Onun gibi translate Portuguese
10,204 parallel translation
Onun gibi biriyle daha önce hiç tanışmadığımı söyledim.
- Disse que nunca tinha conhecido ninguém como ela.
Onun gibi bir kadın, 3 köpeği olan, kendi hindi deposunu yapan böyle bir kadın ilişkisi bitince öyle kolay unutulmaz.
Uma rapariga daquelas, três cães e que faz o seu próprio caldo de peru, é o tipo de mulher que não esquecemos.
- Onun gibi değilim ben!
- Não sou como ele. É igual a ele.
Geçen dönem "Amerikan Başkanları" diye bir ders aldım. Onun gibi bir şey.
Fiz uma disciplina o semestre passado chamado "Presidentes Americanos" ou alguma coisa como essa.
Onun gibi çok az Protestan sadıktır.
Poucos protestantes têm sido tão leais quanto ele.
Çünkü olmadıysa, dışarıda onun gibi iki kişi daha var.
Se não for isso, há mais dois como ele.
Şey, onun gibi bir şey.
Algo do género.
Loki her türlü öğrenim işinde çok yetenekliydi bu da onun gibi zeki birinin savaşçıların ölümden sonra gittikleri Valhalla'da sıkışıp kalmasını artan bir şekilde trajik bir hâle getiriyor.
O que torna mais trágico que alguém esperto como ele está preso no além vida de Valhalla.
Belki de, bir daha onun gibi bir kızla tanışamayacağım.
Nem sabes se vou conseguir encontrar outra miúda como ela.
Onun gibi bir şey.
Algo do tipo.
Ama tabii bir süre sonra... -... ördek gibi yürüyor, onun gibi viyaklıyorsa...
Sim, eu acho, depois de um tempo, se anda como um pato e fala como um pato...
- Lana, biz hep seninle gurur duyacağız ve seni hep seveceğiz. Onun gibi çok aptalca bir seçim yaptığında bile.
- Lana, sempre iremos ter orgulho de ti, e sempre te amaremos, mesmo quando fazes escolhas estúpidas como ele.
Ama eskiden her Pazar onu izler ve onun gibi olmaya çalışırdım.
Mas eu via-o todos os domingos na televisão e imitava o estilo dele.
Onun gibi bir adam için, asıl önemlisi avlamaktır.
Para uma homem como ele, tem tudo a ver com a caçada.
- Evet ama onun gibi değil.
Sim, não como ela.
Ama yine de, hiç bir şey onun gibi olamaz.
Mas também nada é.
Eskiden kitle imha silahlarının peşindeydik, bu onun gibi Sam.
É como quando caçávamos bombas, Sam.
Keşke bütün kiracılarım onun gibi olsa.
O Henry era um homem decente. Gostaria todos os meus inquilinos fossem como ele.
Annem kemoterapi gördüğü için ben de saçlarımı onun gibi tıraş ettim.
A minha mãe está a fazer quimioterapia, por isso rapel o cabelo para ficar como ela.
Güzel. Belki fahişe bebek daha çok ses çıkarır. Onun gibi ülkenin en güçlü adamı onun balo tarihini unuttu.
Mas talvez possa fazer o Cyrus parecer menos alguém que perdeu o encontro no baile, mas um dos homens mais poderosos do País.
Belki de ben yokken seni hizaya getirmesi için onun gibi biri lazımdır sana.
Talvez precises de alguém como ela para te manter na linha quando eu não estou por perto.
Ama onun da dediği gibi. Benim de bir hayatım var.
Mas é como ela disse... eu tenho uma vida.
Ve tabii, engeller olabilir onun rahmetli olması gibi mesela.
E, claro, houve obstáculos. Ele ter falecido, por exemplo.
Benim onun şiirlerinin hayranı olduğum gibi.
Tal como eu sou fanático pela sua poesia.
Anıları onun gözünden yaşayacaksın, kendinmişsin gibi olmayacak, ona yaptıkları gibi olacak.
Porque irás viver as memórias através da percepção dela, não te parecerão tuas, ao contrário do que acontece com ela.
Bunun gibi adamlar onun peşine düşmemiz için bize mesaj vermek isterler.
Tipos assim acham que precisam de passar uma mensagem para nos impedir de brincar com eles.
Sadece onu bilinçsizleştirdim. Onun canını yakma gibi bir amacım yok.
Apenas a deixei inconsciente, não tenho qualquer intenção de lhe fazer mal.
Ve bütün sağır insanlar gibi onun da ağzı iğrenç kokuyor.
E como todos os surdos, ele tem um halitose terrível.
Evet, onun kafası... testere ile kesilmiş, aynı... Kırmızı Şeytan'ın çocuğun tekinin kollarını kestiği gibi.
Pois, pois, a cabeça dele foi decepada por uma serra electrica como a que o Diabo Vermelho usou para cortar os braços daquele tipo.
Ben de onun yardımcısı olmak için yalvarırdım. Ve sessizce, ipler benim elimde olurdu. Dick Cheney gibi.
E depois teria que implorar-lhe para ser sua segunda em comando enquanto por tás puxaria seus cordelinhos como o Dick Cheney.
Bu işte bir seferlik bir şansımız var ve onun ifadesi taş gibi sağlam olsa iyi olur.
Só temos uma oportunidade, o seu testemunho tem de ser consistente.
Aslında, onun bize olduğu gibi birbirimize hayran olabileceğimizi düşünüyor.
Ela espera que admiremos um ao outro assim como ela nos admira.
Onun gibi görünüyorsun.
Pareces-te com ela.
Sütyenlerimi ödünç almasından hiç hoşlanmamam ya da onun köyden kaçmak için olan tek şansını elinden çalıp onu orada, anneme bakması için bırakmamdan hiç hoşlanmaması gibi şeyler.
Eu nunca gostei que ela usasse os meus sutiãs sem pedir. Ela nunca gostou que eu lhe tenha roubado a única oportunidade de poder sair da nossa aldeia, e a deixei lá a tratar da minha mãe. Esse tipo de coisas.
- Durun. Ona, insanların onun hakkında bilmediği bir şeyi kullanmasını söylemiştim. En sevdiği edebi karakter gibi.
Acho que me lembro de lhe dizer para ela usar algo que as pessoas não soubessem sobre ela, tipo a personagem preferida dela de uma obra literária.
Daha çok karısının parasını çarçur etmiş ve kraliçe onun kaynaklarını kesmiş gibi.
Recuse-o e mande-o para casa!
Onun için uzun bir gündü, babası için olduğu gibi.
Teve um dia em cheio, tal como o pai.
- Mutlu olmak istiyorum elbette. Ama daha çok onun için değerli olmak istiyorum. Bulldog Drummond gibi konuştum ama öyle.
Claro que eu quero ser feliz, mas acima de tudo quero ser digno dela e sei que pareço o Bulldog Drummond, mas quero mesmo.
- Bu onun hatası! On yıldır bana patornmuş gibi davranıyor.
- Há dez anos que ele manda em mim.
Kılıcımı ona sokarken bile... ölümün onun için bir anlamı yokmuş gibi gülümsedi. "
E mesmo quando cravei a minha espada nele, ele sorriu como se a morte nada significasse para ele. "
Daha önce de söylediğim gibi onun kim olduğunu bilmiyorum.
Como já disse antes, eu não sei quem ela é.
Onun için adam öldürmek gibi mi?
Como matar por ele?
Günler geçtikçe Piero'ya olan aşkım derinleşti. Onun ilham perisi olduğuma inancı gibi.
Com o passar dos dias, o meu amor por Piero crescia, assim como a sua fé nos meus poderes como sua musa.
Ama, onun gibi sarı renkliydi.
Mas era amarelo como esse.
Onun altın gibi bir kalbi var.
Ele é uma ótima pessoa.
Ben sana onun altın veya gümüş gibi bir kalbi olduğunu sorduğumuzu hatırlamıyorum.
Tem um coração de ouro.
Herkes gibi ben de onun taşaklarına yumruğu yemesini görmek isterim. Ama herif iş adamı, kötü de değil hem.
Gostava de lhe dar um pontapé nos tomates, mas ele é um empresário e não é dos maus.
Onun planının bir parçasıymışız gibi hissediyorum.
Sinto que fazemos parte dum plano qualquer.
Sanki onun nasıl bir insan olduğunu tanıma şansın varmış gibi ya da eskiden nasıl olduğunu.
É como ter a oportunidade de ver quem uma pessoa realmente é. Ou era.
Thanos tarafından kardeşler gibi büyütüldük. Onun askerleri olarak eğitildik.
Fomos criados como irmãos pelo Thanos, e moldados para sermos os executores dele.
Onun ve bu ülkedeki her çocuğun hayallerinin gerçekleşmesine izin veren bir ülkede büyümelerini istiyorum. Tıpkı şu an benim yaptığım gibi.
Quero que ela e todas as crianças da nação cresçam num País em que possam realizar os seus sonhos, como estou a fazer agora.
onun gibi bir şey 154
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun gibi birşey 22
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onun neyi var 30
onun için 179
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun mu 44
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun mu 44
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18