Uyku zamanı translate Portuguese
296 parallel translation
Cin, sonunda! Uyku zamanı değil!
O gênio, finalmente!
Uyku zamanın geldi.
São horas de dormir.
- Haydi. Uyku zamanın geldi.
Hora da sesta.
Ama her nerede uyku zamanı gelirse hayvanlar ilgiyle dinliyorlardı.
Mas quando as coisas lhes corriam mal os animais ouviam com interesse.
Junior, uyku zamanı.
Anda, são horas da sesta.
Uyku zamanı, güle güle.
Horas de caminha. Adeus.
Uyku zamanı.
São horas de ir para a cama.
Uyku zamanı.
E hora de dormir.
Uyku zamanı. Yarın sabah hepimiz erken kalkacağız.
Vamos dormir, amanhã temos de nos levantar cedo.
ahdi uyku zamanı.
Vamos lá, é hora de dormir.
Uyku zamanı, yarın zorlu bir çalışma günü!
Está na hora de dormir, amanhã espera-vos um grande dia!
Güzel bir uyku zamanı, seni çöp torbası.
Está na hora de fazeres uma soneca, pedaço asqueroso de lixo.
Dinle ahbap, uyku zamanım geldi geçti.
Ouve, já devia estar na cama há muito.
Şimdi uyku zamanı.
Nada de espiar! É hora de deitar!
- Uyku zamanı.İyi geceler de.
- Para a cama. Diz boa noite, mamã.
Gidip onu yatıracağım. Uyku zamanı!
Vou colocá-la na tenda.
Uyku zamanı, Myra Gale.
Para a cama, Myra Gale.
Şimdi uyku zamanı.
É tempo de dormir.
Çocuklar, uyku zamanı!
Meninos, hora de ir dormir!
- Efendim baba? Uyku zamanın geçiyor.
Já passou a hora de ires para a cama.
Uyku zamanı.
Apagar as luzes!
Uyku zamanında ne yapacağız peki?
E o que fazemos na hora da sesta?
- Uyku zamanı geldi.
- Quero ir dormir.
Annem uyku zamanı öykülerine bayılır.
A minha mãe adora contos de embalar.
Uyku zamanı!
São horas de fazer a "sesta".
Uyku zamanı.
Hora de dormir.
- Şimdi, senin uyku zamanın geldi.
- Uh-uh. Agora mesmo, está na hora da tua sesta.
Tatlım, Baby, uyku zamanı.
Querida. Baby, está na hora da sesta.
Zaten uyku zamanım geldi.
- Ó pá. Além disso, já passa da hora de te deitares.
Bağıslayın, Uyku zamanı.
Perdão, está na hora da sesta.
- Uyku zamanı için iyi... -... bir seçim değil.
Não é uma boa opção para dormir.
Tamam. Ben, uyku zamanı.
Pronto, Ben, está na hora de ir para a cama.
Majesteleri, bebeğin uyku zamanı.
Sua Alteza, está na altura da cesta do bébé.
Pekala, delikanlı. Uyku zamanı.
Muito bem, amiguinho está na hora da sesta.
Uyku zamanı.
Está na hora de dormirem.
- Başka kahve istemezsem, yaralanmazsam, sigara içmeyi bıraksam, sadece bir çift çorabım varsa ve uyku tulumuma kendim baksam, o zaman ne yaparsın?
- E se eu deixar de gostar, se não ficar ferido, se deixar de fumar, se só tiver um par de meias e tratar do meu saco-cama sozinho, então que farás?
Biraz uyku ona iyi gelecek. Ne zaman ki o...
Faz-lhe bem dormir um pouco.
- Artık uyku zamanı. - Evet.
Está na hora de dormir.
Ve söylemem gerekirse gerçek bir uyku iksiri. Kimi zaman öyle.
Devo dizer que é um excelente sonífero... pelo menos de vez em quando.
Ben gidip Bob'u getireyim. Ne zaman kazmaya başlasa, zaman,... uyku, yemek, her şeyi unutur.
Quando começa a cavar, esquece-se das horas, de dormir, de comer, de tudo.
bunca tehlike ve serüven yeter artık durulup evlenme zamanı... karım dikiş dikip bana yemekler yapar hep hizmetime koşar... sonra kafamı şişirip dır dır eder hababam azarlar... sürekli para ister hayatı bana dar eder... en iyisi bu konuyu bir daha düşüneyim... evlilik hayatı benim neyime gözüme uyku girer hiç değilse... dünyada hiç kimsem yok ama artık birileri olmalı... acaba nasıl dost kazanıp insanları etkileyebilirim?
com tantas penas dores é melhor assentar e ter uma mulher que cozinhe e cosa as meias e faça tudo o que eu pedir que me aborreça e repreenda o dinheiro que ela gastava e a tristeza que me dava o melhor é pensar nisto outra vez podem ficar lá com a mulher que eu prefiro descansar só no mundo sem ninguém é melhor começar já como se fazem amigos e se movem influências?
- Bu uyku-zaman bozukluğundan nasıl kurtuldun?
- Como superas a diferença horária?
Samuel, uyku zamanı.
São horas de ir para a cama.
Zaten uyku zaman kaybıdır.
Mas dormir é uma perda de tempo.
- Uyku zamanı.
É hora de dormir.
Rüya gördügümüz zaman korteks uyku haline geçerken, orta beyin elektriksel aktivite göstermeye devam eder.
Aí está ela.
Zaman, uyku ve bilmemek.
Tempo, sono, não saber.
Uyku zamanı.
Hora da caminha.
Uyku vakti treni, tam zamanında.
O Expresso do Aconchego vem mesmo à hora.
Uyku zamanı-kulağa hoş geliyor.
Sesta... que bom.
Bununla beraber, beş yıl sonra bir deney girişiminde bulunacağım- - dahice bir plan doğrultusunda biyo-zaman alanını kullanarak, hayatını uzatmaya çalışacağım, ama bu işlem yüzünden, uyku halinde kalmış olan kroniton parçacıklarını tetikleyerek,
Entretanto, cinco anos mais tarde, quando eu tentar um experimental... e eu poderia adicionar, ingénuo procedimento de estender o ciclo de vida dela... o campo bio-temporal que eu a expuser activará as partículas chroniton dormentes,
zamanı 41
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanın var 16
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanım var 22
zamanımız azalıyor 34
zamanım olmadı 22
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanın var 16