Polis değil translate Portuguese
1,203 parallel translation
Polis değil.
Não é um polícia.
- Askeri bir subay, polis değil.
- O oficial de carreira, não o xui.
- Polise benziyor. - Hayır, polis değil.
- Ele parece polícia.
Herhangi bir polis değil, sen.
Não é apenas um chui. És tu.
Televizyondaki gerzek polis değil misin sen?
Olha se não é aquele polícia estúpido da televisão.
Sonra plakaları yazan, resim çeken adamlar. Polis değil mi?
E aqueles outros tipos a anotar matrículas e a tirar fotografias eram do FBI, certo?
Johns bir polis değil.
O seu Johns não é um polícia.
Polis değilsin değil mi?
- Não és um polícia, pois não?
Biz Gözlemciyiz, polis değil.
Somos Observadores, não polícias.
Artık polis değil misin?
Agora não és polícia?
Siz polis değilsiniz değil mi?
Vocês não são polícias, pois não?
Hayır, polis değil Tim, koruma.
Não, um policial não, Tim, é um guarda.
Donanmaya savaş pilotu olmak için girdim, polis değil.
Senhor, alistei-me para ser piloto de guerra, näo polícia.
Polis değiller, öyle değil mi?
Não são policias, pois não?
Sen şu uyuşturucu koklayan polis değil misin?
Não és aquele policia snifador de droga?
Ve babası sadece polis değil, aynı zamanda baş belasının tekidir,
O pai não só é polícia, como um grande chato!
İçimizden biri polis değil.
Um de nós não é polícia.
Karşılaştığın polislere sakın saldırma çünkü o bir polis değil.
" Mas não comece bater em cada assistente social que veja...
Bu polis bandosu değil çantandaki itfaiye tarayıcısı.
Não é a frequência da Polícia. É o rádio dos bombeiros no teu saco.
Diyelim ki, polis aslında Dean'in peşinde değil, arkadaşı Rich'in peşinde.
E supõe que o chui não queria o Dean, mas sim o seu amigo Rich.
Polis olmak o kadar kolay değil.
Isso não se decide assim, do pé para a mão.
Şu Falcı Ram Bandu bana dediki, bu hayatta polis olacakmışım. O falcı falan değil ki.
Quero dizer, o astrólogo Ram Gupta Bandhu disse-me que vou ser um policia nesta vida.
Polis piyangosunu kazandım, değil mi?
Saiu-me a "sorte grande", não foi?
Ama polis yok, değil mi?
Mas não... não há policia, certo?
Bu olay polis yüzünden değil, polise karşı olan bir grup insan yüzünden çıkmıştır.
Esta situação não foi criada pela Polícia. Foi criada por quem se atravessou no caminho da Polícia.
Polis kargaşa yaratmak için değil. Düzeni sağlamak için buradadır.
A Polícia não está aqui para gerar desordem, mas para proteger a desordem.
Neden polis senin "katil değil" dediğin adamın katil olduğunu düşünüyor?
Porque insiste a polícia em que ele é o assassino quando você já disse que não?
Polis ne yaptığını biliyor, değil mi?
A polícia sabe o que está a fazer, não sabe?
Şu anda senden hiç memnun değilim. Daha da önemlisi Walter da hiç memnun değil ve işe polis karıştı.
Neste momento não estou lá muito contente contigo e, mais importante ainda, o Walter também não e já falou com a polícia.
"Hayır." dediğin polis sorularından biri değil mi bu?
É uma daquelas perguntas policiais a que devemos responder "não", não é?
Polis, onu bulmak için yardımınızı istiyor. Faith, sorun değil.
Está tudo bem.
Yine dairende polis kanalını dinliyordun, değil mi?
Tens andado outra vez a ouvir o rádio da polícia.
YanıImıyorsam Faith artık polis gözetiminde değil.
A não ser que esteja enganado, a Faith já não está sob custódia policial.
Orası polis takibi yayınlamıyor, değil mi?
Eles não mostram perseguições policiais, certo?
Detaylar açık değil. Anladığım kadarıyla polis davaya cinayet vakası olarak yaklaşıyor.
Embora as provas sejam esparsas, a polícia considera que este caso é um homicídio.
Polis olman Rusların umurunda değil.
Os russos não se importam que sejas polícia.
Suçluları tutuklamak için polis oldum, onlar gibi olmak için değil.
Sou polícia para apanhar traficantes e criminosos, não para o ser!
Polis-FBI ilişkisi açısından pek iyi değil bu Tanner.
Não favorece as relações entre a polícia e o fbi, Tanner.
Polis onu yakalayacak, değil mi?
A polícia vai apanhá-lo, não vai?
- Bu kiralık polis filan değil ama.
- ele não é segurança particular.
Bu düzey henüz o kadar tehlikeli değil ama yerine bağlı olarak polis olmayan kesimler var. Dikkatli olun.
Este nível não é ainda tão perigoso... mas dependendo da localização... há áreas sem policiamento, portanto, cuidado.
Eğer bana daha önce söylediğin "iyi polis, kötü polis" oyununu oynuyorsak iyi polislik yapmam gereken yer burası değil mi?
Ei! Se isto é uma cena de "polícia bom, polícia mau" de que estavas a falar-me, não é este o momento onde é suposto que eu faça de "polícia bom?"
Tamam, alın terimle değil de başka terimle kazandım. Ama bu polis bozuntusu üstüme gelmeye başladı.
Está bem, pouco suado, quando este anormal me agarrou.
Adamlar bir köpek adamı gözaltına aldılar ve polis öldürmüş öldürmemiş onların umurlarında değil.
Eles têm um homem-cão em custódia e eles não se preocupam se ele tem assassinado policias ou agrupado ovelha.
İrlandalı polis kadar iyi değil anlarsın ya, sadece biraz iyi...
Pois, bem... não sou tão bom como... um polícia irlandês diz que a... única coisa que...
Aynı polis bile değil.
Já nem é o mesmo polícia.
Bugün mükemmel bir gece. Değil mi polis kız?
Está uma noite fantástica, não está, Mulher-polícia?
- Sorun değil. Onlar polis.
- Eles são polícias.
- Evet Rod. O polis değil.
É, o Rod não é tira.
- Değil mi? Tekrar rozet almaya çalışan eski bir polis. Senin gibileri için dosya açarlar.
Um polícia caído em desgraça a tentar reaver o crachá, há muitos na rua como tu.
Sadece bu değil polis kimin yaptığını biliyor.
E não é só isso. Os polícias sabem quem foi.
polis değilim 22
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56