English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / O da benim

O da benim translate Portuguese

13,424 parallel translation
Aptal gibi görünecek biri varsa o da benim.
Se alguém parece como um idiota, sou eu.
Eğer o da benim kuzen öldürdüğünü biliyor?
Sabias que ele também matou os meus primos?
Ve şampiyonum senin kafanı ezdikten sonra seninle bir işim kalmayacak. Kız da benim olacak.
E depois de o meu campeão esmagar o teu crânio, tu e eu estaremos terminados e a rapariga será minha.
- Bu benim hayatımın aşkı?
- É o amor da minha vida, a Dawny?
Başka hiçbir yerde yeni bir hayat kurmayı tercih etmem. Benim için kendi dünyamın dili artık kayboldu. ve benim manevi ülkem olan Avrupa kendisini yok ediyor.
Não construiria uma nova vida em nenhum outro sítio agora que o mundo da minha própria língua se desvaneceu, e que o meu lar espiritual, a Europa, se está a destruir.
Tüm polisler benim peşimde olduğu için,... senin yanında olamazdım.
Agora veja. Todo o departamento da polícia sabe que eu te conheço.
Charley Paddock'un yanındaki, benim.
Eu sou o da direita, ao lado do Charley Paddock.
Bu da benim filmim.
Mas é o meu filme.
Aylar da yavaş yavaş geçip giderken benim için önemli biri haline gelmişti.
Suponho que tenha começado a observá-la há um ano e, gradualmente, com o passar dos meses, ela tornou-se importante para mim.
Uyandığımda ve birisi bana ne yaptıklarımı anlattığında bu benmişim gibi ya da benim yapacağım bir şeymiş gibi gelmiyor.
Quando acordo e alguém me diz o que eu fiz... Não parece como algo que eu faria.
Tom benim davranışlarımdan dolayı kovuldu.
O Tom foi despedido por causa da maneira como me portei.
O benim çocuğumun annesi.
Ela é a mãe da minha filha.
Tam da Michèle benim fikrim hakkında susacaksan geldiniz.
Chegaste mesmo a tempo de ouvir a Michèle evitar dizer-me o que pensa da minha ideia.
Bazen Vincent'e bakıyorum, sırık gibi, hala çocuk gibi ki benim karnımdan çıktığı halde.
Às vezes, olho para o Vincent, esse grande trapalhão sem nada de especial, que saiu da minha barriga, e parece que mal o conheço.
O pislik öldü ve karısını da benim becerdiğime sevindim.
O filho da mãe está morto. E pelo menos eu fodi a mulher dele.
Biri benim odama gelip parfüm sıkmamı isterse onu sen yapacaksın tamam mı? parfümü sık sifonu da çek.
Se quiserem usar a minha peço-lhes que usem o ambientador, e se forem cagar, é bom que usem o ambientador e puxem o autoclismo.
"Yahudilerden tiksinen o bedeninin hiçbir yerinde benim pipimin ucundaki kadar bile hayal gücü olmayan bücür bir Yahudi düşmanı."
"Um anti-semita baixinho com menos imaginação em todo o seu corpo odiador de judeus do que eu tenho na ponta da minha uretra."
Benim üzerime, bu da seni çalışan yapar.
Está em meu nome, o que faz de ti minha empregada.
Onlar benim ailem.
Ele têm o direito a estar aqui. São da família.
Her ne olduysa Merry her ne yaptıysa ya da yapmadıysa suçlu olan benim.
O que quer que tenha acontecido... o que quer que a Merry tenha, ou não tenha feito, a culpa é minha.
Tıpkı sonuncusunun suçu, benim neslimin olduğu gibi.
Tal como o último foi culpa da minha geração.
- Bu komik çünkü benim tarafım da haklı.
Tem piada, porque o meu lado é que tem razão.
Ya da bekleme salonunda oturan insanlar olur ve onlar benim gibi insanlar ama benden daha güzel, daha iyidirler... Belki yeterince iyi olmadığımdandır!
Ou há pessoas na sala de espera que são como eu, mas mais bonitas... e melhores, porque talvez eu não seja boa o suficiente.
Tamam. Benim adım Travis. Şuradaki peruklu da Moby.
Sou o Travis e aquele tapete é o Moby.
Senin kokuşmuş köpeğin benim kızımdan faydalanmış.
O rafeiro do seu cão aproveitou-se da minha doce cadela.
Şimdiyse Dennis hastalandı, bu da benim sorunum!
Mas agora o Dennis está doente, esse é o meu problema!
Watson da benim kadar suçlu.
O Watson é igualmente culpado.
Aslına bakarsan dükkan benim.
Sou o dono da loja, por acaso.
Olur, fark etmez. Sonra benim oda mı da yerleştirebilir miyiz?
Claro, por mim tudo bem. A seguir podemos arranjar o meu quarto?
I benim toplantıdan sonra lanet börek istiyorum.
Quero o meu burrito depois da reunião.
En mr kaldırmak edelim. Benim iletişim listeden Moreau.
Vamos tirar o Sr. Moreau da lista de contactos.
Efendim, benim derdim. BM ile Katanga'da size sadik olanlar arasindaki gerginligin sona ermesi.
Senhor, gostava que o conflito entre as Nações Unidas e os que são leais a Katanga acabasse.
Yani, evet, bu da benim ödülüm.
Portanto, sim, é o meu Poppy.
Sonra Conner, benim solo şarkımdan piyano kısmını almayı önerdi.
Depois, o Conner teve a ideia de usar uma pauta de piano da minha merda a solo.
Çünkü benim unvanım sorumlu özel ajan, yani senin üstündeki başkomiserin üstündeki özel ajanın da üstüyüm ben.
Porque o meu título oficial é Agente Especial responsável, o que me dá a autoridade sobre um Agente especial que está acima do teu capitão e que está acima de ti.
Benim kaderim Culloden Moor'da yatıyor.
O meu destino está na Charneca de Culloden.
Teşkilattan kovulduğum zaman kafanı koruyup benim yaptığım hataları yapma diye sana o şapkayı vermiştim.
Olha, quando fui expulso da força, dei-te aquele chapéu para que mantivesses o sangue frio, não fizesses os mesmos erros que eu.
Sadece benim sesime odaklan ve şuandan itibaren sorularıma sadece zihninde oluşturduğumuz imgeler yoluyla cevap ver, anladın mı?
Vais ouvir apenas o som da minha voz. E, de agora em diante, vais responder só com esses sinais, sim ou não, entendeste?
Bütün Fransa'da o ada yanıt verecek tek kişi olduğumdan dualarınız karşılığı benim.
Uma vez que só eu, em França, respondo por esse nome, é por mim que tem rezado.
Benim işim hanımımla ilgilenmek.
O meu dever é cuidar da Senhorita.
O yüzden sana olan aşkım benim felaketim olsa da sakın bana acıma.
Por isso, se o meu amor por si me arruinar, não tenha um pingo de piedade.
Benim babam 1959'da öldü.
Sim. O meu pai morreu em 1959.
Böylece bir gün, senin bokun benim bokumla bir araya gelecek ve o zaman bir gelecek vaat edeceğiz, anladın mı?
vai se encontrar com alguma da minha "borrada", e vamos ter algo para nos preocupar, sabes?
Ya seninle tanışır da benim gördüklerimiz görmezlerse?
E se virem e não virem o que eu vejo? E se eles não...
Benim adım Manny, bu da en iyi dostum Hank.
O meu nome é Manny, e este é o meu melhor amigo Hank.
Benim eleman da geldi.
Ali está o meu homem.
Sana onu yapmalarına müsaade etmeden o septi Yüce Rahip'in başına yıkmalıydım. Sen olsan benim için öyle yapardın.
Devia ter deitado abaixo o septo em cima da cabeça do Alto Pardal, em vez de os deixar fazerem-vos aquilo, como vós teríeis feito por mim.
Casus, Winters değilse benim adım da Donald Nathrachean Frazer değil.
O espião é ela ou não me chamo James Donald Nathrachean Frazer.
Geminize el konulacak size de ya benim hizmetime girme ya da en yakın uygun limanda serbest bırakılma seçeneği sunulacak. İsimleriniz temizlenecek, ödeme verilecek.
O vosso navio será tomado por nós e ser-vos-á dada a escolha de ficarem às minhas ordens ou de serem postos em liberdade no porto mais próximo, os vossos nomes serão limpos e as vossas dívidas pagas.
Benim... Babamda da aynı sorun vardı. - bu kadar kötü değildi ama...
Desculpe, o meu pai tem o mesmo problema, não tão mau mas...
Benim istediğim bu, yapacağım da bu.
Quero dizer, é o que eu quero, por isso, é o que vou fazer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]