Saçmalıyorum translate Portuguese
478 parallel translation
Sanırım saçmalıyorum.
Suponho que é uma tontice.
Galiba saçmalıyorum.
Suponho que só digo disparates.
Belki saçmalıyorum, ama emin olmalıyım.
Pode ser uma tolice, mas preciso de ter a certeza.
Saçmalıyorum, çünkü Alfred gerçek bir profesyonel.
Estou a ser ridículo, o Alfred é um profissional.
Saçmalıyorum.
Estou a dizer disparates.
Saçmalıyorum demek.
... Eu digo tolices, agora? ...
Her zamanki gibi saçmalıyorum.
Só estou a ser tola, é só.
- Evet, saçmalıyorum.
- Sim, estou a exagerar.
Saçmalıyorum.
Não estou a dizer coisa com coisa.
Saçmalıyorum, değil mi?
Estou cheio de merda, não estou?
Sanırım saçmalıyorum.
Penso que sou apenas tola.
Saçmalık, katılıyorum.
- Disparate, concordo.
Saçmalık kokusu alıyorum.
A mim, cheira-me a treta!
Savcı tarafından yapılan sorgulamanın saçmalığına... dikkat çekmeye çalışıyorum.
Estou tentando mostrar o total absurdo... da linha de interrogatório usada pelo promotor.
Kongo'da tüberküloz olduğun saçmalığına inanmıyorum.
- Não acredito nestas besteiras de ter tido tuberculose no Congo.
Birleşik Devletler Anayasasına ortaçağ saçmalıklarının girmesini ve ilerleme karşıtlarını önlemeye çalışıyorum.
Só tento impedir que os retrógrados vejam com uma ignorância medieval a Constituição dos Estados Unidos.
Ben bu saçmalıkların hiçbirine inanmıyorum.
Não acredito em nada disso.
Devamı için elimden geleni yapıyorum ama saçmalık istemiyorum.
Faço o meu melhor para as coisas correrem normalmente, mas não posso permitir que se tornem numa tolice.
Sürekli saçmalıyorum.
Falo demasiado!
Ne zaman bu bağlantıyı kapatsam yeniden ses-yazar saçmalığına girmek zorunda kalıyorum.
Sempre que desligo, tenho que passar por esta merda de verificação de voz!
Bu saçmalıkların ne alakası var anlamıyorum.
Não sei o que gano com esta porcaria.
Bailey saçmalığı derken uygar dünyanın kıskandığı muhteşem İngiliz yapımı köprüden bahsettiğini sanıyorum.
Quando se refere à "porcaria da Bailey", Presumo que se refere àquela ponte britânica feita com precisão, que é a inveja do mundo civilizado.
- Saçmalık. Ben de yapıyorum.
Eu fá-lo-ei.
Saçmalıyorum..
Estou sendo boba.
Tanrım, inanamıyorum. Saçmalık bu.
Não acredito nesta merda.
Ben neyi anlamıyorum, biliyor musun? Senin gibi zeki bir adamın bu saçmalığı hâlâ niye yaptığını.
Não entendo por que um tipo esperto como tu continua a fazer este lixo.
- Ben bu vudu saçmalığına inanamıyorum.
Não consigo acreditar nesta treta.
Biraz normal konuşsana, anlattığın saçmalıkların, yarısını hiç anlamıyorum.
- Mas às vezes essa percepção torna-nos malucos. Agora fala normalmente, eu não percebo metade do lixo que me contas.
Bu saçmalık yüzünden maçı kaçırıyorum!
E pensar que estou perdendo o jogo por isto!
- Bu maço saçmalığına inanamıyorum!
- Não acredito, que bazófias machistas!
Bu kızın saçmalıklarına inanmıyorum.
- Não acredito nas tretas dela.
Bu boktan saçmalığa inanmıyorum!
Não acredito nesta merda.
Şahsen bu tip saçmalıkları yadırgıyorum.
Ofendo-me com esse tipo de merda.
Söylediğin saçmalıkları kaale almıyorum.
E não me venhas com essa treta do reggae radical.
Bu saçmalığa katlanamıyorum.
Já não aguento as tuas merdas.
Doktor Cyclops ve Morticia Lud'ı kültürel saçmalıklarla tanıştırdığından beri oğlumla konuşacak konu bulamıyorum. Bir sürü müzik dinliyorum.
Desde que o dr. Ciclope e a Morticia começaram a apresentar todo este lixo cultural ao Lud, é como se eu não tivesse mais nada para falar com ele.
Bence sadece saçmalıyorsunuz, Hakkımda hiçbir şey bildiğini sanmıyorum.
Acho que és muito tagarela e não sabes nada sobre mim.
- Takımı bırakıyorum Saçmalık!
Disparate!
"Ben pencereden atlıyorum". Bu ne saçmalık!
Que diabo isso quer dizer?
Şu saçmalığı gördün mü? İnanamıyorum.
Visre esra merda?
İnanamıyorum bu saçmalığa!
Não acredito nisto.
aa, evet onları Sullivan şovundaki saçmalıkları ile hatırlıyorum bayan Simpson, bu görev ve tüm başarısı sizin olabilir ancak bir soruya cevap vermeniz gerekiyor
Oh, sim. Eu lembro-me dos gritos deles, no Ed Sullivan Show. Com este trabalho pode alcançar a glória.
Son birkaç gündür olan biten bu saçmalıkları anlamaya çalışıyorum ve sadece bir cevap anlamlı geliyor.
Estou tentando entender toda essa merda que está acontecendo... nos últimos dias, e só uma explicação faz sentido.
Bu saçmalığa inanamıyorum.
Ele não está a falar a sério.
Bu saçmalıkla uğraşmıyorum.
Eu não vou entrar nesta cena.
Uyumaya çalışıyorum. Ne saçmalıyorsun? Yolun ortasında bırakıyor kızı.
eu tou tentando dormir deixou no meio do nada, acorda!
Bu saçmalığa inanmıyorum.
Eu não acredito naquelas tretas, sabes?
Merkezde bu tür saçmalıklara yeterince katlanıyorum.
Eu recebo esse tipo de porcaria a toda hora na delegacia.
Bu pisliği dinlemeye katlanamıyorum. Her gün arkada oturuyorum... ve aynı saçmalığı defalarca duymak zorunda kalıyorum.
Estou farto destes disparates, de ficar ali sentado... a ouvir todos os dias essas tretas.
Bu saçmalıklara inanmıyorum.
Não acredito nesses disparates.
Neler saçmalıyorum?
O que estou dizendo?
saçmalık 1235
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçma sapan konuşma 57
saçmalıyor 21
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalıyorsun 156
saçmalama lütfen 25
saçma sapan konuşma 57
saçmalıyor 21
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40