English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ S ] / Sandım ki

Sandım ki translate Portuguese

976 parallel translation
Fakat siz kesinlikle öyle bir izlenim vermiştiniz, bu nedenle sandım ki...
Mas foi essa a sensação que deu...
Sandım ki... Rüyamda beni terk ettiğini gördüm.
Estava a sonhar que te ias embora, que me deixavas.
- Bana bak, sandım ki...
- Ouve, eu entendi...
Sandım ki...
Julguei...
- Sandım ki şerif...
Disse ao Xerife que...
Ama ben, ben sadece sandım ki...
Mas, apenas pensei...
Bana teşekkür etti ve onu bir daha hiç görmedim ve sandım ki...
Ela me agradeceu e nunca mais a vi, supus então que...
Bir an için sandım ki...
Por instantes, achei...
Ve dedin ki "Bir an için sandım ki..."
E disseste : "Por instantes, achei..."
Bana güvenmemen çok kötü, ben de sandım ki şey, sen... sen ve ben, anneni hapishaneden çıkarabiliriz.
É uma pena não confiares em mim. Porque eu achava que tu e eu podíamos tirar a tua mãe da cadeia!
- Ama ilk geldiğinizde, sandım ki- -
- Quando chegou a Casablanca, pensei...
Sandım ki...
Pensei...
Affedersiniz, yanlış... Sandım ki...
Desculpe, pensei que...
Hayır... ben sandım ki...
Não, eu... apenas estava a pensar...
- Sandım ki biraz dinlene...
Estava a pensar em descansar um pouco.
Bir an için sandım ki...
Por um segundo pensei que podia ser...
- Hep sandım ki sen ve Don...
- Pensei que tu e o Don fossem...
Sandım ki belki Don...
Pensei que talvez o Don estivesse...
- Bir an sandım ki... - Öyle bir şey değil.
- Senti uma terrível sensação de que...
- Ama sandım ki...
- Pensei que...
Seni uzun zaman aradım, sandım ki gelmezsin.
Há muito que a procuro. Pensei que não viesse.
O kırmızı montu görünce ben... Sandım ki... Hey enayi... neden yaptın bunu?
Quando vi aquele blusão vermelho, eu pensei... ldiota,
Benimle Mavi Ejderha'da tanıştığından dolayı, sandım ki senden önce erkek arkadaşlarım Olmasına göz yumdun.
Pensei que como me conheceste no Blue Dragon... tivesses percebido que tive outros namorados antes de ti.
- Ben sandım ki...
- Julgava...
Bir an sandım ki sen ve ben...
Por um momento acreditei que tu e eu...
Bir an için sandım ki, sözünden cayıyorsun, çünkü parayı elde etme şeklimden hoşlanmadın.
Pensei que era por não gostares de como ia obter o dinheiro.
Hayır, sandım ki...
Não, eu pensei...
Fakat sandım ki, sen...
Mas eu pensei que tu...
Evet, bunu biliyorum, fakat sandım ki, düşüncelerime kulak verirseniz ve...
Sim, eu sei disso, mas pensei que, se ouvisse a minha ideia e...
Sanırım, aptalca bir düşünceydi, fakat sandım ki, Charlie ile konuşursan, beni suçlamayı ve odasına kapanmayı bırakacak.
Acho que foi uma ideia parva, mas pensei que, se falasses com o Charlie, talvez ele parasse de me culpar e de ficar trancado no quarto.
Çıkardığınız seslerden sandım ki...
Imaginei que fosse pelos sons que fazias.
Evet, sandım ki...
Sim, eu pensei...
Sandım ki...
Johnnie, eu pensei...
Sandım ki sen o olabilirsin.
Pensei que talvez fosses Aquele...
Babamın öyküsüne inanmamıştım. Sandım ki o...
Não acreditei no que meu pai disse ter visto, e...
Sandım ki sen hiç...
Pensei que nunca mais...
Yere düşerken görünce, sandım ki... Önemli bir şey değil.
Quando te vi cair, pensei que... lsto näo é nada.
- Sandım ki...
- Pensei que tinha deixado...
- Ben sandım ki onunla...
- Mas eu achei que ia ser...
Ben sandım ki... Aşık gibi davranmadı demek?
Sempre pensei... ela não agiu como se estivesse apaixonada, pois não?
- Sandım ki...
Pensei que...
- Ama ben sandım ki...
- Mas tinha percebido que...
Hayır, biliyorsunuz, anlarsınız, şu var ki, bu sabahki basın konferansına bağlı olarak, onun da soyguncuyu gördüğünü sandım.
Com base na conferência de imprensa desta manhã, pensei que a sua mulher também tivesse visto o ladrão.
- Tahta bacağın var sandım. - Neden tahta bacağım olsun ki?
- Pensei que era perna de pau.
Yani... Mağaza için bana ilk ortaklık teklif ettiğinizde sessiz bir ortak oldum. Biliyorsunuz, karım sandı ki...
Quando me propôs o negócio de ficar a tomar conta da loja, e sendo uma sócia discreta, sabe, a minha mulher pensou...
Öyle bir kaçtın ki umurunda değil sandım.
- Você fugiu de lá e me deixou.
Harabeden biraz sandık ve kumaş aldım, donyağı, barut, marangoz araçları ve bazı önemli makaleleri, tabi ki hayatta kalan dostumu da unutmadım, Sem'i.
Entre os restos do naufrágio, encontrei algumas caixas grandes com todo o tipo de roupas, sebo, pólvora, ferramentas de carpinteiro e dezenas de objectos úteis, sem encontrar qualquer sobrevivente. Sam.
Sandım ki- -
- Pensei...
Diyelim ki, önde gelen kişi o. Ve de dost sandığım gurup içinde tek kişi.
Digamos que ele é, o favorito atual, e o único, no pacote, que costumava considerar amigo.
Hepiniz öyle sessizdiniz ki... -... dışarı çıktığınızı sandım.
Eu pensei que tivessem ido passear!
"Ne kendini beğenmiş bir kaçık." diye düşüneceğinizi sandım. Ki Sebastian öyle değildi.
"Que excêntrico pretensioso." O Sebastian näo o era.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]