Onun dışında translate Portuguese
970 parallel translation
Onun dışında nasılsın?
Tirando isso, como te sentes?
İyi bir mühendis olabilirim ama onun dışında, ben bir kahraman değilim.
Eu sou um bom engenheiro mas eu não sou um herói.
Onun dışında çok iyi bir düzenleme.
Mas, não fora isso, seria uma bela combinação.
Onun dışında iyidir.
De resto, tudo bem.
Çünkü onun dışında sadece siz anahtarı dışarıda bırakmış olabilirdiniz.
Porque era a outra única pessoa que podia ter deixado a chave lá fora.
Onun dışında, gitmekte serbestsiniz, Dr. Meacham.
caso contrário, é livre de partir, Dr. Meacham.
Onun dışında, işimiz bitti.
Depois disso, nosso trabalho estará terminado.
Onun dışında, çok iyiydin.
Estavas a ir muito bem, sem contar com isso.
Kulüpte çalışıyordum, ama onun dışında hep evdeydim.
Fui trabalhar no clube, mas, fora isso, não saí de casa.
Onun dışında hiçbir şeyim.
O resto do tempo não sou nada.
Sorun değil. Onun dışında seni kimse göremez.
- Está tudo bem, há ninguém para ver você aqui exceto ele.
Onun dışında her şey çabaya bağlıdır.
De resto, é apenas trabalho árduo.
Çıkıyoruz ama onun dışında benim de yapacak bir sürü işim var.
De vez em quando saímos juntos, mas pode acontecer que a gente não se veja durante um ano. Não temos nenhum compromisso, nem projectos.
Onun dışında bir şey yok.
De resto, mais nada.
- Onun dışında?
- Além disso.
- "Onun dışında" bir şey yok.
- "Além disso" nada.
Onun dışında kimseyi kızdırmak istemedim.
Lamento. Não quis perturbar ninguém a não ser ele.
- Onun dışında.
- Além disso.
Evet, onun dışında.
Sim, além disso.
Ama, onun dışında hiçbir şey.
Mas tirando isso, nada.
Onun dışında kimsenin aklına gelmeyecek bir yol.
De maneiras que nenhuma mente, a não ser a dele, pode imaginar.
Onun dışında kumar oynarım.
Mas eu faço. E também jogo.
Onun dışında hiç değişmedin.
De resto não mudou nada.
Fakat onun dışında her şeyi var, cam pencereleri, süpürgeler, gaz lambası. Ne isterseniz.
Tem janelas de vidro, vassouras, lampiões, tem tudo.
Onun dışında mükemmel iyidir.
À parte isso, ele é perfeitamente normal.
Diz kapağı gitti ve sağ elini kullanamıyor. Onun dışında çok iyi.
Deslocou uma rótula e não mexe a mão direita, mas está óptimo.
Onun dışında, kutunun içindekilere pek zarar gelmemişti fakat çikolatalı çöreklerde zift parçaları tespit ettim.
Por outro lado, o interior da caixa ficou relativamente ileso, embora tenha detectado partículas de betume nos bolos de chocolate.
Onun dışında müthişti. Burada işler nasıI?
Fora isso, tudo bem.
Onun dışında hiç değişmedin.
Por outro lado, não mudaste nada.
Onun dışında ise, hepimiz biliyorduk ki bir maymun ne yerse biz de yiyebilirdik.
Além disso, o que um macaco come, nós também podemos comer.
Onun dışında bir şeyi yok.
A propósito, a saúde dela está perfeita.
Anılar ve deneyimler kazandım ama onun dışında sanki hiç doğmamış gibiyim.
Tenho memórias e experiências mas, ainda assim, nem cheguei a nascer.
Bir tane var. Onun dışında çok sağlamız.
Mas, fora esse, estamos determinados.
Kaptan Bligh, duyduğunuz konuşma dışında, Bay Byam'ın önceki davranışları onun suçlu olduğunu size düşündürüyor mu?
Capitäo Bligh, à parte da conversa que ouviu, a conduta anterior de Mr. Byam leva-o a considerá-Io culpado?
Her şey onun düşüncesiydi... Onu terk etmem dışında.
Tudo foi idéia dele... exceto eu deixá-lo.
Ve ben de sahnede onun yanında olmak yerine... sahne dışında çalsam olur mu diye düşündüm.
E pensei se, em vez de estar no palco, ao lado dele, poderia tocar fora do palco?
Ben onun kavga dışında, hiçkimseyi incitmediğini gördüm.
Eu nunca o vi magoar ninguém, excepto numa luta justa.
Önemli olan, onun kimseyi kör ettiğine, sakatladığına veya şifa dağıtmak dışında kimseye el kaldırdığına dair hikaye olmaması.
O que importa é que nunca se disse que ele tenha cegado alguém, ou aleijado alguém, ou erguido a mão a não ser para curar.
Onun dışında nasılsın?
Então, como te sentes?
Sanırım onun en iyi sahnesi. Kuşkusuz oyunun sonu dışında, o sahnede öldürülür.
Acho que é a melhor cena dele, exceptuando a última cena, em que ele é morto em palco.
Stacey'i bunu dışında tutabiliriz, onun başı çok daha büyük belada.
Vamos deixar o Stacy fora disso. - Ele tem outros problemas.
Fakat ciddiyim, onun konuşma sanatının büyüsü altındayken güzel bölgemizde dolaşan uçsuz bucaksız bizon sürüleri ve kendilerini engelleyecek, hayatta kalma yasası, savaş baltası, yay ve ok yasası dışında yasası olmayan vahşi kızılderililer tekrar gözümde canlandı.
Mas, falando a sério, sob o feitiço da sua eloquência, pude ver uma vez mais a vasta manada de búfalos e índios selvagens que vagueiam pelo nosso lindo território sem uma lei que os restrinja excepto a lei da sobrevivência, a lei do machado de guerra e do arco e da flecha.
Hiçbir şeyi, sadece onun özgür olmamasının dışında.
Nada, excepto que ela não será livre.
Ama Finney haricinde ve onun bir hatası dışında.
Excepto o Finney e o seu único erro.
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum, layıkıyla hizmet etmesi dışında.
Não sei nada acerca dele, excepto que me serviu adequadamente.
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum, layıkıyla hizmet etmesi dışında.
Nada sei sobre ele, apenas que serviu adequadamente.
Kız dışında bir şey onun için gerçek değildi.
Para ele, só a rapariga era autêntica.
Onun bu tutumu için neden bulamıyorum, çok uzun süredir devriyede olmamızın dışında.
Não há razão para esta atitude. Só o facto de estarmos em patrulha há demasiado tempo.
Onun için bana söylememek dışında ne planlamıştın hayatım?
E que tencionas fazer com ele, para além de não me contares?
Onun piç oğlu dışında.Biz babamızdan kanuna saygılı olmayı öğrendik
Aprendemos com o nosso pai a respeitar a lei e a justiça.
Onun dışında akla mantığa aykırı hayallerim ve beklentilerim var, bir çeşit özlem de duyuyorum. - Seni şaşırtan nedir?
- Com quê?
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun için 179
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun için 179
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44