Zamanı geldiğinde translate Portuguese
1,413 parallel translation
Zamanı geldiğinde şimdi kurtardığın şeyin mezarın olduğunu göreceksin.
Com o tempo perceberás de que quase te salvaste da morte,
Zamanı geldiğinde vücudum onu dışarı atacak.
Quando for a hora, o meu corpo a expulsará!
Zamanı geldiğinde bize yaptıkları gibi onları sürpriz bir şekilde devireceğiz.
Quando for a hora certa vamos pegá-os de surpresa, do jeito que fizeram conosco.
Ama zamanı geldiğinde tetiği çekebildim.
Mas quando chegou o momento, premi o gatilho.
Zamanı geldiğinde ne olursa olsun yelken açacağız.
- Que estamos a fazer? - Por agora estamos a navegar. Mas quando chegar a hora, faremos o necessario.
Ve zamanı geldiğinde, icabına bakılacak.
Quando chegar a altura, as contas serão ajustadas.
- Zamanı geldiğinde.
- Quando for hora...
- Olacak. Bir gün, zamanı geldiğinde, ona beni nasıl senin kollarına ittiğini anlatacağım.
Um dia, na devida altura, digo-lhe que foi ele que me empurrou para os teus braços, e isso vai dar cabo dele.
İlişkimizi insanlara açıklama zamanı geldiğinde önce benimle konuşmanı istiyorum.
Quando for altura de expormos a nossa relação quero que fales comigo primeiro.
Er yada geç, zamanı geldiğinde hepimiz sorumluluk sahibi yetişkinler olmalıyız.
Mais cedo ou mais tarde, chega a hora quando nós todos nos tornamos adultos responsáveis...
Kahvaltı zamanı geldiğinde,.. ... kapıları açarız ve çok hoş bir etki olur.
E quando for o pequeno-almoço, abrimos as portas e voilà...
Zamanı geldiğinde, beyler ki o zamanın ne zaman olduğunu biliyorsunuz kondomun paketini dikkatlice açın ve muza dikkatlice yerleştirin.
Quando chegar a altura, e, cavalheiros, vocês saberão quando, abram cuidadosamente o pacote do preservativo e coloquem-no na banana.
Birine bağlanmanın zamanı geldiğinde, bekleyeceğim sen ve Zach'in sahip olduğu gibi özel birşeyler bulana kadar.
- Boa. No que toca ao grande compromisso, vou esperar até ter algo tão especial como tu e o Zack têm.
Zamanı geldiğinde ona ne çok ortak yönünüz olduğunu gösterirsin.
Quando o direito do tempo, você pode mostrar para ela quanto você tem em comum com ela. Obrigado.
- Merak etmeyin. Zamanı geldiğinde.
Chegará a hora devida.
Tutuklama zamanı geldiğinde, kıçlarına şantaj yapabiliriz.
Na hora de fazer a rusga, podemos prendê-los.
O küçük kızı bulacağız, ona yakışan bir mezar yapacağız. Sonra da zamanı geldiğinde onun kıçına dinamiti boru gibi sokacağız.
Vamos descobrir a miúda, dar-lhe um funeral digno e, depois, na altura certa, vamos enfiar dinamite pelo rabo dele acima.
Zamanı geldiğinde.
No momento certo.
Zamanı geldiğinde, bileceksin.
No momento certo, saberás.
Eğer kararın buysa, tüm yapabileceğim seni hazırlamak, zamanı geldiğinde aydınlanma yolunu bulmana yardım etmek.
Apenas posso preparar-te, ajudar-te a achar o teu caminho para a luz quando chegar o momento certo, se decidires que queres isso.
Zamanı geldiğinde onunla ben ilgilenirim.
Eu lido com ele quando for altura.
Zamanı geldiğinde işleri yürütmeleri için yeni bir yol bulmakda yardım etmeyi de önerdik onlara.
Também os ajudei a criarem nova forma de governar as coisas.
- İyileşecek. Yakın zamanda dans etmesi pek mümkün değil. Ama zamanı geldiğinde dans etmek istediğinde bu kararı kimsenin yardımı olmaksızın, tek başına verebilme kapasitesine sahip.
Não vai dançar nos próximos tempos, mas quando for altura disso e se quiser dançar, ele será perfeitamente capaz de decidir isso sozinho, sem a ajuda de outras pessoas.
Şey, zamanı geldiğinde, sesim daha gür çıkacak.
Quando chegar o momento, será forte.
Zamanı geldiğinde, ben ararım polisi.
Quando for o momento adequado, eu faço a chamada.
Zamanı geldiğinde dul kadın beni burada bekliyor olacak.
É isso que me espera aqui.
ve zamanı geldiğinde ihtiyacın olan tüm zaman senindir...
E quando chegar a altura certa, leva o tempo que precisares.
Zamanı geldiğinde, ben ortadan kaybolacağım.
Quando chegar o momento simplesmente desaparece.
Zamanı geldiğinde diğerleri anlayacak.
E quando chegar o dia, perceber-me-ão.
Bilirsin bir gün, zamanı geldiğinde.
Já sabes, um dia, quando seja o momento correcto.
Zamanı geldiğinde... "Geri Dönüşüm" kitabının yayımlanmasıyla seni temin ederim ki kitap en çok satanlardan biri olacak.
Quando colocarmos o "Re-Cycle" à venda será um best-seller.
Zamanı geldiğinde kızınızla konuşabilirsiniz.
Não precisam de conversar já com a vossa filha.
Bu yüzden intikam zamanı geldiğinde, Amerikan halkı, sebepleri ve etkilerini bir araya getiremeyecek, olanları anlamlandıramayacaktır.
Blowback não é simplesmente... conseqüência involuntária de operação externa.
Ve oraya gideceği zaman geldiğinde de, orada onu bekliyor olacağız.
O público...
Doğru zaman geldiğinde bir koca bulacağım.
Arranjarei marido quando chegar a altura.
Sana Fibonacci'yi vereceğim... Buna söz veriyorum... Doğru zaman geldiğinde.
Eu dar-te-ei o Fibonacci, prometo-te isso, quando chegar o momento certo.
Doğru zaman geldiğinde ayrılacağız.
Partiremos na altura certa.
Doğru zaman geldiğinde.
Na altura certa.
Bunları hallettikten sonra, Farmington'da iki veya daha fazla One-Niner bir araya geldiğinde, göreceksiniz, bu onların hapse atılma zamanı olacak.
Depois de aplicarmos estas, se virem dois ou mais 1-Niners juntos em Farmington, estão perante "congregação em grupos", o que dá prisão.
Eve geldiğinde bile, David doğduğunda korkunç bir astımı olmasına rağmen Nathaniel hiçbir zaman burada değildi.
Mesmo quando veio para casa e o David nasceu com uma asma horrível, o Nathaniel nunca esteve realmente do meu lado.
Doğru zaman geldiğinde..... sana söz veriyorum, bu sıkıntıyla ilgilenilecek.
No momento certo, prometo-te que este problema será resolvido.
Doğru zaman geldiğinde açıklanacak.
Será revelado na altura certa.
Ama kavgalı bir ayrılmanın vakti geldiğinde o zaman kızının üzerine seni salabilirim.
Além disso, quero ficar mais próxima deste homem. Quando chegar a altura duma separação feia deixo-te avançar sobre a filha dele.
Şehre geldiğinde, en iyi arkadaşına zaman ayır.
Olha, quando chegares, é bom que tenhas tempo para este teu amigo!
Wilbur, bizler doğarız, yaşarız... ve zamanımız geldiğinde de ölürüz.
Wilbur, nós nascemos, vivemos e, quando chega a nossa hora, morremos.
- Doğru zaman geldiğinde.
- Quando a altura for certa.
Doğru zaman geldiğinde, bana geri ödeyecek.
Na altura própria, ela vai-mas pagar.
Ama uygulamaya geldiğinde her zaman bir bahanem vardı.
Quando chegava a vias de facto tinha sempre uma desculpa.
O an geldiğinde ki, inanın bana bir gün mutlaka gelecektir... işte o zaman yedi farklı numarayla... karşısında duracaksınız!
Porque quando o momento chegar e acreditem que chega... é quando começarão a lançar... sete diferentes tipos de fumo!
Söyle, zamanı geldiğinde, gücünden feragat edecek,
- E ela é a regente!
Doğru zaman geldiğinde arayacağız.
Bom, vamos chamá-los quando for a altura certa.
geldiğinde 28
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanı gelince 71
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236