Siz değil translate Portuguese
3,126 parallel translation
Hayır bunu siz değil, benim yapmam gerek.
como o "Tio Fester"? Não. Tu não farás isso, mas deixa que eu faça.
Herkes bilir ki bunu yapan Pontius Pilatus'tu, siz değil!
Toda a gente sabe que foi Pôncio Pilatos e não vocês.
- Fare J.'ye Tek yarışmacılar siz değilsiniz biliyorsunuz değil mi?
Vocês não são os únicos candidatos, sabiam?
Burada çizgiyi aşıyorsun. Biz onun ebeveynleriyiz. Ne yapıp ne yapacağını biz söyleriz, siz değil.
Somos os pais dele, nós decidimos o que ele pode fazer e não você.
Tutuklanan kişileri, aç ve susuz vaziyette saatlerce hücreye tıkan polisler siz değil miydiniz?
Vocês deixaram manifestantes legais sem comida e água durante 5 horas.
Ah, tamam! Birileri çalışıyor, siz çiziyorsunuz değil mi?
Ah, certo, eles amuam e tu aguentas o drama.
Sisteme uzaklık hesaplarını girmeliyiz..... ama siz bu işi halledebilirsiniz, değil mi?
Vamos ter de inserir o cálculo da distância, mas vocês devem ser capazes de conseguir isso, não?
- Artık değil. - Ama siz Kızılderili'siniz.
- Mas vocês são índios.
Bayan Finch, sizi onunla görüştürmem mümkün değil. Ancak, siz yanımdayken kocanız ile telefonda görüşmek istiyorum. Mümkünse, onu sakinleştirmem için bana yardım eder misiniz?
Sra. Finch, não posso colocá-la ao telefone, mas vou falar com o seu marido, e preciso da sua ajuda para mantê-lo estável.
Siz şu trafik magandalarından değilsiniz, değil mi?
Você não é uma daquelas ragers da estrada, certo? Por que eu lixo-vos na prisão.
Siz domuz yetiştiriyorsunuz. - Bizim değil onlar.
Este não é um porco dos nossos.
Siz babalarınıza seni seviyorum demiyorsunuz değil mi?
Vocês não dizem ao vosso pai que o adoram, pois não?
Serayı siz kurdunuz, değil mi?
- Foi você que construiu a estufa, certo?
- Siz evliydiniz, değil mi efendim?
- É casado, senhor? - Sim, com a Jane.
- Siz de söyleyemezsiniz, değil mi?
- Tu também não podes dizer a ninguém, ouviste?
Siz kuşları incelemiyorsunuz değil mi?
Vocês não observam pássaros, pois não?
Sizden çok var ama sanırım bu sizin işleri yoluna koyma yolunuz, değil mi, şeyle... Sen... Yani siz yapabilirsiniz... birbirinizden destek alabilirsiniz ve babanın bu durumdan çıkmasına yardım edebilirsiniz.
São muitos, mas suponho que é dessa forma que vocês fazem as coisas, certo, quero dizer, que conseguem... receber força uns dos outros e ajudar o teu pai a ultrapassar isto.
İyi de, Locke bu koşullarını listeledikten sonra ve siz hala özel mülkiyetten yana mıyım yoksa değil miyim diye düşünürken... Locke, özel mülkiyeti gayet tutarlı ve güçlü bir şekilde savunmasını vermişti bile.
Bem, depois de ele apresentar os pré-requisitos e de nos deixar a pensar se somos a favor ou contra a propriedade privada... depois apresentar uma defesa muito plausível e poderosa da propriedade privada...
Siz şeker popolulara şimdiden söylüyorum, bu elinizi kolunuzu sallayarak geçeceğiniz kolay bir seçmeli ders değil.
esta não é uma classe para brincadeiras.
Prenses Kristina, siz de kraliyet soyundan geliyorsunuz, değil mi?
Mas a Princesa Kristina, também tem sangue azul, correto? Sim.
- Siz Katolik'siniz değil mi?
Você é católica, sim?
Siz de öyleydiniz, değil mi?
A senhora também era, certo?
Barney'in arkadaşlarısınız siz, değil mi?
Vocês são os amigos do Barney, certo?
Demek istediğim siz doktorsunuz, değil mi?
Não, eu compreendo. Mas, quer dizer, é doutor, certo?
Hayır, siz problemin parçasısınız, çözümün değil.
Não! Tu és parte do problema! Não da solução!
Ölü müsün, ölümden dönmüş müsün yoksa ikisinin arasında mısın önemli değil. Çünkü bizim yakamızı bırakmayan siz insanlarsınız.
Não importa que estejas morto, não-morto... ou algo entre isso... porque são vocês humanos que nos assombram.
- Evet, siz de Dr. Cameron'sunuz değil mi?
Sim, você é o Dr. Cameron, certo?
Siz dört aylığına buradasınız, değil mi?
Vai cá estar por quatro meses, certo?
Siz İskân Müdürü değil misiniz?
É o secretário da Habitação?
Artık yetkili siz olduğunuza göre bütün ipler sizin elinizde, değil mi?
Agora que está no comando, cordão de veludo para os V.I.P.s, não é?
Siz Dr. Quick'in suç ortağınız, değil mi?
Você é o ajudante do Dr. Quick, não é?
Siz ödemenizi çoktan aldınız zaten, öyle değil mi?
Já se encarregou do pagamento, não foi?
Siz ve Mary de yanımda olursanız uygunsuz bir durum oluşmaz. Ağır caz değil Leydi Rosamund. Sadece güzel müzik yapan bir kulüp.
Espera resolver primeiro certos assuntos com Mrs. Bates.
- Polissiniz siz, değil mi?
Vocês são policias, certo?
Dedektif Cho. Siz de alındınız, değil mi? Anlayamadım?
Agente Cho, você foi não foi?
Bu ille de siz hatanız değil.
Isto não tem necessariamente que ver consigo.
- Siz kardeşisiniz, değil mi?
- É irmã dela, não é? - Sim, sou.
Peder birçok yönden ben daima öğrenci olacağım siz de akıl hocası bu yüzden benim için bunu söylemesi kolay değil ama siz bu sorunla doğrudan yüzleşmiyorsunuz.
Padre, de muitas maneiras, serei sempre o aluno, e o senhor, meu mentor. Isso não é fácil para mim. Mas o senhor não está enfrentando o problema de frente.
Annenizin ne düşündüğünü siz de bilmiyorsunuz, değil mi?
Vocês sabem o que sua mãe está pensando?
Bu riske siz girmişsiniz, Çavuş McCluskey, ben değil.
Bem, isso é a parte em que deixou de ser a Sargento Mcclusky. Comigo não.
Siz pilotlar acil durumlar için hazırlık yaparsınız, değil mi?
Você é piloto. Pilotos se preparam para emergências, certo?
Ben herkesi yenebilirim ama siz Her zaman kaçırırsınız değil mi?
Derrotei toda a gente e vocês não viram nada.
Siz kızlar garipsiniz değil mi?
Vocês são esquisitas, não são?
Tabii siz her şeyi Tanrı'nın açıklamasını bekliyorsunuz, değil mi?
E vocês precisam de... Deus. Para explicar tudo, não é?
Beni siz aradınız, biliyorsunuz değil mi?
- Vocês é que me ligaram, lembram-se?
Siz geri kalanlar da Five-0'nun demokrasiyle değil müşfik bir diktatörlük olduğunu unutuyorsunuz.
Esquecem-se que o Cinco-0 não é uma democracia. É uma ditadura benevolente. Entenderam?
Söz konusu olan böyle kavgalarsa, evet. Bence siz bir kavgaya karıştınız ama mal herifin biriyle değil.
Acho que te meteste numa luta mas não foi com um homem mau.
Siz burayı izliyordunuz, değil mi?
Observavam este lugar, não foi?
Ama İşçi Partisi bu konuda siz Orta Yol'la aynı görüşte değil.
Mas os Trabalhistas não concordam com os Moderados nesse ponto.
bay Suri bu tablonun değeri 800 bin rupi biz 900 bin vermeye hazırız siz hazırsınız ben değil.
Sr. Suri, o valor de mercado pintura é Rs.80, 00.000. Estamos dispostos a pagar 90. Você está pronto, Eu não.
Konu bu değil şef, çünkü bu bizim için sıradan olsa da siz ve L.A.P.D. bir siyahi çete üyesinin hayatını dikkatsizce tehlikeye atmaktan yargılanıyorsunuz.
- A questão não é essa. Seja qual for nosso "negócio habitual", você e o Departamento, estão agora a ser processados por colocar em perigo a vida de um membro de um gangue.
siz değilsiniz 19
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56