English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ U ] / Uzun boylu

Uzun boylu translate Portuguese

997 parallel translation
- Ağzını topla. - O kadar uzun boylu değil.
- Não é da sua conta.
İri yarı ve uzun boylu muydu?
- Era alto e elegante?
- Uzun boylu tenekeci.
- O funileiro alto.
Şu uzun boylu adamı daha önce görmüş olabilir misiniz?
Diríeis que já vistes aquele homem alto?
İçeride uzun boylu bir adamla bir kadın vardı.
Estavam aqui um cavalheiro alto e uma senhora.
Uzun boylu değilim, ama çabuğumdur.
Bem, não sou esgalgado, senhor, mas sou rápido.
Çok güzel bir kadındı uzun boylu, esmer, zarif giyimli.
Ela era uma mulher muito bonita... alta, morena, vestida impecavelmente.
Islık çalınca da hemen ön kapıyı aç. Yanından uzun boylu bir gölge şimşek hızıyla geçerse, bil ki o benim.
Abre a porta da frente e eu vou a correr ter contigo.
"Hayatını, yakışıklı, uzun boylu, esmer bir adamın ellerine emanet et." mi?
Confia a tua vida a um homem alto, moreno, extremamente atractivo? Céus, não!
Çok uzun boylu ve çekici koyu renk saç, sert bir yüz ifadesi... -... kahverengi gözler, bir de bavul. - Bir bakayım.
É alto e atraente... cabelo escuro, cara enrugada... olhos castanhos, com uma mala.
Pek uzun boylu da değilim.
Também sou pouco alto.
Uzun boylu olan kız mı?
É a rapariga com o homem alto?
Hepsi uzun boylu ve esmerdi. Bşlarında parlak miğferler vardı.
São altos e escuros e têm elmos brilhantes.
O kadar uzun boylu değil.
Não demorem muito.
Yakında uzun boylu, çok iyi bir babası olan yakışıklı bir çocukla evleneceğini işaret ediyorlar.
Indicam um casamento para breve. Com um jovem alto, louro, com um pai encantador.
Biliyor musun? Savage'la Davenport arasındaki tek fark... ... Savage'in şu kadar daha uzun boylu olması.
A única diferença Entre o Savage e o Davenport... é que o Savage é um pouco mais alto.
O yöne gidebilirsin ama o gördüğün dağ uzun boylu, kır saçlı dostumuz var ya boyu neredeyse 3 bin metre.
Podes ir por aqui, mas aquela montanha... aquela enorme com uma cabeleira branca... tem cerca de duas milhas de altura.
Sebebi ortada, bir kadının istediği her şey onda var, uzun boylu, yakışıklı, zengin.
- Isso é o que é lógico. Ele é tudo o que uma mulher podia desejar. Alto, elegante, rico.
Uzun boylu, aziz görünüşlü adam.
Esse homem alto com ar de santo.
Uzun boylu, esmer ve yakışıklıysa hayati kriterleri unutuyor.
Se säo altos, morenos e bem-parecidos, ela esquece as estatisticas vitais.
Rüyamda bir sokakta uyuyakalmışım, genç bir adam geliyor, uzun boylu ve güçlü.
Sonhei que estava a dormir numa rua e que chegou um homem. Ele era alto e forte.
- Evet. Şu uzun boylu olan, liderleri olmalı.
O alto deve ser o chefe.
Bay Dodd, kuliste takılan uzun boylu, kasvetli adam kim?
Sr. Dodd, quem é aquele homem alto e macambúzio que anda nos bastidores?
- Uzun boylu olan, Jim Decker.
- Aquele alto é o Jim Decker.
Hepsi çan kulesi kadar uzun boylu!
E todos tão altos como as torres da igreja!
Oradaki uzun boylu olan.
- Sim, está lá em cima.
- Ben uzun boylu erkeklerden hoşlanırım ve...
- Eu gosto de altos com...
Kumral uzun boylu bir adamla evlenmek... ve San Francisco'da yaşamak isterdim.
Bem, eu penso, antes de mais nada, Gostaria de me casar... Gosta de San Francisco?
Uzun boylu ve çok zayıf biri.
É alto e muito magro.
Uzun boylu, zayıf, sarışın, çok güzel bir kadın vardı. Onu deliler gibi sevdin, ama o başkasıyla evlendi.
Ela era magra, esbelta, loura, muito bela, e o senhor amava-a loucamente, mas ela casou com outra pessoa.
Hiç uzun boylu, zayıf bir sarışın yoktu, ama kısa boylu bir kızıl vardı.
Não. Nunca houve uma loura alta e esbelta, mas sim uma baixinha ruiva.
Uzun boylu, ince, senin gibi.
É alto, elegante, como você.
Uzun boylu kadınları sever misin, kısa, şişman, ince, utangaç, konuşkan?
Gosta de mulher Alta? Baixa? Gorda?
- Pek uzun boylu değilsin. - Hayır.
Não és muito alta.
Ama geldiğim aileye bakınca, annem de pek uzun boylu değil.
Deve ser de família. A mamã também não é.
Uzun boylu, gururlu, güzel, soğuk ve dokunulmaz.
Gostaria de ser alta, orgulhosa, bonita, fria e intocável.
- Oradaki uzun boylu adamı gördün mü?
- Está vendo aquele homem alto?
Bir de uzun boylu biri vardı.
E havia um sujeito alto com um...
O uzun boylu adam, adı her neyse, beni kışkırtmaya çalıştı.
Aquela situação anterior, quando aquele tipo alto, o não-sei-quantos, me estava a provocar...
Uzun boylu ve yakışıklı ve...
Alto, bonito e...
Kızım uzun boylu ve sarışın, kahverengi montu var.
A minha filha! Uma loira alta, com casaco castanho. Com casaco...
- O kadar da uzun boylu değil.
- Não iria tão longe.
Çok uzun boylu olmalı.
Ele deveser bem alto.
Ne kadar da uzun boylu!
Que alto é.
Çekirgeye ulaşacak kadar uzun boylu değil, sadece diz boyu.
Não desde que nascemos, mas desde miúdos.
Şeyy, nasıl tarif etsem, uzun boylu, iri yarı bir adamdı...
Um alto, desta altura, sei lá!
- Evet, uzun boylu adamın yanındaki.
Aquela? Sim. Perto daquele alto como uma estaca...
Uzun boylu, yakışıklı ve çok romantik.
Bem, ele é alto e bonito e... e tão romântico.
Uzun boylu.
Alto.
Başarılı balıkçıklar çoktan geri dönmüş, kılıçbalıklarını ayıklayıp temizlemişlerdi. Boylu boyunca iki uzun tahta üzerine yatırdıkları balıkları Havana'daki pazara götürecek buz kamyonunu bekledikleri balık haline taşıyorlardı.
Os pescadores de sorte já tinham | chegado e limpado os seus espadins... e os levado, em cima de duas | pranchas, para a peixaria... onde esperavam o camião de gelo | para levá-los ao mercado em Havana.
Nasıl sarışın, uzun boylu, temiz ve verimli olunur.
Como ser alto, loiro, limpo e eficiente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]