Uzaklaştırma translate Portuguese
765 parallel translation
Lütfen beni buradan uzaklaştırma.
Por favor, não me faças sair daqui.
30 gün uzaklaştırma.
Uma suspensão de 30 dias.
Uzaklaştırma aldı.
Está suspenso.
Kamuda Kademeli İşten Uzaklaştırma.
Disse o que queria dizer : cortes faseados na Função Pública. Sim, mas eu...
Eğer bi daha uzaklaştırma alırsan, Princeton bursuna elveda dersin ona göre.
Mas se fores suspenso novamente, nunca mais conseguirás a tal bolsa para Princeton.
İki günlük uzaklaştırma ha?
Dois dias de suspensão?
İhraç, uzaklaştırma hiçbir şey yok mu?
Sem expulsão, sem suspensão? Nada?
O kadar çok uzaklaştırma aldılar ki döner kapıya onların ismi verilse yeridir.
Fartam-se de ser suspensos, mas voltam sempre, cada vez piores.
Bu okuldaki herkes için bir tehlike. En azından ona uzaklaştırma verir misiniz?
É um perigo para qualquer um na escola.
Beş gün uzaklaştırma. Girişimcilerden de atıldı.
Foi suspenso por cinco dias, e expulso do projecto Futuros Empresários.
Seni okulda yalnız yakalamaya - çalıştım ama uzaklaştırma aldım.
Tentei falar contigo a sós na escola, mas fui expulso por um mês.
Tamam, hepinize 2 haftalık bir uzaklaştırma vereceğim bu ofisteki davranışlarınız ve bir öğretmene saldırdığınız için.
Muito bem, vou suspendê-las a todas por duas semanas... pelo vosso comportamento neste gabinete e por atacarem um professor.
İlk günüme... Bay Bok ve Bay Siktir için uzaklaştırma belgesi hazırlayarak başlayalım.
Porque não começamos o meu primeiro dia... com alguns papéis de expulsão para o Sr. Merda e para o Sr. Lixar?
Baba, ödül dolabını kırdım ve uzaklaştırma aldım.
Pai, parti uma estante de troféus e fui suspenso.
Okuldan uzaklaştırma almış... okul malına zarar vermekten.
Foi suspenso da escola... por destruir propriedade da escola.
Uzaklaştırma cezası.
Expulsão. "
- Geçen hafta okuldan uzaklaştırma verdiniz.
- Suspendeu-me na semana passada.
Uzaklaştırma veya atılmanın işe yaramayacağını düşünüyorum.
Não acho que uma suspensão ou expulsão resolva alguma coisa.
Temelli uzaklaştırma, kararı alabilirler.
Talvez me mandem para a prisão.
Çünkü, gördüğünüz gibi, çok, ama çok sıcak bir gün... ve burada hiç havalandırma yok... Bu yüzden onu mümkün olduğunca çabuk... güneşten uzaklaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. Lütfen.
Porque está um dia muito quente e não temos ar condicionado, logo acho que devíamos tirá-lo do Sol o mais rápido possível.
Dave, 4 aylık uzaklaştırma.
É uma suspensão de quatro meses.
Peki, Carrie Evans köpeği uzaklaştırma konusunda kararlıydı ve tabii hanımını da uzak tutmaya çalışıyordu.
Carrie Evans está apostada em afastar o cão da sua patroa.
C cürümü, 15 gün görevden uzaklaştırma.
- 15 dias de suspensão, sem cadeia.
Bay Havemeyer, Potter ve Jameson saygısızca davrandıkları şüphesiyle uzaklaştırma cezası alacaklar.
Os Senhores Havemeyer, Potter e Jameson são suspensos por suspeita de conduta indigna de cavalheiros.
Morley'den Gladys'i benden uzaklaştırma çabalarına bir son vermesini isteyecektim.
La dizer ao Morley que estava na hora de deixar de pôr a Glady contra mim.
Sanırım, iki haftalık uzaklaştırma uygun.
Acho que te vou dar duas semanas de suspensão.
Sigara içtiği için uzaklaştırma alan ilk kızdı.
Foi a primeira rapariga a ser suspensa por fumar.
"Annem sigara içtiği için uzaklaştırma almıştı."
"A minha mãe suspensa por fumar."
Uzaklaştırma cezası almana bu kadar kaldı, evlat.
Está a pedir para ser suspenso, meu amigo.
- İki gün görevden uzaklaştırma!
- Dois dias de suspensão! - O quê?
Krusty'nin Monopoly oyunu, Krusty Kalabalığı Uzaklaştırma Bariyeri.
O monopólio do Krusty, a barreira do Krusty para controlar multidões...
Kendinizi savunma hakkı verilmeden uzaklaştırma.
Demissão sem a oportunidade de readmissão.
Bak Picasso, zaten uzaklaştırma emrin hazır. Hareketlerine dikkat et.
Já tens uma suspensão no teu currículo, Picasso.
Geçici uzaklaştırma emri. - Ne? - Mahkeme emri.
É uma ordem de restrição paternal e está oficialmente entregue.
Beni uzaklaştırma, Steve.
Não me mandes embora, Steve.
Beni affedin Naibim ama yüce varlığınızı savaş alanından uzaklaştırma zamanı geldi galiba.
Perdoe-me, meu Regente, mas talvez tenha chegado o momento de retirar a sua solene presença do campo de batalha.
Sizi temin ederim ki en etkili uzaklaştırma yolu olduğu kanıtlanmıştır.
O que nós devemos fazer com os prisioneiros? Traga Vel para minha sala.
O zaman, beni kendinden uzaklaştırma.
Não me evite.
Kane. Bir hafta uzaklaştırma aldın.
Kane, ficas de castigo uma semana.
Kıza olan kişisel rahatsızlığınız size onu okuldan uzaklaştırma hakkı...
- Eu tenho motivos, tenho precedentes e uma sensação vibrante.
- İki hafta ücretsiz uzaklaştırma.
- Uma suspensão de 2 semanas sem ser paga. - Não estás a falar a sério!
Kalplerini tanrıya yönelt. Merhamet ve gerçekten uzaklaştırma onları. Pekala.
Obedece aos Meus Mandamentos, não deixes que a bondade e a verdade te abandonem.
Uzaklaştırma alacaksınız.
Suspensão.
Hayatının nerdeyse yarısını Hanson'u protesto ettiğin ve ya entrika tasarladığın için uzaklaştırma alarak geçirdin.
Passas a vida de castigo por protestar contra Hanson, o batedor constipado. - Batedor designado. Que seja.
Duyduğuma göre, müdür yardımcılarından biri Ray'e 3 haftalık uzaklaştırma cezası vermiş.
Soube por uma funcionária... que Ray apanhou três semanas de suspensão.
Ona 2 günlük uzaklaştırma veriyorum. Ama bir dahaki sefere okuldan atılır.
é expulso.
Noel'e kadar uzaklaştırma aldım.
E o que aconteceu contigo?
Kamuda kademeli işten uzaklaştırma da sizin fikrinizdi.
A proposta de reduções faseadas na Função Pública foi sua,
Uzaklaştırma mı?
Porque não quer suspendê-lo?
Beni kendinden uzaklaştırma.
Nao me repiIa!
Bir hafta uzaklaştırma aldın.
Precisas dele como de um buraco na cabeça.
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43