English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / O da iyi

O da iyi translate Portuguese

11,998 parallel translation
Bu sabah kardeşini düşündün ve o da iyi bir hatıraydı.
pensaste no teu irmão hoje de manhã, e foi uma boa lembrança.
Olayın neyle alakası var bilemiyorum... Lastik gelişimi mi, yoksa şase mi, neler oluyor bilemiyorum. Ama dönmenin en iyi yolu kısaca dirseğinizi yere değdirmektir.
Não sei se é da maneira como os pneus, os chassis ou como as coisas evoluíram, mas a única forma de conseguir virar é arrastando o cotovelo no chão.
Assen'de başta iyi hissediyordum. Mugello ve Montmelo'da da.
Em Assen, desde o início, senti-me muito melhor do que em Mugello e Montmelo.
Ama şimdi düşünüyorum da iyi mi etmişim, kötü mü etmişim diye iyi etmişim, lan.
Mas, agora, pergunto-me se fiz o que devia. Mas fiz. Podes crer que fiz.
Hayatın birazcık da iyi yönlerini görmeye çalış.
Tente ver o lado positivo da vida.
Babası ablamın çok iyi bir arkadaşı.
O pai dela era um grande amigo da minha irmã.
- Sana iyi niyetle yaklaşıp henüz yakından inceleme yapmadığını farz edeceğim.
Dou-lhe o benefício da dúvida e vou dizer que ainda não os viu bem.
Benim babam iyi bir polisti ve daha da iyi bir babaydı.
O meu era um bom polícia e um pai ainda melhor.
Konumuz yediğimiz en iyi yemeklerdi.
O tópico da conversa era melhores jantares.
O cipsler, hayatımda yediğim en iyi cipslerdi canım..
Querido, aqueles nachos foram os mais incríveis da minha vida.
Önce ben yanlarına giderek ne durumda olduklarını öğrenip ateşlerini ölçeceğim. Termometre Carol oraya gidip iyi ve sağlam bir okuma yapacak.
Vou lá primeiro para senti-los, tirar a temperatura deles, levar o termómetro da Carol para ali e ter uma boa leitura.
Yürekli Amerikalılara konforlu hizmet sunduğumuz birinci sınıf insanların buluşma noktası olan şehirdeki en iyi sığınacak yer.
É o melhor refúgio da cidade, um exemplo de um lugar íntegro, onde servimos conforto frio aos verdadeiros americanos.
Yeni böbrek iyi geliyor ancak bu süreçte pankreası da iflas edebilir.
O novo rim ajuda, mas mais à frente, o pâncreas dela pode falhar.
Her şeyi hallettiğimi söylemiyorum fakat Josh Piggy'i People's Choice ödüllerine götürdü, fakat eğer onlar en iyi yapımcılara ödül veriyor olsalardı... Kurbağa Kermet'in köşküne giriyor olurdunuz.
Não estou a dizer que solucionei tudo porque o Josh levou a Piggy ao Peoples Choice Awards, mas se alguma vez fizerem um Hall da Fama para produtores executivos... creio que entrarão nele pelo pavilhão Cocas, o sapo.
Hayatımın en iyi günüydü.
Foi o melhor dia da minha vida.
Ve olur da yarışı bitirebilirsen Dullar ve Yetimler Sandığı'na bağış yaparken kendini iyi hissedersin, tamam mı?
E, se por algum milagre, conseguires correr até ao fim, sentir-te-ás bem por ajudar o Fundo dos Órfãos e Viúvas.
Hala Gabriel Waincroft'un dışarıda olması onun dikkat çekmemesi için iyi olur.
E com o Gabriel Waincroft ainda por aí, acho que seria mais seguro não chamar a atenção.
Kocamı şehrin en iyi boşanma avukatına göndererek mi?
Mandando o meu marido para a melhor advogada de divórcios da cidade?
Kanan'ı ve Ahsoka'yı da yanınızda getirirseniz iyi olur.
Traga o Kanan e também a Ahsoka.
O kadar da iyi değilmiş demek ki.
Não foi tão bom, ao que parece.
Umarım iyi bir terapistin numarası da vardır torbada.
Espero que haja aqui o número de telefone de um psiquiatra.
Sen sadece Audrey'nin en iyi dostu değildin.
Não eras apenas o melhor amigo da Audrey.
Şarap o kadar da iyi değilmiş.
O vinho não é lá muito bom.
Vatandaşların zamanın ve parasının iyi bir adamın ismini temizlemeye çalışan neticesiz bir araştırmaya harcandığını gördüğüm için kızgınım.
Estou zangada por assistir aos cidadãos tempo e dinheiro sejam desperdiçados numa tentativa infrutífera para arrastar o nome de um bom homem para o meio da lama.
Hem doğada olmak "Bay Mutlu" ya da iyi gelir.
Além disso, estar na natureza será bom para o Sr. Feliz.
Bak, bunun açık kaynak olması konusunda anlaştığımızı biliyorum ama bu, Verdiant'ın en iyi korunan meslek sırrı.
Sei que concordámos em divulgar isto, mas é o segredo corporativo mais protegido da Verdiant.
Taksici O'Malley ile genç bir kadını gördüğünü hatırlıyor ki orası da şehrin en iyi güvercinini yapan restorant.
Ele lembra-se de ter visto uma jovem a abraçar o O'Malley na rua que, a propósito, serve a melhor pomba da região.
- Kulak arkası birini zehirlemek için çok iyi bir yer.
Faz sentido. O lugar ideal para se envenenar alguém é atrás da orelha, os médicos legistas quase nunca verificam isso.
O bir silah ve kötü adamların eline geçmeden önce onu iyi adamlara teslim etmeliyiz.
É uma arma e nós devíamos entregá-lo aos bons da fita antes que alguém lhe deite as mãos.
- Onsuz daha iyi oluruz. İş yaptığını yüzümüze vurmasını da hiç özlemeyeceğim.
Ficamos melhor sem ele, e não vou sentir falta dele a atirar na nossa cara tudo o que consertou.
Şu an bir yerlerde bir kadın en iyi soygazın atomik kütlesini tedavüldeki en eski ulusal bayrağın üzerinde olan renklere bölüyor.
Agora, em algum lugar uma mulher está a dividir o peso atómico do melhor gás nobre pelo número de cores da bandeira nacional mais antiga em uso...
Pekala, kendini iyi hissedersen, koşu bandında eğimi arttırabiliriz.
Muito bem, já que está com energia, podemos aumentar o ritmo da passadeira.
Plie yapmayı da öğrendiğimize göre kol hareketlerini iyi yaparsak onları Plie'lerle birlikte yapmayı öğrenebiliriz.
Como já aprendemos o plié. Se fizerem os movimentos de braços bem podemos aprender a fazê-los com o plié.
Bir zamanlar Wong Sa'ya kaptanlık yaptığını bildiğim için buradayım ve sen Ahmad Wan senin zamanındaki en iyi Malezyalı korsanlardandın.
Estou aqui porque sei que já foi o capitão do Wong Sa, e você, Ahmad Wan, foi um dos maiores piratas da Malásia da sua época.
Ve eğer Ray Allen Clemens yakın eyaletlerdeyse en iyi tahminleri Paterson'da saklandığıdır.
E se o Ray Allen Clemens estiver nos estados vizinhos, a melhor hipótese é dele estar em Paterson.
Onlara karşı iyi niyetli davranacağım şimdilik.
Tinha-lhes dado o benefício da dúvida até agora.
Şehirdeki en iyi tacolar.
O melhor taco da cidade.
Aranın iyi olduğu bir avukat tut, 197 IQ'nla gecenin bir yarısı acil durum numarasıyla hakimi üç kağıda getir ve kardeşinin kendi tıbbi kararlarını vermeye yetersiz olduğu kararını çıkart.
Contratar um advogado, enganar um juiz substituto no meio da noite com o teu QI de 197, fazer a tua irmã ser declarada inapta para decidir?
Gord Enver'da doğmuş. Oldukça iyi bir programcı.
O nome dele era Born Gord Enver.
İyi haber Christine'in ilk dişi düştü.
Boas notícias. O primeiro dente da Christine caiu. Repara.
Ekibin bir şeyleri değiştirmesi gerekiyordu ve çekilen sular iyi bir işaretti.
A equipa precisava que alguma coisa mudasse. O recuo da água parecia um bom presságio.
- Ezra'yı da yanına alsan iyi olur.
Alinho. Devias levar o Ezra contigo.
O kadar iyi bir anlaşmaydı ki, kuzeninin borcunu bile ödedim.
Ganhei tanto nesse negócio que até paguei a dívida da tua prima.
Bulduğu şeyi belli ki gayet iyi anladı sizin için doğurabileceği sonuçları da.
Terá compreendido o que encontrara e as suas ramificações.
Arkama bakarsanız şehrin en iyi itfaiyecilerini göreceksiniz. 51. İtfaiye Merkezi'ni oluşturan kadın ve erkekleri.
Atrás de mim, verá os melhores bombeiros da cidade, homens e mulheres que completam o 51º.
Köşedeki ofisi ve Dolap Kongresi'ndeki en iyi masayı Chuck Feeny kapsın diye haftada 60 saat çalışıyormuşum demek! Hayatım, yavaşla biraz.
Trabalho 60 horas por semana para o Chuck Feeny ficar com o melhor escritório e a melhor mesa da empresa.
Ekibin başarısı iyi bir su altı görüş netliğine bağlı.
O êxito da equipa vai depender da boa visibilidade da água.
Sammy ve gözleyici ekibi her iki kamerayı da tüm hareketleri yakalayabilecek en iyi noktalara koymak zorunda.
O Sammy e a sua equipa precisam colocar as duas câmaras nas melhores posições para registar tudo.
Bir kere korkularını yenseler dışarıda daha iyi olacaklarını bilseler, hepsi gitmek ister.
Quando o medo desfaz-se e sabem que vão estar melhor, todos querem sair.
Her yetişkin bedel olarak 10 bin sterlin alıyor ve bu da Hindistan için iyi bir para.
Cada adulto recebe o equivalente a 10.000 libras, valor considerável na Índia.
Hatta belki bir aslanı misilleme olarak mızrakla öldürdüklerini bile. Böylece, gerçekte neler olduğunu daha iyi resmedebiliyordu. Ve haliyle, şartları geliştirmenin en iyi yolunu da.
As pessoas de certeza que vão dizer o que aconteceu o local onde feriram o Leão com a lança, assim ela consegue analisar melhor o que se passa e opinar como podem melhorar a situação.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]