Uzaklardan translate Portuguese
306 parallel translation
Grand Hotel'de yaşamak için çok uzaklardan geldim.
Vim de muito longe para viver no Grand Hotel.
Bütün köyleri dolaş, herkesi uyandır. Onlara düşmanın çok uzaklardan geldiğini söyle...
Vai por aldeias e cidades, os cidadãos acordar e dizer-lhes que o inimigo está prestes a chegar.
- Baksana, İngiliz, neden ta uzaklardan buraya döğüşmeye geldin?
- Fiz-nos, Inglês, porque lutas pela nossa República?
İnsanlar onu görmek için çok uzaklardan gelirler.
As pessoas andam quilómetros para o verem.
Kocaman hüzünlü gözler... Çok uzaklardan gelir gibi bir hali vardı.
Olhos grandes e tristes... e tinha qualquer coisa que parecia que lhe vinha de muito longe.
# Seni çok... # #... uzaklardan gördüm #
"Vi-te assim tão bela " E tão distante...
Uzaklardan gelen sizler.
Todos os que vieram de longe.
Ve güzel bir günde, uzaklardan Hayvan Çiftliği'ne gelen domuz delegeleri yeni bir çağın başladığını müjdeliyorlardı.
E um belo dia porcos delegados vindos de toda a parte... chegaram à'Quinta dos Animais'para celebrar a chegada dum nova era.
Oğlumu öldürmek için uzaklardan gelmedi.
Não veio de longe para matar o meu rapaz.
Seni öldürmek için çok uzaklardan geldim.
Andei mil quilómetros para o matar.
Genç adam çok uzaklardan geldi.
O rapaz veio de muito longe.
Uzaklardan, batıdan.
De a Oeste daqui.
Sandpiper onu çok uzaklardan getirdi.
O Sandpiper trouxe-o de muito longe.
... ama sanki uzaklardan gelen birine,.. ... uzaklardan.
Parece ser alguém do além, do além.
- Uzaklardan geliyorum.
- Vim de longe.
Sana çok uzaklardan meyan köklü şekerleme getirtmiştim.
Trouxe-te um monte de paus de alcaçuz.
Uzaklardan mı?
Venho de longe?
Bu kadar uzaklardan gelmeniz ne güzel.
Que amável da vossa parte virem de tão longe para nos ver.
Uzaklardan gelen Galyalılar gücümü yok etmeye yemin etmişler, Bir Kraliçe'nin nasıl ölebileceğini size göstereceğim.
Gauleses vindos de longe, que juraram destruir o meu poder, mostrar-vos-ei como morre uma Rainha...
Uzaklardan gelen Galyalılar, gücümü yok etmeye yemin etmişler, Bir Kraliçe'nin nasıl ölebileceğini... size göstereceğim, artık büyük aşk...
Oh, Gauleses vindos de longe, que juraram destruir o meu poder, mostrar-vos-ei como uma Rainha pode morrer.
Bizi çok uzaklardan fark ederler.
- Topam-nos à distância!
Büyük lider, biz sizin Kontrolcünüzü öğrenmek için uzaklardan geldik.
Grande líder! Viemos de um lugar muito distante para aprender com o seu controlador.
Bilge Kişiler bizleri uzaklardan buraya getirdiler.
Os Sábios trouxeram-nos de longe para lá.
Uzaklardan geldi.
Tem viajado.
Hepimiz uzaklardan geldik.
Todos viemos de terras distantes.
- Uzaklardan geliyorsunuz.
- Vieram de longe, bem longe.
Çok uzaklardan siren seslerini işittim.
Ouvi a sua sirene a uma grande distância.
Sahip olduğun güç... çok uzaklardan geliyor.
Nada tens nas tuas mãos Qualquer poder que detenhas Advém-te de uma instância superior
"Çok uzaklardan sana mektup gelmeyinceye dek bekle."
" Espera mesmo que não cheguem Cartas de longe para ti.
Cehennemi andıran bir ateş oluştu. Her yeri duman kapladı. Uzaklardan, 80 km. öteden görülebiliyordu.
Provocou um grande incêndio, colunas de fumo, visíveis a 80 km!
... çok uzaklardan duyuldu.
... ouvidas longe, muito longe. 65 00 : 13 : 10,180 - - 00 : 13 : 13,252 Meu querido, Você não tem jeito.
Ama çok uzaklardan çağırmana gerek yok, çünkü Red muavindir.
Não, mas não precisa de ir muito longe, pois o Red é adjunto do xerife.
- Hele bir düşünün. Bir adam önce, uzaklardan hür ve temiz.. .. bir şekilde..
Pensem, meus irmãos, o homem que está perante vós já estava longe, livre quando, tal como Paulo a caminho de Damasco, foi atingido pela luz celestial de Deus.
Çok uzaklardan bile göreceksiniz, ben heyecanım!
Vais ver-me ao longe Eu sou uma sensação
- Uzaklardan mı geliyorsunuz?
- Veio de longe? - Sim.
Garip bir soğuk beyaz ışıkla parlayarak uzaklardan göz kırpıyor.
Tremeluzem com uma estranha, fria, branca, e distante luz.
Tüm antik bilimadamları içinde bize en uzaklardan seslenen o oldu.
De todos os antigos cientistas, foi ele que nos falou mais claramente, através dos séculos.
Uzaklardan haberleşen balinaların işi giderek zorlaşıyor olmalı. İletişim mesafeleri giderek daralmıştı muhakkak.
As baleias comunicando através dos oceanos, experimentaram dificuldades cada vez maiores, pois a distância a que conseguiam comunicar, terá diminuído consideravelmente.
Bir ses duyuyorum Uzaklardan
Uma voz aproxima-se... de muito longe.
Wyoming'de öğretmenlik yapmak için uzaklardan gelmişsin.
Andou muito para vir ensinar numa escola do Wyoming.
Uzaklardan siren sesini duymuş, ambülansın geldiğini ve geçip gittiğini.
Escuta a sirene da ambulância que chega e faz...
- Ses uzaklardan geliyor.
- Parece que está longe.
Selam kelebek, hoş geldin Çok uzaklardan mı geliyorsun?
Olá Borboleta. Bem-vinda! Vens de longe?
* Ne kadar uzaklardan mı geldim? Evet efendim!
Até onde poderia viajar, Sim, senhor
Bu kadar uzaklardan geldiğinize göre, neden içeri buyurmuyorsunuz.
Entre se veio de tão longe.
Tüm o tehlikelerden, yorgunluklardan, tuzaklardan sonunda geldik uzaklardan.
Através de muitos perigos, armadilhas, e ligações Já percorremos
Nasıl çaldığını görün diye uzaklardan geldi.
Este rapaz veio de muito longe para lhes mostrar como sabe tocar!
Malum, uzaklardan geliyorum.
Deixe o corpo desta mulher, ser imundo!
Uzaklardan, ta Cathay'dan Semerkant yoluyla geldi!
Trazido do remoto Cathay por Samarcanda..
Bu yumurtalar uzaklardan geliyor, Sour Creek'ten.
Eles vêm de South Creek.
uzaklardan geldi... ve bir anlaşma yapmak için.
Agora, dedicas-te aos negócios?
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaşıyorlar 24