Onlara de ki translate Portuguese
391 parallel translation
Onlara de ki, cehenneme kadar...
Diz-lhes que podem ir...
Onlara de ki ; hepsi...
Diga-Ihe que eles são um grupo...
Onlara de ki, uzak bir nehrin içinden beyaz adamın dünyasına getirildim.
Diz-lhes que me trouxeram através de um grande rio para a terra do homem branco.
Onlara de ki, Fulani kabilesinden erkek ve kadınlar gördüm Wolof kabilesinden, Hausa kabilesinden.
Diz-lhes que vejo aqui muitos homens e mulheres da tribo dos Fulani..... dos Wolof e dos Hausa.
Sadece onlara de ki, " Üzgünüm, Ben genç ve aptaldım.
Apenas que diga : " Lamento. Era jovem e insensato.
Hayatım boyunca, aptalca ama seksin erkekler için o kadar önemli olduğuna inandım ki onlardan bunu esirgemenin onlara ekmeği esirgemek gibi büyük bir bencillik, olacağını düşündüm.
Na minha vida toda de forma idiota Eu pensei que o sexo parecia importar tanto aos homens que o negar seria como negar pão aos famintos
Böylece onlara dedim ki... Hayır.
Então, tive de dizer que não
Yıldızlar o kadar yakındır ki uzansan onlara dokunacakmışsın gibi gelir.
As estrelas estão tão perto que parece que podemos mudá-las de lugar.
Dedim ki, radar onlara her geminin yerini söylüyorsa... neden böyle düdük öttürüp duruyorlar?
Se o rádio lhes diz onde estão os navios, porque têm de estar sempre a usar o apito de nevoeiro?
Tuzakları Marceau kurdu. Onlara dokunmayın ki bir şeyden şüphelenmesin.
Foi o Marceau que armou aqui um bordo de laços.
Eğer babamın yaptıklarını örtbas etmemiz gerekiyorsa ki, aklıma gelmişken, o bunu hiç hak etmiyor onlara gözlerini korkutacak bir tablo çizeceğim.
Se temos de submeter-nos para salvar a face do pai que, já agora, não o merece dou-lhes um retrato da vida familiar de pôr os cabelos em pé.
Onların sadece küçük hikayeler olduğunu biliyorsun, ama onlara öyle körü körüne inanmamızı istiyor ki sen de keşke inanabilsem diye düşünüyorsun.. ... ama sonuç itibariyle ne yapa -
E sabe que são somente pequenas histórias, mas ele quer que acreditem que é verdade... que deseja poder acreditar... finalmente é o que se pode fazer mas...
Öldürmek mi? Tabii ki hayır. Onlara iyilik ediyorduk.
Não, é uma das nossas obras de caridade!
Ben sadece onlara söyledim... ki eğer onlar kendilerine ayrılmış bölgeye dönselerdi... ben kendim Yerli ajansıyla onların sorunları ve bakımlarıyla ilgili konuşacaktım.
Acabo de lhes dizer... que se voltarem à reserva e se portarem bem... eu mesmo falaria com o responsável e lhes resolveria os problemas.
Şimdi, biri sorarsa, onlara sadece anlat ki... Şey, Henry'yi Chicago'ya iş gezisine yolladın.
Se perguntarem diga que o Henry foi a Chicago numa viagem de negócios.
Onlar ki sadece benden emir alacaklar ve ben de sadece onlara itimat edeceğim. Bu nedenledir ki onları'Opriçnikler'adıyla vaftiz ettim.
A oprichnina.
Unutmayın ki Yunanistan'ı yenecek kelime budur, eğer biz de onlara beraberlikle karşı koymazsak.
Lembrem-se dessa única palavra que vai certamente destruir a Grécia, a menos que a enfrentemos com a nossa própria unidade.
Neden onlara birkaç tüfek verip, Silahları Tutuş Kılavuzu'nu gözden geçirmiyorlar ki?
Porque não lhe dão algumas armas... para que possam praticar o Manual de Armas?
Onlara hayatımı sundum... ve dedim ki "Sezar olmam Roma için eğer iyi olmayacaksa... o zaman öleyim."
Ofereci-lhes a minha vida! Disse-lhes que se eu não fosse César para o bem de Roma, que me deixassem morrer.
Evet. Bugün gökyüzü öyle maviydi her şey öyle yeşil ve mis kokuluydu ki, onlara katılmak zorundaydım.
O céu estava tão azul, hoje e tudo tão verde e cheiroso, que tinha de fazer parte de tudo aquilo.
Buradakiler onlara domuz falan derlerdi ki bu doğru değil.
São chamados de porcos, mas não é verdade.
Ama sorun şu ki eğer şirketi arayıp, onlara, "elimde, 45 yaşında aslan terbiyecisi olmak isteyen bir muhasebeci var" dersem ilk soracakları soru "Kendi şapkası var mı?" olmayacaktır.
Mas, está a ver, a dificuldade é... se eu agora telefonar para o serviço e disser... "Tenho um contabilista de 45 anos que quer tornar-se um domador de leões"... a primeira pergunta deles não deverá ser "Ele tem chapéu próprio?"
Hem niye onlara cevap vereceksin ki?
De qualquer modo, não tem de prestar contas a ninguém?
İncil der ki, "İnsanlar size nasıl davranıyorsa siz de onlara öyle davranın."
A Bíblia diz "Não faças aos outros aquilo que não queres que te façam a ti".
Demek istediğim, senden başka kim onlara sahip olabilirdi ki?
Quem, além de você, teria esta música?
... aniden. İki adam beyaz elbiselerle belirdiler, onlara dedi ki :
Quando, de repente, dois homens vestidos de branco apareceram, os disse :
"Neden edelim ki?" diye yanıtladı. "Onlar bize ateş etmiyor, biz de onlara!"
"Não, se não disparam contra nós, porque nós o faríamos?"
Bizim ekipleykenki gibi, Anarşistleri avlarkenki gibi... ve onlara hintyağı içirirken ki gibi.
Como com o esquadrão, quando caçávamos os anarquistas... e fazíamos com que bebessem óleo de rícino. Era demais.
O ön tarafta kolonları becerirken... kolonlar o kadar çok sallanırdı ki onlara arkadan dayanıp... destek olmak zorunda kalırdım.
Mas o amplificador vibrava e tremia tanto... que eu tinha de segurar as colunas por trás, enquanto ele as fornicava pela frente.
Normandiya'daki mağlubiyetten sonra, büyük bir karşı saldırı hazırlığı içindeydi. Bu saldırıyla, yalnız Müttefikleri Ren kıyılarına ulaşmadan durdurmuş olmayacak aynı zamanda onlara öyle bir tokat atacaktı ki, barış için yalvaracaklardı. Öyle bir barış ki, Ruslar Berlin'e daha fazla yaklaşmadan durup bir nefes alabilecek kadar.
Desde a derrota na Normandia, Hitler planeava um grande contra-ataque, esperando não só deter os Aliados antes de alcançarem o Reno, mas sobretudo forçá-los a bater em retirada e implorar a paz, uma paz que lhe daria espaço de manobra para conter os russos
Yıllar sonra bu konu hakkında konuştuklarında, ki konuşulacaktır,... onlara bunun benim fikrim olduğunu söylemeyi unutma.
Daqui a anos, ao falarem de nós, e acredita que o farão, Lembra-te de lhes dizer que a ideia foi minha.
Onlara dedim ki : " Bakın, burası haber departmanı, sirk değil ve Howard Beale sakalı çıkmış bir kadın da değil.
Eu disse, " estamos a dirigir um departamento de notícias, não um circo.
Yine de onlara söz verdin yada vermedin unutmamalısın ki, kendileri gelmek istediler.
No entanto... quer tenhas prometido alguma coisa ou não... tens que te lembrar que eles é que quiseram vir.
Ki bu, ekipman maliyetinin ne kadar olduğunu onlara söylememiz gerekiyor demektir.
O que significa que temos de lhes dizer quanto custa o equipamento.
Sonra onlara git, ve de ki Sam Boga bir hata yapmış.
Depois, vai ter com eles e diz-lhe que Sam Boga cometeu um erro.
Bu reis diyor ki, "İngilizler okumayı biliyor, ama onlara ne yararı oldu?"
Este chefe diz, "Os ingleses sabem ler, e de que é que isso lhes serviu?"
Neden onlara termosun kaza sırasında yandığını söylemiyorsunuz ki muhtemelen de öyle olmuştur.
Porque não lhes diz que o termo se queimou no acidente de avião, o que é provável que tenha acontecido.
Eminim ki eğer onlara biraz para gönderirsen seni seveceklerdir.
De certeza que, se lhes mandasse dinheiro, passariam a gostar.
Öldükten sonra, niye onlara ihtiyacım olsun ki?
Depois de morrer, para que vai me servir isso?
Onlara dedim ki... sen... annelerine işkence yaparken... çocuklara seyrettiriyorsun... bazen de... bu şeyleri... çocuklara da yapıyorsun.
Disse-lhes que... vocês obrigam... as crianças a assistirem... à mutilação das mães... e que às vezes... fazem o mesmo... às crianças.
Onlara dedim ki...
Um bando de rapazes perguntou-me :
Bu tür şeylere önem vermem, yeter ki onlara istediklerini verebil.
Eu até gosto de pessoas com uma certa atitude... contanto que ele proporcione o que eles querem ver.
Dedi ki : "Bir Çinli'den tehdit mektupları alıyorum. En kötüsü, ben de onlara benziyorum."
E ele disse : "Tenho recebido cartas de ameaça de um chinês, e o pior é que eu próprio pareço chinês."
Fakat onlar bana güvenmez, tabii ki ben de onlara asla güvenmem.
Eles não confiam em mim e eu não confio neles.
Mağrurum, kinciyim, ihtiraslıyım, ve daha öyle suçlar var ki içimde... Ne düşünce yeter onları anlatmaya, Ne hayal onlara biçim vermeye... ne de zaman onları işlemeğe.
Sou muito orgulhoso, vingativo, ambicioso... com mais pecados na cabeça que pensamentos para concebê-los... ou tempo para executá-los.
Şimdi sıcak sıcak kan içebilirim işte... Öyle kötü şeyler yapasım var ki gün ışığı titremeden bakamaz onlara.
Seria, agora, capaz de beber sangue quente... e fazer tais horrores que o dia ficaria trêmulo olhando-os.
Ya da bel ki de onlara istediklerini vereceğim. Eminim artık bu boktan durumdan sıkılmışımdır.
Ou talvez me esteja nas tintas e lhes dê o que querem, porque a verdade é que estou mesmo farto desta merda.
Bu şeyleri anlatamayabilirim. Ben bile bu olanları onlara anlatamıyorum lakin biliyorum ki, o da tüm şüphelerin ötesinde Bayan Dunbar masumdur.
" Não sei explicar, mas sei, sem qualquer espécie de dúvida, que a Sra. Dunbar está inocente.
Konuşmanla onlara güç vermeni istiyoruz... ki iştahla çöreklerini, gofretlerini yesinler Homer Simpsons usulü.
Gostaríamos que lhes desse uma palavrinha... que os tornasse de devoradores de donuts... em Homer Simpsons.
Aslında, çocuklar beni arayıp bir J.Edgar'ın geleceğini söylediklerinde sanırım onlara, "Ne olmuş ki?" dedim.
Quando os rapazes me ligaram, a dizer que um tal J. Edgar vinha aí... Eu acho que me lembro de dizer, "E depois?"
Ben de onlara diyorum ki- - # # Vatanseverlikle ilgili bir şarkı # # Bir, iki, üç, dört!
Bem, para esses digo... Um, dois, três, quatro! Esta é a minha parte favorita do concurso, porque...