle diyorsun.
- Como queiras.
Madem öyle diyorsun.
Se é isso que dizes.
Madem öyle diyorsun, Sundance olayım.
Se pões as coisas assim, serei o Sundance.
- Kahve. Madem öyle diyorsun.
Vou acreditar em ti.
Madem öyle diyorsun. - Yavru kediyi unuttun mu?
- Não te esqueceste do gato, pois não?
Pekala üst yönetim pek sevinmeyecek ama madem öyle diyorsun, ne dersin jan?
A companhia vai-se passar, mas acha que podemos, Jan?
Tamam. Madem öyle diyorsun, Devin.
- O que quiseres, Devin.
- Madem öyle diyorsun.
- Se tu o dizes...
Kaslarına ihtiyacımız var. Madem öyle diyorsun.
Precisamos dos teus músculos aqui em baixo.
Madem öyle diyorsun.
Se você acha isto...
Madem öyle diyorsun.
Bem, como queiras.
- Bu dostluğu ilerlet. - Madem öyle diyorsun.
- Baseie-se nessa amizade.
Madem öyle diyorsun o zaman onu alıyorum.
Se isso é que achas que eu quero, então é o que eu vou levar.
Madem öyle diyorsun, ne zaman gideyim?
Já que pões as coisas assim, quanto tempo tenho?
İsterseniz tekrar girerim ama çok acıktım. - Sen nasıl istersen. - Madem öyle diyorsun, tamam.
- Sim, como queiras.
Madem öyle diyorsun.
Isso diz você.
Madem öyle diyorsun... Dinle, gitmemiz gerek.
Se tu o dizes.
Tamam, madem öyle diyorsun. O zaman sanırım sen eşcinselsin.
Bem, se tu o dizes, é porque és gay.
Madem öyle diyorsun.
É a tua história.
Pekala, madem öyle diyorsun, oturayım.
Já que insistes, não quero incomodar.
Madem öyle diyorsun, çok kızdım!
Já agora que o meninas, estou zangado.
- Peki, madem öyle diyorsun.
- Está bem, se tu o dizes.
Madem öyle diyorsun.
Se você diz...
- "Biraz?" Madem öyle diyorsun.
- "Um pouco"? Bem que o podes dizer.
- Madem öyle diyorsun.
- Se o senhor o diz.
Madem öyle diyorsun...
- O barco não está em movimento. - Se o diz.
- Madem öyle diyorsun...
- Se tu o dizes...
Kahretsin, Julian madem öyle diyorsun bu konuda bir şeyler yap o zaman.
Merda, Julian, se realmente sentes isso, devias fazer algo.
Tamam, madem öyle diyorsun, ahmağın tekiyim.
Bem, então sim, sou um anormal.
- Madem öyle diyorsun...
Se você o diz.
Peki, madem öyle diyorsun.
Certo, se tu o dizes.
Madem öyle diyorsun...
Se você o diz... E você nâo?
Madem öyle dürüstçe konuşmak gerekirse bu pislik yuvasında ya da başka bir pislik yuvasında sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak hapsedilmişken uzlaşma yapabilirim dememin hiçbir anlamı yok, değil mi? - Dürüstlük olarak buna ne diyorsun?
Bom, para ser honesto, eu não acho que vocês possam manter a paz prendendo a mim ou qualquer outro nesta senzala, com contrato ou sem contrato, logo não há razão em dizer que posso!
Madem sen öyle diyorsun!
Se tu o dizes...
Madem öyle diyorsun...
Agora que coloca as coisas nesses termos