Senden değil translate Portuguese
1,190 parallel translation
Sadece senden değil.. bizden de.
Não só da tua parte mas de nós os dois.
Peki bu senden değil mi?
Então esta é por sua conta, não é?
Rebadow, bunu Keller'dan beklerdim, senden değil.
Rebadow, esperaria que Keller fora o bocón, não você.
- Hayır, senden değil, Milenyum Binası'ndan bahsediyorum.
Foi buscar uma aspirina. - Não és tu, é no Edifício milénio.
- Senden değil ama geri kalanlar.
De ti não, de tudo o resto.
Kral benden zevk alıyor, senden değil.
O rei gosta de ficar comigo e não convosco!
Senden değil, ben genel olarak özür diliyorum.
Eu não estou! Eu estou me a desculpar no geral.
Senden değil. Gitmem gerek.
É só que eu tenho de ir.
Senden değil. Senden değil.
Não de você Não de você
Senden bir şey getirmeni istedik, bir şey bırakmanı değil.
Queríamos que trouxesses algo e não que lá deixasses.
Şu anda senden hiç memnun değilim. Daha da önemlisi Walter da hiç memnun değil ve işe polis karıştı.
Neste momento não estou lá muito contente contigo e, mais importante ainda, o Walter também não e já falou com a polícia.
Pam'den değil, senden söz ediyorum.
Não estamos a falar da Pam, mas de si.
Kupa valesi senden daha iyi bir avcıdır değil mi? Adamı tam burnunun altından vurur.
O valete de copas apanha-te o trunfo mesmo debaixo do teu nariz!
Senden hoşlanmadığından değil.
Não que ela não goste de ti.
Senden de sır saklanmıyor değil mi Conrad?
Não há segredos à tua volta, pois não, Conrad?
Senden bir iyilik istiyorum. Seks söz konusu değil.
Estou a pedir-te um favor, e não há sexo.
Senden öncekinin standartlarına ulaşmak her zaman zordur, değil mi?
É sempre difícil conhecer os nossos antecessores, não é?
Senden çok daha fazla huzur doluyum, doğru mu değil mi?
É ou não é verdade que tenho mais... não sei... mais serenidade que tu?
Senden korktuğum için değil, fakat gözünü kırparsan kendimi gerçekten daha iyi hissedeceğim.
Não... que tenha medo de ti, mas sentir-me-ia melhor se pestanejasses.
Ama hiçbir şey senden ve abinden daha önemli değil.
Mas não há nada, mais importante para mim do que tu e o teu irmão.
Ross, aş artık şunu. Senden nefret ediyor falan değil ya.
Ela não te odeia a ti.
Senden istediğim bu değil.
- Não é isso que estou pedindo.
Senden haber alamadığımdan dolayı değil, ama aldığımda
Não só não sei de ti, mas sim quando o faço,
Rütbesi senile aynı değil, rütbesi senden düşük.
Uma vez que ela não tem posto, você claramente é superior a ela.
Senden bazı şeyleri sakladığımı itiraf edeceğim, ama hiçbirisi de önemli şeyler değil.
Admito que tenho enganado você sobre algumas coisas, mas nunca sobre algo importante.
- Senden çok basit bir şey istiyorum. - 500 pound'luk bir cesedi taşımak hiç de basit bir şey değil.
Pedi um favor simples... Segurar um cadáver de 250 kg não é simples.
Senden konuşma istemedim, değil mi? Senden saç kesmeni istiyorum.
Não vos estou a pedir que falem, estou a pedir-vos que cortem cabelos.
Hepsi bu değil Sam'in senden istediği
Isso nao e tudo que Sam fara por voce
Frank, senden nefret eden bir çocukla birlikte yaşamak hiç de rahat değil.
Digo-te, Frank, ser padrasto duma criança que nos odeia, não é propriamente um piquenique.
Kabul et küçük adam. Şans artık senden yana değil.
Enfrenta os factos, pequenitates.
Bu değersiz ahmaklar... bu gezegeni senden aldılar, değil mi Anne?
Aqueles tolos inúteis... roubaram-te este planeta, certo Mãe?
Ama biz senden söz ediyoruz, benden değil.
E não estamos falando sobre mim, mas sobre você.
Senden nefret ediyorum ve Almanya Şansölyesinden nefret ediyorum... küçük bıyıkla, ama o sıralamayla değil.
Detesto-a e detesto o chanceler da Alemanha... aquele do bigodinho, mas não por esta ordem.
Senden nefret ettiğim kadar değil.
- Não tanto quanto te odeio a ti.
- Senden daha fazla değil mi?
- Mais do que precisas de nós?
Bu fikir ilk senden çıkmıştı Charlie, değil mi?
Charlie, tu é que tiveste essa ideia.
Mesele değil, Engin ağabey, senden alırız.
Aquele patife está na loja?
Annesi, " Bu benim hayatım değil ve senden bir çocuk istemiyordum.
A mãe dela disse, "Esta não é minha vida... " e eu não quis ter um filho teu. "
Lucy senden daha akıllı değil mi?
A Lucy não é já mais inteligente do que tu?
- Ben profesyonel bir askerim. - Bunları düşünmemek gibi bir lüksüm var. - Senden duymak istediğim şey bu değil.
Sou um soldado... posso me dar ao luxo de não pensar nisso.
- Senden genç değil ya.
- Não mais do que você.
Bu senden gizlediğim bir şey değil.
Isto não é um segredo meu.
- Senden şüphelenmiyorlar değil mi? - Hayır.
- Não suspeitam de ti, pois não?
Benim senden biraz daha çok sevaş tecrübem olması suç değil
Tenho um pouco mais de experiência de combate. Sem ofensa. Nenhuma.
Bu kadar muhteşem olman onun suçu değil ki. Çocuk senden başka bir şey düşünemiyor.
Ele não tem culpa por seres tão fantástica, não pode pensar em mais nada.
Senden onu övmeni istedi değil mi?
Ela pediu-te para a elogiares, não foi?
Dersin bir kısmını dinledin diye senden 100 dolar almaya kalkmazlar değil mi?
Não irão cobrar $ 100 só para escutarmos parte da aula?
Bu senden başka kimsenin suçu değil.
A culpa é toda tua.
- İnan bana, iş senden ibaret değil.
-... não sei... - Acredita que não és o primeiro.
Her neyse, seni çağırdın ve senden çıkmanı istedim, değil mi?
De todo jeito, eu chamei e te pedi para sair, não é assim?
Biz de senden bahsediyorduk değil mi Candy?
Nós estávamos a falar de ti, não era, Candy?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66