English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ V ] / Ve babam

Ve babam translate Portuguese

8,702 parallel translation
Benimle birlikte değişen kadın, Raina Gordon onu ve babamı da aldı.
A mulher que mudou comigo, a Raina... O Gordon levou-a a ela e ao meu pai.
Sırf sahip olabilesin diye, ama sen ve babam bana karşı büyük bir günah işlediniz ve hayatta hiçbir şey kazanamamamın suçlusu sizlersiniz. "
Mas, você não se importa. Você e o papá cometeram um grande pecado contra mim. É vossa culpa eu não ter feito nada na minha vida. "
Gerçekten yine bu eli yapmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü burada zaten yol açtın ve babamın kurşun askerleri yirmi dakikaya gelir.
Acho que devíamos fazer nesta mão outra vez, porque já fizeste alguns progressos aqui, e os soldados de lata do papá chegam daqui a 20 minutos.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia encontrarei quem matou a minha mãe e obterei justiça para o meu pai.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia encontrarei quem matou a minha mãe, e obterei justiça para o meu pai.
Tamam ama yine de anne ve babamın takdirini kazanıyorsun.
Mas ainda consegues ser o preferido dos pais.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia, vou encontrar quem matou a minha mãe... Mamã! E terei justiça para o meu pai.
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia, vou encontrar quem matou a minha mãe, e vou ter justiça para o meu pai.
Flash'ın gücü ve bunca ekipman varken Eddie'yi ve babamı kurtaramıyor musunuz?
Todos os poderes do Flash e todo este equipamento, e não conseguem salvar o Eddie e o meu pai?
Bir gün annemi öldüren kişiyi de bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
E um dia, vou encontrar quem matou a minha mãe e ter justiça para o meu pai.
Gözümün içine baktın ve babamı suçladın.
Olhaste-me nos olhos e culpaste o pai.
Annemin ve babamın yaptığı gibi sen de beni bırakacak mısın?
Vai abandonar-me? Como o meu pai, como... Como a minha mãe?
Annemin ve babamın yanında bir yeri elbette.
Nalgum sítio perto da mãe e do pai, claro.
Anne ve babam Savannah'ta.
Os meus pais vivem em Savannah.
Enerjim tükeniyor ve babam bekliyor.
A minha energia está a desvanecer, e o meu pai espera-me.
Annem ve babam.
Os meus pais.
Drill'den senin ve babamın tekrar birbirinize aşık olmanızı istedim.
Que o Drill fizesse com que tu e o papá se amassem outra vez.
Aynı zamanda annem ve babam da olduğunu söyledi çünkü ikisi de öldü.
Ele diz que é meu pai e mãe, também, porque eles morreram.
Babamı ve Raina'yı nereye götürdünüz?
O meu pai e a Raina? - Para onde os levaste?
Ve burada durup anne babamın ve ağabeyimin beni nasıl zayıf bir hâle... -... getirdiklerini tekrar anlatabilirdim.
E podia ficar aqui a explicar, outra vez, como os meus pais e o meu irmão me deixaram vulnerável.
Evi babamın fiziksel ve ruhsal baskıları nedeniyle terk ettim.
Saí de casa por causa do abuso físico e mental do meu pai.
Ama bir noktada babam kızlarımla tanıştı ve bana iltifat ederek bunlar harika çocuklar, uslular konuşkan, zekiler ve diğer her şey.
Mas, a dada altura, ele conheceu finalmente as minhas filhas. E elogiou-me e disse : "São miúdas fantásticas, bem-educadas, eloquentes, inteligentes e tudo o resto."
Ve sanırım babam olsaydı da böyle yapardı.
E eu acho que é o que meu pai faria.
Ve biliyorsun, babamı gayet iyi tanıdım.
E lembre-se, eu conhecia muito bem meu pai.
Babamın büyük ve gösterişli laboratuvarı.
O grande laboratório oculto do papá.
Eğer dediklerimin hepsinde haklıysam ve sen gidip ona her şeyi anlatırsan babamı asla hapishaneden çıkartamam.
Se eu tiver razão acerca disto tudo e tu lhe contares o que se tem passado, nunca serei capaz de tirar o meu pai da prisão.
- Ben de babamın CCPD hesabının şifresini kırdım ve Eddie'nin polisleri vurduğu güvenlik görüntülerine ulaştım.
- Então... Entrei na conta do meu pai na Polícia de Central City e estive a ver o vídeo do Eddie a disparar contra aqueles polícias.
Babamın da haberi var ve sana, bana söylememeni söyledi, öyle mi?
Estás a dizer-me que o meu pai sabia e te disse para não me contares?
Tanrıya şükür ki bir çocuğun doğru şekilde nasıl yetiştirileceğini bilen bir babam vardı ve inan bana, bu hiç kolay olmadı.
Felizmente, eu tive um pai que sabia bem como criar uma criança. E acredita em mim... eu não fui fácil.
Bir gün babam, annemi yumruklarken... yukarı çıktım ve odaya girdim.
Uma vez, o meu pai estava a bater na minha mãe, eu subi as escadas e entrei no quarto.
Ama babam beni görmüş ve polisi aramış.
Mas o meu pai viu-me e chamou a Polícia.
Babam sana güvenmişti ve sonucuna bir bak.
Meu pai confiou em ti e olha como terminou.
Babam vuruldu, beni fırlatıp attılar ve Emma mükemmel bir hayata sahip oldu.
Ele levou um tiro, eu fui abandonada e a Emma teve a vida perfeita.
- Seni bıraktım ve annemle babamın pisliğiyle tek başına ilgilendin.
E deixei-te para lidares com a porcaria dos pais, sozinho. Sim.
Babam, kredi kartlarımı ve arabamı aldı.
O meu papá ficou com o meu cartão de crédito e com o meu carro.
Şimdi onu çıkartmazsan Babamı ve annemi öldürebilir ve o küçük çocuğun ruhunu her an çalabilir.
Se não o tirar agora, é uma questão de tempo até aquela coisa matar o papá, a doce mamã e roubar a alma do rapazinho.
Kilisede öğrendiğim her şey annemin hasta ve ölüm döşeğindekiler için ettiği dualar babamın yardım ettiği bütün o yardım işleri temelde bana öğrettikleri her şey yalan mıydı yani?
Tudo o que aprendi na igreja, todas as orações da minha mãe pelos doentes e moribundos, todos os projectos comunitários do meu pai, basicamente, tudo o que me ensinaram, era tudo uma treta?
Anne, babam hipnotize edildi ve kendini 10 yaşında sanıyor.
Outra vez não. Mãe, o pai foi hipnotizado para pensar que tem 10 anos.
Babam da onlara ilaç verir, böylece hiç hastalanmazlar babam ve diğer adamlar gelip onları götürdüklerinde de çok mutlu olurlar.
E o meu pai medica-os para que nunca fiquem doentes. Eles ficam contentes quando o meu pai e os outros homens os levam daqui.
Tamam babam zaten listede Ama o şehir dışında ve takip edecek zamanımız yok.
O pai já está na lista, mas ele está fora da cidade e não tenho tempo para encontrá-lo.
Annemle babam tutuklanmıştı ve onları bir daha göremedim.
Os meus pais foram presos e nunca mais os vi.
Yani... Babamın ve benim iyiliğim için, Hamptons ı terk edeceğiz.
Por isso... por bem de nós os dois, vamos sair dos Hamptons.
Babam beni severdi ve anlardı.
O papá amava-me e compreendia-me.
- Babam beni Rusya'ya geri çağırıp KGB generali olduğunu ve vatani görevimi yerine getirme vaktimin geldiğini söylediğinde ben 17 yaşındaydım.
Bem, eu tinha 17 anos quando o meu pai me chamou de volta à Rússia, para me dizer que era um general do KGB, e que estava na altura de eu cumprir o meu dever patriótico. Algo que fiz.
Babam uzay ve zamanın efendisi Hiro Nakamura.
O Hiro Nakamura, o Mestre do Tempo e do Espaço, é meu pai.
Biyoteknolojideki gelişimler hükümet anlaşmaları, ortaklarla olan stratejiler ve yenilenmiş eczacılıkla ilgili ticarete girişmek. Babamın Markridge vizyonun idrak edeceğiz ve bunun ötesine geçeceğiz.
Através de avanços contínuos em bioengenharia, contractos com o governo, parcerias estratégicas, e uma investida renovada na pesquisa farmacêutica, vamos realizar a visão que o meu pai tinha para a Markridge, e vamos transcendê-la.
Babam Markridge'ı bir şeylere karşı gelmek adına kurdu kuralları reddetmek, Doğa anayla eğlenmek ve Zaman'ın suratına tükürmek için.
O meu pai criou a Markridge para desafiar a ordem das coisas, para ignorar as regras, para rir da Mãe Natureza, e para cuspir na cara do Pai Tempo.
Babam hayatımı mahvetti. ve herkesle birlikte o yangında öldü.
O meu pai destruiu a minha vida e morreu queimado como todos.
Babam, üç kardeşim, bir amcam ve iki teyzem, hepsi polisti.
O meu pai, três irmãos, um tio, duas tias, todos polícias.
Şimdiyse babamı ve beni yoldan çıkaran sahte peygamberi öldürmem icap ediyor.
E agora realmente tenho de matar o meu Pai e o falso profeta que me desviou do caminho.
Eğer babam ve annem seni böyle görseydi...
Se a mãe e o pai pudessem ver-te agora.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]