Söylemeliyim ki translate Portuguese
1,544 parallel translation
Bak, Kenya, siyah bir adam olarak şunu söylemeliyim ki, onunla ilk tanıştığım zaman, adam hakkında bir şüphem vardı.
Ouve, Kenya, como homem negro tenho de dizer que desconfiei dele quando o conheci.
Gerçekten söylemeliyim ki, hiç zamanımız kalmadı.
Preciso de dizer que não temos tempo.
İlk olarak şunu söylemeliyim ki bu trajedi yüreklerimizi derinden yaraladı.
Primeiro quero dizer que nos compadecemos... com todos os afectados por esta tragédia.
Yine de söylemeliyim ki ; Trevor, daha yakışıklı olabilirdi.
Mas o Trevor está muito mais sexy.
Şunu söylemeliyim ki eviniz gerçekten rüya gibi.
Quero que saibas que a tua casa parece-me idílica
Bence de. Ayrıca söylemeliyim ki bence eski erkek arkadaşın senin hakkında oldukça yanılmış.
Definitivamente, e para que conste o teu ex-namorado está...
Söylemeliyim ki... Ben... Yaptığınıza hayranım.
Mas tinha que dizer-lhe que adoro o seu trabalho.
Fakat Bay Davis de, görüşme boyunca, Ralph Graves'in bu odada bulunması konusunda ısrarcı oldu, söylemeliyim ki, Cliff, onunla şüpheli görüşmelerinden edinilen, Hughes'un hayatına ait doneler, beni hayrete düşüren bir husustur.
O Sr.Davis também insistiu que Ralph Graves estivesse presente durante a ligação. O que me surpreendeu um pouco, devido as declarações de Hughes sobre a revista Life durante seus supostos contatos com ele.
Ama şunu söylemeliyim ki sen tam filmlerimizde görmek isteyeceğimiz tipte birisin.
Mas tenho que te dizer, que és a miúda que imaginei para o nosso filme.
Ama bir dostun olarak, dürüstçe sana şunu söylemeliyim ki bence biraz ara verme vakti geldi.
Mas, como amigo, devo ser sincero e dizer-te que creio que chegou a altura de deixá-lo.
Ve sizi daha sevindirmek için söylemeliyim ki Kullen'e gezimiz yarın gerçekleşecek.
E brindar vocês uma vez mais... nossa viajem da diretoria para Kullen vai começar amanhã.
Angus, şunu söylemeliyim ki kızları iyi kontrol edemedim.
Angus, mais vale a pena dizer-te, não fiz um 1º plano das raparigas.
Şunu söylemeliyim ki
E tenho de dizer
Size şunu söylemeliyim ki bizim hiç yiyeceğimiz yok
Tenho de o informar que já não há comida.
O zaman söylemeliyim ki altında olmak bana büyük zevk verdi.
Bem,... deixa-me só dizer que estou entusiasmado por estar debaixo de ti.
Ben çocuklarıma politik olarak yaklaşmıyorum ama aynı zamanda şunu da söylemeliyim ki çocuklarıma hayat destekçisi olduğumuzu söylemekten de çekinmiyorum.
Não influencio as crianças em questões políticas. Mas, ao mesmo tempo, não tenho problemas em dizer às minhas crianças "Somos pró-vida."
"Bataklık" kitabını yeğenime okudum söylemeliyim ki, biraz ürkütücü.
Acabei de ler "O Pântano" à minha sobrinha e tenho que dizer que o achei bastante aterrorizador.
Şunu söylemeliyim ki rakam çok büyük. Çünkü iş, çok kazançlı!
Bem, tenho de dizer que o número é enorme por serem tão rentáveis.
Söylemeliyim ki, poligamiyi onaylamıyorum.
- Devo dizer-te que sou contra a poligamia.
Pekala, şunu söylemeliyim ki, harika bir yemekti, Bayan Griffin.
O jantar estava delicioso, Sra. Griffin.
Söylemeliyim ki ;
" Devia dizer...
Söylemeliyim ki...
Bem. Só para dizer...
Söylemeliyim ki ; ofis yaşamı eski alışkanlıklarınızı geri getiriyor.
Devo dizer que custou um pouco a habituar-me à vida de escritório.
Büyük masa diye işte buna derim Sana şunu söylemeliyim ki...
Não haja a menor dúvida de que é uma grande mesa.
Boş tuvaleti öylece beklemek istemedim. Çünkü sana söylemeliyim ki bu daha önce başıma gelmedi...
Não queria estar aqui à espera de uma casa de banho vazia.
Söylemeliyim ki babam da ben de bu aptal kostümler olmadan da gayet iyiydik.
- Devo dizer que o pai e eu não precisávamos destes disfarces idiotas.
Sam, söylemeliyim ki, bu ilişkimizi gerçekten etkileyecek.
Sam devo dizer que isto complica a nossa relação.
Lucas'ı kontrol edip, Çavuş Adams'la ilgili veriyi inceleyip,.. ... otopsileri yapıp, marulda çıkan dişler için kalıp çıkardıktan sonra bunu yaparım. Bu arada, söylemeliyim ki,..
Farei isso, assim que terminar de verificar o Lucas, estudar os dados do sargento Adams, fazer autópsias, criar arcadas dentárias dos cadáveres ocasionais e mais deixa-me disser que os vegetais geneticamente modificados... estão um pouco fora da minha área de especialidade.
Catherine, şunu söylemeliyim ki, delil olabilecek bir şey görmüyorum.
Catherine, desculpa lá que te diga, mas não vi nada probativo.
Söylemeliyim ki, bütün hayatım bu değil.
É preciso dizer que isto não é a minha vida inteira.
Söylemeliyim ki, bunu çok uzun bir süredir düşünüyordum.
Tenho que te confessar, que ando a pensar nisto há muito tempo. Eu também.
Söylemeliyim ki, duyar duymaz şoka girdik ve sandığımızdan daha ciddi olabileceğini düşündük.
Dizer que ficamos chocados seria um eufemismo.
Şunu söylemeliyim ki, eğer kız bir fahişe ise, üst tabakadandır, tıpkı o araba gibi.
Só lhe digo isto : se fosse prostituta, era do topo, tal como o carro.
Şunu söylemeliyim ki bu durum beni endişelendirmiyor.
Devo dizer... que não estou preocupado com isso.
- Bay Deline, şunu söylemeliyim ki şu kız, Jennifer harikaydı ama bu kız bir terfiyi hak ediyor. - Teşekür ederim.
- Obrigado.
Kibar olmaya çalışıyorum burada, Ed? Ama şunu söylemeliyim ki bunun tadını biraz kaçırıyorsun.
Estou a tentar levar isto na desportiva, Ed, mas devo dizer-lhe, que está a tornar as coisas um pouco desagradáveis.
Birçok skandal atlatmış biri olarak şunu söylemeliyim ki bunu acilen kontrol altına almalısın.
Falando como alguém que já teve a sua quota de escândalos precisas de abafar isto o mais rapidamente possível.
Yoksa kafası çok karışırdı. - Söylemeliyim ki benim de kafam hayli karıştı.
Ainda bem que o Ritchie não estava contigo, teria ficado tão confuso.
Söylemeliyim ki, senin için ameliyathaneden uzak kalmak kolay olmayacak. Uzun bir süre.
Não vai ser fácil ficar longe do BO tanto tempo.
Kutumda birkaç küçük insanım var ve söylemeliyim ki bugünkü havaalanları güvenliğinden bavulunuzdaki küçük insanlarla geçmeye çalışırsanız sizi durdururlar.
Eu tenho pessoas pequenas dentro de caixas... Deixem-me que vos diga, da forma que a segurança está nos aeroportos e quando trazemos pessoas dentro das malas... Eles vão parar-vos.
Tekrar söylemeliyim ki çok güzel bir sürpriz.
Diz isso outra vez. É uma boa surpresa.
Alex'i bulmalıyım. Ama şunu söylemeliyim ki, kıyafetleriniz muhteşem.
Devo dizer-te que os fatos são fantásticos.
Ama şunu söylemeliyim ki eğer gidersen bir ya da iki köylü dostun... Yani, özgür olmayacak, nasıl söylesem, bu şartlar altında.
Mas digo que se o fizeres, amanhã, um ou dois dos teus amigos camponeses, bem, digamos que deixarão de falar contigo.
Söylemeliyim ki beni hayal kırıklığına uğrattı.
Confesso que estava muito deprimido.
Söylemeliyim ki bir ara endişelendim.
Devo dizer que ficaste feliz, durante um tempo claro.
- Söylemeliyim ki- -
- Devo dizer que... Digo...
Çünkü şunu söylemeliyim ki...
Porque tenho de dizer que...
Şunu söylemeliyim ki, baban ve amcanın yaptıkları gerçekten çok etkileyici.
Tenho que te contar uma coisa... O que teu pai e o teu tio fizeram... Foi impressionante.
bu noktada söylemeliyim ki : evet hepsini siz çektiniz!
E eu estou aqui para o confrontar de certa maneira e dizer : "Sim, você atraiu!"
Bakın, çocuklar, söylemeliyim ki eğer bununla tatmin olacağınızı ve olayı kapatacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Olhem, pessoal, tenho de dizer, que se pensam que vão obter alguma satisfação com isto, algum tipo de encerramento, não vão.
Söylemeliyim ki zekice yapılmış.
Muito bem feito, devo dizer.